Yatırımcı olmanın dayanılmaz ağırlığını taşımaya hazır mısınız? - Haber 1Haber 1

Yatırımcı olmanın dayanılmaz ağırlığını taşımaya hazır mısınız?

22 Mayıs 2011 - 14:51

ABONE OL

Gelecekte ne olup biteceğini tam olarak bilme yetisine sahip olmadan, sadece öngörü, araştırma ve planlamayla yatırım yapanların ruh halini hiç merak ettiniz mi? Peki geleceği bilmek aslında insanoğlu için yararlı mı, zararlı mı?
Borsa yatırımcısı bir kağıt aldığında, eğer her gün al-sat yapıyorsa (temel analize göre yatırım yapıp şirketin değerlemesini yapanları kastetmiyorum) bu yarışmacının yaşadığı kararsızlık ve belirsizliği her an ve saniye yaşıyor. Kazandığı günler mutlu, ama çoğunlukla da mutsuz ve huzursuz bir dönem geçiriyor.
Düşünün bir ev aldınız ve her sabah ekranda evinizin fiyatını sürekli olarak yüzde 15-20’lik bantlarda değişiyor. Mesela dün 200 milyara aldığınız ev 160 milyara düşse ne olurdu? Hayatınız zehir olurdu. Borsada günlük işlem yapan insanlar bir ev parasını kağıda yatırırken, karar alma süreleri 5 dakikadan fazla değil. Ondan sonra da, her dakika ve her saniye beyinde kan bir oraya, bir buraya koşturuyor. Seans bittiğinde de anormal yorgunluk, mutsuzluk, hayattan zevk almama ve çoğunlukla da depresyonla karşılaşıyorlar. Herkes ısrarla geleceği görmek hem de kesin olarak bilmek istiyor. Böyle olursa bu mutsuzluktan kurtulacaklarını düşünüyorlar.
Aslında geleceği bilmek mümkün değil ve geleceği bilmemek büyük bir nimettir. Varsayalım ki, gece uyurken biri size geldi ve bütün geleceği bilme yetisinin tamamını size vereceğini söyledi. Sonra’da rüyanızda size dokundu ve sabah kalktığınızda artık bütün geleceği görüyorsunuz… O gün borsada hangi hisselerin tavan yapacağını biliyorsunuz. Bunları bildiğiniz için 1 yıl içinde 1 milyar TL kazanacağınızı da biliyorsunuz. Ardından Amerika’da, Asya’da kafanızın estiği yerlerde, havai adalarında malikaneler alacağınızı da biliyorsunuz. Altınıza Porsche’yi alırken, bir tane de en kralından özel uçak aldığınız da size bir film gibi gösteriliyor. Dünya’da gezmeyi düşündüğünüz her yerdesiniz ve kendinizi izliyorsunuz. Hep hayal ettiğiniz Afrika’dasınız. En güzel kızlarla safari yapıyorsunuz. Fakat birden! Bir çıngıraklı yılanın sokmasıyla yere yığılıyorsunuz, sizi hastaneye yetiştirmeye çalışıyorlar ama kurtarılamıyorsunuz. Acaba bu geleceği bilme yetisinin size verilmesi teklifini kabul eder miydiniz?
Sonu ölüm olduğu için herhalde kabul etmezdiniz. Şimdi , ” hocam… ya 80 yaşına kadar yaşayacaksam, o zaman kabul ederim” diyebilirsiniz… Ama ölüm zamanınız bu yeti size verilmeden önce bildirilmiyor ve şansınıza ne çıkacağını bilmeden yine de kabul eder miydiniz? Varsayalım 80 yaşına kadar yaşacağınız size söylendi. Acaba o zaman kabul eder miydiniz?
Bütün yaşayacaklarınızı önceden gördüğünüz anda, acaba bunları yaşamak size heyecan ve mutluluk verebilir miydi? Geleceği bilmediğimiz için ne kadar çok mutlu olmalı ve şükretmeliyiz, öyle değil mi? Hergün çevremizde birçok kişinin öldüğünü görürken bile, ölümün bize hiç gelmeyeceğini düşünüyor ve öyle davranıyor olmamız sayesinde, yani bize verilen bu yeti sayesinde hayata umutla heyecanla sarılıyoruz.
Yatırım konusunda da “geleceği boşverin, PLAN YAPIN”
– Ne planı?
– Bir kümes yaparken bile bir çizim yapılmıyor mu? Dünya’da bana öyle bir yapı veya eser gösterin ki, önceden planlanmamış olsun… Bir demiryolu, bir köprü, bir ameliyat, bir okula kayıt yaptırmak, bir yerden bir yere yolculuk etmek… Daha binlerce örnek sayabilirsiniz. Madem herşeyi planlıyoruz da, bir hisse alacağımız zaman bu hisseye ilişkin strateji planımızı niye yapmıyoruz? Yapsak bile, niçin bir fiyat hareketi bütün planlarımızı değiştirmemize neden oluyor? Niçin 5 liradan aldığımız kağıdı 5.50’de satacağım derken, 5.50 kademesi kalktığında bu sefer 5.60’dan tekrar alıyoruz?
Merak etmeyin suç sizde değil. Çünkü beyniniz öyle programlandı. ABD’de Stanford Üniversitesinde ve başka üniversitelerde de, NÖROECONOMICS isimli bir bölüm kuruldu. Yani nörologlar ile ekonomistler birlikte çalışıyorlar. Bu çalışmalardan çıkan ve yüzlerce sayfa tutan bilimsel araştırma ve makalelerin tek cümleyle söylediği şeyi size özetleyip bu yazımı sonlandıracağım. Bir hisse alırken, FOREX piyasasında paritede bir işlem yaparken, gidip çarşıdan döviz alırken, yani fiyatı sürekli hareket eden bir şeyi alırken, bir boş sayfaya şu soruların cevaplarını yazın…
Soru 1. Neden alıyorum? (Örnek: Stokastik göstergesi sinyal çizgisini yukarı kesti veya ihtiyacım var, ya da aldıktan sonra prim yapacağını düşünüyorum vs…)
Soru 2. Al-sat sürem ne olacak? (VADE) (Örnek: Bu pariteyi 2 saat izleyebilirim, 2 saat içinde al-sat işlemim bitmiş olacak, aldım ama en az 2 yıl satmayacağım)
Soru 3. Hangi fiyatta zararı keseceğim? (Pariteyi 1.34’den aldım, 1.3370’de satacağım ve zarar edeceğim ve planımı yaptığım için mutlu olacağım)
Soru 4. Hangi fiyatta kârımı cebime koyacağım? (1.3470’de kârımı realize edebilirim ama fiyat oraya çıkarken uzun beyaz mum oluşursa satış hedefim 1.3485 olur.)
Eğer yukarıda söylediklerimin yarısını bile yaparsanız ve beyninizin zaaflarının üstesinden gelip, kendinize verdiğiniz sözü tutarsanız, daha öncekiler kadar zarar etmeyeceğinizden emin olabilirsiniz. Ama piyasadaki fiyatları izleyen gözlerinizin, beyninize gönderdiği algılama ve sanal görüntü, vücudunuzda birçok fizyolojik olayın başlamasına neden olur. Kandaki değerler değişir, beyninizin içindeki şeytanı (bilinçaltındaki kötü anıları) dürtükler ve o şeytan size sürekli olarak “Şu ağacın meyvesinden ye” der. Yediğinizde de ilk insan Hz. Adem (A.S.) gibi cennetten kovulursunuz, yani huzur ve mutluluğunuzu kaybedersiniz.
Yukarıdaki sorulara vereceğiniz cevaplar beyne KANAAT, HIRS YAPMAMA, KAYBEDERİM KORKUSUNDAN KURTULMA mesajlarını göndererek sizi huzurlu hale getirir. Ama unutmayınız, tam STOP-LOSS yapıp zararı kabullenme ve TEVEKKÜL anınızda veya tam kârı cebinize koyup TAMAH edeceğiniz anda o ŞEYTAN yine kulağınıza birşeyler fısıldayacaktır
Siz siz olun şeytana değil, kalbinizin sesine kulak verin…

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.