Din siyasi amaç için kullanılmamalı - Haber 1Haber 1

Din siyasi amaç için kullanılmamalı

20 Nisan 2012 - 9:07

ABONE OL

din_siyasi_amac_icin_kullanilmamali.jpg “İslam fanatizmi cahilliğe aparan bir makam. Bundan dolayı İslam devletleri gelişemiyor. Doğuda, yani İslam devletlerinin yerleştiyi mekanlarda insan hakları yok, insanlar zorluklar içinde, hatta mahrumiyetlere artık alışmışlar. Orda insanlara hayvan gibi bakılır vede en kötüsü insanlar bunu kabulleniyor. Köleliye alışmanın insanların genine geçmesinde islamın rolü çok büyük.

Hala 100 yıl öncesi bizim Sabir, Mirze Celil gibi dini fanatizme karşı çıkan aydınlar vardı. Maalesef şu dönemde dini fanatizme karşı çıkan aydınları görmüyoruz. Şu dönemin aydınları terörden, fanatizmden korkuyor. Durum ortada, yani 100 yıl öncekiden daha kötü durumdayız. Biz hala ilerliyemiyoruz, sadece geriye adım atıyoruz”.

Bütöv Azerbaycan Halk Cebhesi Partisinin başkanı, milletvekili Güdret Hasanguliyev böyle düşünüyor. Röportajlarında hep insanları cahilliye sürükleyen makamları kabul etmediyini vede şu konuda somut olarak adımlar atılmasının tarafında duran milletvekiliyle şimdi sizlere sunduğum röportajın konusunu –Müslüman ülkelerindeki durum, cahilliye sürüklenme nedeni vede dini fanatizm- üzerine kurmayı önerdim.

Sevgili okurlarım, bu konuda bilgi almak istiyorsanız vede neden böyle düşündüyümüzü merak ediyorsanız o zaman bizi takib etmeyi unutmayın.

– Güdret bey röportajı din üzerine kurmaya ne dersiniz?
– Seçim sizin, sadece saygı duyarım…

– Teşekkür ediyorum. Bilyorsunuz ki din konusunda konuşmak cesaret ister. Siz yanlış dini tebliğata karşı bazı fikirler söylemişsiniz. Yanlış anlaşılma ola bilir ama…
– Eger yanlış dini tebliğden dolayı bazı fikirler dikkata çekiyorsam demek hakkın tarafındayım. Bilyoruz ki müslümanlar dünya nüfusunun 4/1 hissesinde ayarlanmış, islamiyet döneminde beş gıtaya yayılmış. Şunu mutlaka kayd etmek gerek ki islam dini dünya kültüründe büyük hizmetler yapmış. İslamı iyi bilmek için dinimizden bahs eden önemli eserleri okumak gerek. “İslam” arabca “barış” anlamını taşıyor. “Barış” anlamında «silm(selm)» kelmesinden yaranmış. Sözlükte itaat etme, baş eyme anlamında. Yani zorluk olmadan, kalbten Allaha sitayiş etmek, Ona bağlanmak, yasaklarına şartsız olarak baş eymek demek. Aslında dini tebliğatda hakiki niyetler önemli. Yanlış olan tebliğatın sonu yok, sadece mahva sürükleye bilir.

din_siyasi_amac_icin_kullanilmamali.jpeg – Şüanda bile müslüman dünyasındakı durum çok korkunc. Silaha sarılmak varken, insanlar dine geldi, hatta yanlış tebliğatı olan dinle yürümeye başladılar. Ama bir zamanlar dine sarılmağa ihtiyac varken, maalesef herkes silaha sarıldı vede sarılan silahlar yanlış yöne kullanıldı…
– Tabii ki bahs ettiyiniz durumun nedenleri de olmamış değil herhalde. Maalesef islam dünyası çağdaş dünyadan geride. Gerçi, bazı müslüman halkları bazı gelişme aşamasında. Ama gelişmiş müslüman halklarını hristiyan dünyasıyla kıyaslarken bile hala geride olduğunu fark ediyorsun. Tüm bunların bile nedeni var. Mesela islam devletlerinden olan Pakistanın nüve silahı var, ama ülkenin ekonomisi, nüfusunun eğitim seviyesi, yüksek kültür, sosyal gelişme çok düşük seviyede. Aynı zamanda bahs ettiyim ülkelerde dini hayalet mevcut. Bir makam daha var, hükmdarlar devrinde nufusu hep itaatta saklamak için islam dini kullanılmış. Bu açıdan dinde islahatlar olmamış. Ama bilyoruz ki hristiyanlar kendi dinlerinde çok büyük islahatlar aparmış. Aslında hristiyanlıkta dinin ilme engeli olsa bile hristiyanlar bu aşamanı geçmeyi becerdiler. Ama islam dünyasında islahatların aparılmaması o demek ki bazıları silaha sarılarak islamı savunduğunu belli etmek istiyor. Oysa böyle insanlar cahilce dünyaya olan bakış açısıyla islama darbe vurmuşlar.

– Aslında dini ideoloji hakimiyete gelmek için de kullanılır…
– Haklısınız da, ama sadece bazı ülkelerde şu durumu fark etmek oluyor. Aslında bu da bir problem. Ama düşünüyorum ki islam dünyasındakı aydınlar-politikaçılar, yazarlar, bilim adamları, filosoflar bazan düşünerek adım atmalı, fedakarlık etmeli, cehalete karşı çıkmalı vede tebliğatı daha da güclendirmeli, hızlandırmalı. Yani dinimizde islahatlar aparmakla dinimizi tebliğ etmeliyiz. Aynı zamanda hristiyan dünyasının seviyesine yetişmek için çalışmalıyız. Bunun için ilk önce hristiyanla savaştan çekinmeli, onlarla işbirliği kurmalı, birlik ilişkilerini kurmakla islam dünyasını geliştirmek için çalışmalıyız. Çünkü modern texnoloji, ilim şüanda hristiyan ülkelerinde daha hızla gelişiyor.

– Aslında dinde islahatlar yapmak kolay da ama güclü tebliğat gerek. Belki islahatlar yapmakla islam dininin güzelliyini, dünyaya barış amacıyla gönderilmesini herkes hiss eder….
– Yanlış din insanlarda korkunc fikirler yarata bilir. Müslüman ülkelerindeki olaylar bunu kanıtlıyor aslında. Bahs ettiyim gibi dini siyasi amaclar için kullanarak insanları itaatta saklamak, hala bile korkunu insanların üzerinde saklamak devam ediyor.

– Çoğuzaman din insanları cahilliye sürüklüyor fikri kullanılır. Siz bu fikre hak veriyor musunuz?
– Asla kabul etmem. Çünkü din insanları cahilliye değil, aksine eli açık, iyi niyetli olmağa sesliyor.

– Eger tebliğat doğru yapılarsa o zaman size hak vermek olur…
– Tabii ki tebliğat doğru yapılarsa…Dinde çok büyük hümanizm var, din insanları dürüstlüye sesliyor. Dini böyle tebliğ etmek gerek. Ama komşu ülkelerde-Güney Azerbaycanda, Afkanistanda, Kuzey Afrikada olanlar çok korkunc. Yaşadığımız şu dönemde bile bazı islam ülkelerinde insanların kamusal mekanlarda idam olunması gibi durumlar var. Hala Muhammed peygamberi döneminde o insanların namazdan önce arıtmak açıdan suyla aptes almasını şart olarak görüyordu. Çünkü arap ülkelerinde insanların hayat tarzı sanki çok kirli. Bu yüzden de bazı hastalıklar için ortam açıktı. Bu yüzden peygamber namazdan önce paklanmağı, temizliği tavsiye etmişti. Maalesef hala bile bazı islam ülkelerinde insanlar dini açıdan bilgiye sahip olmadıkları için hijyenik kurallara bakan yok. Uzun sakal, aylarca yıkanmıyor, çok kötü kokuyor ama silaha sarılarak sadece mağaralarda yaşıyorlar. Böyle bir durumda temizlik söz konusu bile olamaz. Aynı ülkelerde tebliğat denilen bir şey yok. İslamın düşmanlarına karşı mücadeleden dolayı bahs olunan insanlar savaş için hazırlanmış sayılır, oysa böyle insanların hayatı oyuna koyulmuş, onların hayatı kullanılır. Yanlış tebliğatın sayesinde şu dönemde islam dini insanları korkuda saklıyor, onları yanlış yöne-cahilliye sürüklüyor.

– Düşünüyorum ki, konuşmanı müslüman ülkelerinden biri olan Azerbaycanımızla devam ettirsek…
– Neden olmasın…Kutsal kitabımız olan Kuran’ın yarandığı zaman Muhammed peygamber demiş: “Kutsal kitabımız ondan dolayı arapca gönderilmiş ki, onu anlayasınız”. Bir örnek göstercem. Azerbaycanda yas merasimlerinde, dini merasimlerde mollaların arapca konuşmasını herkes dinler, ama hiç kim anlamaz. Oysa Kurandakı sureler sadece dünyasını deyişmiş insanlar için değil, yaşayanlar için de okunmalı. Okunan sureler mutlaka Azerbaycan dilinde anlatılmalı. Bence hiç arapcanı bile tam olarak bilmiyorlar, belki aynı merasime arap katılsa bir şey anlamaz. Şüanda klasik şiirin son büyük temsilçisi Seyid Azim Şirvaninin ismini çekmek isterim. Şirvani İrakta, İranda yüksek dini eğitim görmüş. Eğitimini bitirince memleketine- Şamaxı şehrine dönmüş. İşte kendi memleketinde dinden anlayışı olmayan mollaların insanları nasıl hayalete sürüklediyinin tanığı oluyor. Vede bir an beklemeden bile hayalete karşı mücadeleye başlıyor. Boşuna Seyid Azimden bahs etmedim. Şüanda Azerbaycan aydınları hayalet peşinden koşan dindarların baskısına maruz kalmış. Hatta bazı makamlarda bazı aydınlar susmayı tercih ediyor. Ama şunu unutmamak gerek ki dini hayaletin güclenmesi ülkemizin geleceyi için bazı tehlikelere ortam yarata bilir.

– Mustafa Kamal Atatürk türk milletinin sitayiş ettiyi bir lider. O hakimiyete gelince ilk önce dini kullananlara karşı çıkarak dinden siyasi amac için kullanlara karşı çıkmış. Maalesef Atatürkün zorluklarla kurduğu cümhuriyet şüanda dini kendi siyasi amacları için kullanan başbakan Erdoğan tarafından zaptedilmiş durumda…
– Politikacı olarak komşu, kardeş ülkenin iç işlerine karışamam. Sadece bazı fikirler söyleye bilirim. Düşünüyorum ki din devletden uzak tutulmalı, din siyasi amaclar için kullanılmamalı. Herhangi politikacının dini kendi amacları için kullanmasına sıcak bakmıyorum. Eger mevcut durum komşu ülkede bir az daha devam etse o zaman İrandakı rejim Türkiyede başlıycak. Yani molla rejimi Türkiyede başlıycak. Bir makamı hiç unutmamak gerek bence, insanlar molla rejiminden rahatsız olursa, o zaman dine karşı da inamsız olacaklar. Bir örnek göstercem. . Tanıdığım Türkiye milletvekileriyle bir masada olunca onların alkol aldıklarının tanığı oldum. Oysa ismini çekmek istemediyim milletvekilleri namaz kılırdı ve 2 sene önce onların ülkesinde olduğum zaman dine bağlı olduklarını, doğru yol bulmanın, müslümana yakışmayan, müslüman için yasak olan her şeye ait fikirlıerini duymuştum. İki yüzlülük değil mi? Bu açıdan düşünüyorum ki din devletten uzak tutulmalı. Maalesef Azerbaycanda bile böyle bir durum var. İslam dinini kendi için kullananlar çok. Defalarca şu duruma karşı fikirlerimi söylemişim, hatta şu durumun karşısı alınmazsa daha kötü sonucların olacağını hatırlatmışım. Bence yanlış tebliğata son koymak gerek…

ULDUZE QARAQIZI
ulduzqaraqizi@gmail.com

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.