Haftaya başlarken, dünya genelinde ne olup bittiğine kısaca bakacağız. Şu an Avrupa’nın içinde bulunduğu durum ve ABD’deki büyümeden gelen sesler dikkat çekiyor.
AMERİKA’da işler hala yolunda gidiyor. Genel olarak üretim ayağı ve imalat sanayi verileri özellikle de Şubat ayına ilişkin olarak beklentilerden daha iyi geldi. Konut sektöründe de ufak kıpırdanmalar görülüyor. Bu hafta en önemli veri istihdam raporu olacaktır. Cuma günü açıklanacak olan tarım dışı istihdamda piyasa 204 bin artış bekliyor. Özel sektör istihdamında ise 220 bin artış bekleniyor. İşsizlik oranının ise yüzde 8.3 çıkacağı tahmin ediliyor. Beklentilerden daha iyi veriler açıklanırsa Dow endeksinde yeni yukarı hareketler görülebilir. Geçen hafta Bernanke’nin konuşmaları QE3 olasılığını azaltınca piyasalar fren yaptı. Eğer bir kâr realizasyonu gelecekse bu hafta içinde olmalı. Aksi halde açıklanacak olan ekonomik veriler borsaların yönü açısından daha belirleyici olacaktır. Perşembe günü Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) faiz kararı açıklanacaktır. Şu ana kadar piyasaya enjekte edilen likidite 1 trilyon euro’ya ulaştığı ve Avrupa’daki enflasyon oranı da (harmonize edilmiş TÜFE endeksi) yüzde 2.7′ye dayandığı için AMB’nın faiz indireceğini hiç zannetmiyorum. Zaten petrol fiyatları enflasyonu yukarı zorlarken, bir de deli gibi likidite sağlanmışken yeni bir faiz indirimi çok sürpriz olur.
AVRUPA cehpesinde durum hala çok kırılgan. Eğer 2012’nin ilk altı ayında büyüme ivmesi hızlanmazsa geçen hafta da vurguladığım üzere, Avrupa çok yeni sorunlara gebe kalacaktır. PMI endeksleri Almanya ve Fransa için olumlu olsa da, borç sorunlu ülkelerin durumu çok kritik seviyede bulunuyor. İşsizlik hızla artarken, siparişler ve üretim düşüyor. Bu da özellikle borç sorunlu ülkelerin borç ödeyebilme kapasitelerini etkileyecektir. Şu an Avrupa’nın ciddi anlamda ihtiyaç duyduğu tek şey büyümedir. Ama şu ana kadar uygulanan tedbirler, tamamıyla kamu harcamalarını azaltıp halktan daha fazla vergi toplamaya yönelik olduğu için büyümeyi de sekteye uğratıyor. Bu yılın en azından ilk yarısında büyümenin başladığına dair sinyaller gelmelidir. Aksi halde borç sorunlu ülkelerin tahvil faizleri yeniden artış trendine girecektir. Dünyanın gözü Avrupa’da olmalıdır. Tek umut ABD’nin büyüme motorlarının çalışmasıyla Avrupa’nın da büyüme motorundan en azından çalışma sesi beklenecektir.
ASYA’ya baktığımızda geçen hafta çok önemli bir veri ve haber yoktu. Çin’de üretimde ve PMI endeksinde zayıflama var ve bu yüzden faizlerde indirime gidildi. Japonya’nın dış ticaret açığı tarihi rekor seviyeye ulaşınca Yen, dünya piyasalarında değer kaybı yaşadı. Bu değer kaybı devam ediyor. Tabi ki Yen’in değer kaybı Japonya için iyi haber oluyor. Bu da japon borsasında yukarı yönlü hareketlere sebep oluyor.
En Büyük Risk: Şu an ABD’deki toparlanma umut verse de artan petrol fiyatları ciddi biçimde olumsuz druumlar yaratabilir. Petrolde 110 doların açılması özellikle ABD ekonomisi çok olumsuz etkiler. Daha önce de artan petrol fiyatları bir anda tüketicilerin harcamaları kesmesine neden olmuştu. Fakat burada çok ciddi bir kısır döngü var. ABD büyürse petrol fiyatları da artacak ama, bu durum ABD ekonomisini yeniden aşağı çekecektir. Dolayısıyla önümüzdeki 1-2 yıl boyunca ne zaman ABD ekonomisi büyüyor desek, ardından topallayan bir ördek ile karşılaşabiliriz. Dünya ekonomileri asla 2000’li yıllardaki büyüme trendine ulaşamaz.
Borsanın Yönü: Geçen haftaki analizde borsa için “…60.750 seviyesinde güçlü bir direnç var. Bu direncin aşılacağını zannetmiyorum. Dış piyasalar olumlu olsa da, negatif ayrışmamız devam edebilir. Bu yüzden borsanın yukarı hareketlerinde kâr realize edilebilir. Eğer günlük bazda en az 950 milyon lotluk bir hacimle 61.750 üzerinde bir kapanış gerçekleşeceği anlaşılırsa, ancak o zaman yeni hisse pozisyonu açılabilir. Ama şu an teknik göstergeler sıkışmanın bir süre daha devam edeceğini gösteriyor…” mesajını aktarmıştık. Endeksin sıkışık hareketi geçen hafta da devam etti ve endeks 61.000 üzerinde kapanış yapamadı. Haftayı 60.902 kapatan endeks geçen hafta 59 bin seviyesinin altını görmesine rağmen primli kapatmayı başardı. Şu an en büyük çelişki yaratan konu yabancı takas oranındaki sürekli azalmadır. Bu da endeks yatay hareket ederken yabancıların genelde satışta olduklarını gösteriyor. Dolayısıyla eğer 59 bin seviyesinin altında bir defa daha kapanış olursa, borsada 56.500 seviyelerine kadar gerileme söz konusu olabilir. Bu yüzden her ne kadar İMKB100 endeksi geçen hafta yükseliş yönünde hareket etmiş olsa da, 61.850 civarında bulunan güçlü direnç seviyesinin yukarı yönlü kırılmasının zor olduğunu düşünüyorum. Bu direncin yukarı kırılabilmesi için, mutlaka yabancı takasında alımları görmeliyiz. Aksi halde endeksin sağlıklı ve güçlü bir yükseliş yapması olasılığı zayıftır. Öte yandan, genel olarak dış koşullara da baktığımızda piyasaların bir kâr realizasyonu yapma olasılığı olduğu görüldüğünden şimdilik borsada izlemede kalmak gerekir. 62 binin üzerine doğru hacimli yükseliş olması durumunda pozisyon açmayı düşünmek gerekir. Piyasanın genel psikolojisine baktığımızda ise çok fazla miktarda kararsızlık mumları oluştu. Özellikle de Dow endeksinde, S&P’de ve DAX’da bunları gördük. Bu endekslerde olası bir aşağı hareket bize de satış getirebilir. Teknik göstergelerde de olumsuz aykırılıklar oluştuğu için 59.000-61.850 aralığında her iki yönde de pozisyon almayı sakıncalı buluyorum. Bu tür durumlarda genellikle kanaldan çıkıldıktan sonra kanalın kırıldığı yönde hareket etmek daha sağlıklı oluyor.
Sizlerden çok fazla sayıda mail alıyorum. Seans içi yorumlarıma başlamam konusunda çok fazla talep geliyor. Elimden geldikçe gün içerisinde en az bir tane yorum geçmeye çalışacağım. Her gün piyasayı izleme imkanım olmayabiliyor fakat izleyebildiğim günler yorum geçmeye çalışacağım. Daha önce başladığım yazı dizisi de devam edecek… Herkese bol kazançlı bir hafta olması dileğiyle…
Dolar, Altın ve Euro-dolar paritesi yorumlarımı www.uzmanforex.com sitesinden izleyebilirsiniz.
