Muhalefetin umudu kıyamet - Haber 1Haber 1

Muhalefetin umudu kıyamet

14 Haziran 2016 - 18:16

ABONE OL

Üniversite birinci sınıf “siyaset bilimine giriş” derslerinde hep aynı soruyu sorup cevap veririz: “siyasi parti nedir?” “siyasi parti bir örgüttür.” “özelliği nedir?” “amacı iktidarı ele geçirmek olan tek örgüttür.” “diğer örgütler sendikalardır, derneklerdir, her türlü baskı grubudur.” “aralarındaki tek fark: partiler iktidara gelmeye çalışırlar, diğerlerinin böyle bir amacı yoktur.”

TÜRKİYE’DE MUHALEFET NE ZAMAN NASIL İKTİDARA GELECEK?

Yukarıdaki siyaset bilimi açıklaması ana muhalefet partisi CHP için artık bir rüyaya dönüşmüş. İktidara gelebileceğini artık kendisi de hayal edemiyor. CHP bugün “bir fikir klubü mü?” “bir baskı grubu mu?” CHP nereye gidiyor? Sonu ne olacak?

CHP’NİN SORUNU: İKTİDARA DEMİR ATMIŞ AK PARTİ. YERİNDEN KIPIRDATAMIYOR.

Ak Parti iktidarının 13. yılında. Ahmet Davutoğlu’nun Genel Başkan olduğu dönem dışında Ak Parti girdiği her seçimi tek başına kazanarak iktidar oldu. Şu anda da yukarıya tırmanışı sürüyor. Nasıl ?

“LOKOMOTİF” AK PARTİ’Yİ HEP BAŞARILI KILIYOR.

Kim ne derse desin, siyaset bilimi diye bir bilim dalı varsa , şu gerçek kesinlikle ortaya çıkıyor. Ak Parti demek Recep Tayyip Erdoğan demek. Onu çıkarın, bırakın tek başına iktidar olmayı, Ak Parti bütünlüğünü bile muhafaza edemez.

PARTİ ÇOK FİRE VERDİ AMA GÜCÜ HİÇ AZALMADI

Ak Partiyi kuran yol arkadaşlarının neredeyse tümü artık lokomotifte değil. Trenden inenler olup trene dışarıdan taş atanlar oldu. Abdüllatif Şener gibi. Artık geri vagonlara geçenler var. Aktif görevde olmayanlar var. Hatta Milletvekili olmayanlar var. En baştan itibaren yolları ayıranlar var, liste dışı bırakılanlar var. En son dönemde ayrılanlar, liste dışı bırakılanlar var. Bunların benzer bir tutumu göze çarpıyor. Medya önünde ellerine fırsat geçtikçe “gol” atmaya çalışıyorlar. Yani neredeyse “ikinci bir muhalefet gibi.” Ama güçleri: neredeyse sıfır. Güçlü “lokomotif” treni sarp dağlarda süratle çekmeye devam ediyor. Ak Parti’de varsa yoksa lider Erdoğan var.

BU NASIL OLUYOR?

Birinci neden: rahmetli Demirel’in iktidarın başarısını ölçmek için başvurduğu meşhur bir kriteri vardı. ” Çarşı pazarda her şey varsa mesele yok.” Bu gün Türkiye’de marketler dolup taşıyor. Her türlü ithal peyniri bulabilirsiniz. Bu tüm ürünler için geçerli. Buda mesele mi diyeceksiniz? Evet mesele. Bakın komşu Yunanistan’da kısa bir süre önce ilaç sıkıntısı baş gösterdi.

Venezüella’da insanlar ilaçsızlıktan ölüyor. Hem de bugün. CHP iktidardayken piyasada hiçbir şey yoktu. Şeker yoktu, margarin yoktu, yıllarca kahve yoktu, benzin yoktu, sigara kara borsadaydı. Yani hiç bir şey yoktu. Vatandaşlara yurt dışına çıkış hakkı iki yılda bire indirilmişti. Sembolik bir dolar çıkış harcı ile. Market rafları bomboştu. Türkler yıllar boyu nohuttan yapılmış kahve içmeye mahkum olmuşlardı. İşte Demirel’in söylediği bu: “çarşı pazarda her şey var mı?” evet var. Market raflarında her şey var. Türkler en kısa tatillerini bile yurt dışında , Paris’te , Seyşel Adalarında geçirebiliyorlar. Tabii herkes değil. Parası olanlar. Ama bütün zengin ülkelerde de durum böyle değil mi? Amerika’da , Almanya’da , Fransa’da da durum böyle. Ak Parti’nin ayrıca bir farkı var: fakir fukaraya parti kanalıyla iş buluyor, yardım ediyor.

AK PARTİ’NİN BİRİNCİ SIRRI: ÇARŞI PAZAR GERÇEĞİ

Ak Parti’yi iktidarda tutan birinci en önemli neden bu: “çarşı Pazar olayı.” Yakın geçmişle bir karşılaştırma. Mesut Yılmaz Başbakandı. Vatandaşın paraları bankalarda battı. Bankaların bir yarısı iflas etti. Ayakta kalanlarda ödeme yapamıyordu. İktidardaki dört partiyi de seçmenler tasfiye etti. Meclis dışı bıraktı. Baraj altında bıraktı. O günlerde TGRT’de günlük yorum programlarımda bunları anlatıyordum. Vatandaş bu günde bunları hatırlıyor. Bunun için Ak Parti hep iktidarda. “Lokomotifine güveniyor.” Bu bir yağcılık falan değil. Bir siyaset bilimi gözlemi. Bu gözlemi bizzat yapan vatandaş Ak Partiye oy vermeye devam ediyor.

AK PARTİ’Yİ İKTİDARDA TUTAN İKİNCİ NEDEN : “KAPTANIN FIRTINLARDAKİ TUTUMU”

Ak Parti İktidara geldiği zaman TGRT’de yorum programlarımda “Recep Tayyip Erdoğan’ın kaptanlığı fırtınalarda belli olacak. “Yaman kaptan fırtınalarda belli olur” demiştim. Bunu söylediğim için programım yayından kaldırıldı.

Erdoğan gerçekten “yaman kaptanlığını” Türkiye’nin son on üç yıldaki tüm fırtınalarında ispat etti. Bu fırtınalar daha iktidara geldiği anda başladı. Hiç bitmedi. Devam ediyor. Güçlenerek devam ediyor. Bitecek gibi de gözükmüyor.

Hatırlamak bile baş döndürüyor. Güçlü Cumhuriyet mitingleri , e-muhtıra, askeri darbenin ayak sesleri, gezi olayları , mit tırları, 17-25 aralık olayları , Zarraf olayı. Belki de fırtınaların en önemlisi: yol arkadaşı Fetullah Gülen’le yolların ayrılması. Meşhur “beddua” seansları . Gülen Cemaat’inin on yıllarca süren Makyavelik devleti ele geçirme planı. Okullarından mezun olmuş yada dışarıdan gelen elemanlar takviye edilmiş, dev “paralel devlet örgütü.” “Bir hayalet örgüt.” Korkutucu , ürkütücü.

Yukarıdan beri saydığımız bu dev tehditlerin tümünü lider Erdoğan aşmayı bildi. Bu imkansıza yakın bir başarı. Başka hiçbir siyasi lider Türk demokrasi tarihinde bu kadar başarılı olamadı. Böyle bir “kaptanlık” yapamadı. Bu tür güçlüklerde “pilot” yere çakılırdı. Lider Erdoğan uçağın burnunu hep dik tuttu. Türbülansın dışına çıkmayı başardı.

SON BAŞARI: “PARALEL YARGI” KONTROL ALTINA MI ALINDI?

Paralel yargının ne kadar tehlikeli olduğunu bizzat lider Erdoğan söylemişti. “Bu bir kanser.” Kanser ancak ameliyatla tedavi olur. Fakat söz konusu olan binlerce hakim ve savcıydı. Tarih ilerde bu konuda daha bilimsel teşhisler yapacak ama paralel yargı konusunda birkaç istisna dışında tasfiyeye gidilmedi. Meselenin çözümü için tayinlerle yetinildi. Bu konuda bu “çözümü” Ak Parti içinden eleştiren Milletvekilleri de var. ” paralel yargıya tayin çözümü çözüm değil” diyenler var. Hem de alenen, iktidara çok yakın televizyon kanallarında. Tayinlerle “kanser metaztas yapar” diyenler var. Paralel geçmişte yalnız Cumhurbaşkanı Erdoğan , ailesi ve çocuklarını değil, tüm Erdoğan taraftarlarını hedef aldı. Yalan ve iftiralarla dolu “gerekçeli kararlarla” çok değerli insanların itibarlarına acımasızca tecavüz etti diyenler var. Vakalarda ortada: paralel ahtapotunun saldırdığı insanlar öldü, kanser oldu. Olmaya da devam ediyor diyenler var. Her gün gazete sayfalarında. Hem de Ak Parti’ye yakın medyada.

Ama görünen nokta. Bu konuda da iktidar, paralel tehlikesini yalnız tayinler yoluyla kontrol altına almakla yetiniyor. Bunu yeterli görüyor. “Paralel yargının” “üst akıl”la organik bağları kopartıldı mı? yoksa her şey bir “takiyye” mi ? Bunu zaman gösterecek.

ERDOĞAN DIŞ POLİTİKADA OLAĞANÜSTÜ BAŞARILI.

Bu konuda da tespiti siyaset bilimi yapıyor. Bilimsel tespit gene dünün hatırlatılmasıyla başlıyor.

Dünkü dış politika: Türkiye utanılacak bir bağımlılık ilişkisi içindeydi. Nato’nun üyesiydi. Ama Nato onu “Batının doğuya uzanan bir

süngüsü” durumuna düşürmüştü. Bu haysiyetli bir dış politika değildi. Haysiyetli dış politikalar güç ister. Güçlü liderler ister. Güçsüz liderlerle ülke güçlü ülkelerin piyonu haline dönüşür. Bugün komşu Rusya’da çok güçlü bir lider var. Putin. Çok kimsenin nefret ettiği ama Rusya’ya itibar kazandıran bir lider. Bu yüzden Rus halkı onu çok seviyor. Putin büyük haber kanallarında her gün jeneriklere girecek kadar önem kazanmıştı. Ama şimdi bakıyorum bu büyük televizyon kanallarında Cumhurbaşkanı Erdoğan Putin’in önüne geçmiş durumda. Erdoğan’ın gücü nereden geliyor? Kafa tutuyor. Sabit bir şekilde taraf olmuyor. Zamanı geliyor ,Obama’ya yakınlaşıyor. Zamanı geliyor, Obama’yı sertçe eleştiriyor. Bu bağımsız bir dans. Ülkenin çıkarlarına göre yakınlaşırım, yahut tepki gösteririm diyor. Aynı kararlılık Avrupa’nın fiili lideri Merkel’le ilişkilerde de geçerli. Aynı kararlılık Putin’le ilişkilerde de geçerli. Obama’da , Merkel’de , Putin’de Erdoğan’la yakınlaşma manevraları içine giriyorlar. Bu Türkiye’nin gücünü göstermez mi?

Bir siyaset bilimci olarak benim tespitim bu.

VE MUHALEFET ÇARESİZ

Kılıçdaroğlu ne yapsın? Cumhurbaşkanı Erdoğan gemisini rotasında yürütmeye devam ediyor. Başarıları herkesin gözünün önünde: “çarşı pazarda her şey var.” Sayısız fırtına başarıyla atlatılmış. Türkiye’nin dünyadaki itibarı güçlü ülkeleri bile hem kıskandırıyor, hem sinirlendiriyor. Halk , seçmenler bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemeye devam ediyor. Bu ne zaman değişir? Temel faktör ne? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başarısı ne zaman son bulur? Ufukta normal olarak bir fırtına gözükmüyor. Erdoğan gerçekten siyasette çok ustalaştı. Ekonomide mega projeler boyut büyütüyor. Herkesin gözünün önünde Türkiye vites büyütüyor. Borsa , para sağlam. Savunma ve uzay sanayii kalkışa geçti. Bütün bunlar muhalefet partilerini iktidar hayallerinden uzaklaştırıyor. Muhalefet liderleri seçmenler gözünde sınıfta kalıyor. Muhalefet umudunu neye bağlayacak? Bir kıyamet senaryosuna mı?

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.