CHP, bu adaylarla seçimi kazanabilir mi, iktidar olabilir mi? - Haber 1Haber 1

CHP, bu adaylarla seçimi kazanabilir mi, iktidar olabilir mi?

08 Nisan 2015 - 0:03

ABONE OL

7 Haziran’da yapılacak genel seçimler için, çok önemli bir eşik aşıldı. Siyasi partiler, adaylarını açıkladı. Peki hangi partinin iktidar şansı ne? Bu ilk yazımda CHP’nin adayları ile ilgili toplumun değişik kesimlerinden edindiğim izlenimleri aktaracağım. Sonra sırasıyla AKP, MHP, HDP ve Vatan Partisi ile ilgili izlenimleri yazacağım…

CHP, yıllar sonra ilk defa 7 Haziran seçimleri için 29 Mart’ta 45 seçim bölgesinde parti üyelerinin katılımıyla ön seçime gitti. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise Erdal İnönü’den sonra ilk defa ön seçime katılan lider oldu. Böylece CHP, vekillerini, büyük ölçüde partililerin tercihleriyle belirledi. Geri kalan milletvekilleri ise merkezi yoklama ve kontenjan uygulamasıyla belirlendi.

Ve nihayet CHP, kontenjan adaylarını da belirleyerek tüm vekil adaylarını Yüksek Seçim Kurulu’na bildirmiş oldu.

Hemen belirtelim ki CHP’nin adaylarının yüzde 80’ini önseçimle belirlemesi, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da önseçime gitmesi, parti tabanında ve komuoyunda epey olumlu yankı bulmuş gözüküyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, adayların her bölgeden, her inanç grubundan, her yapıdan, her dışlanan kesimden isimlerin partiye dahil edildiğini ve aday gösterildiğini açıkladı. Yani, adayların toplumsal dengelerin gözetilerek belirlendiğini söyledi.

Bu ne demek?

Yani, sol-sosyal demokrat, merkez sağ/muhafazakar dengesi, Alevi-Sünni dengesi, Türk-Kürt dengesi, azınlıklar dengesi, Doğu-Batı dengesi, kadın-erkek dengesi gibi hususların dikkate alınması demek.

Peki CHP, bu dengeyi gerçekten kurabildi mi? Bu vekillerle CHP, iktidar olabilir mi?

Aday seçimi, adayların profili iktidar ateşini yakacak bir nitelikte mi?

Bugün çok farklı kesimlerden insanların görüşlerini aldım. İşçi, esnaf, memur, bürokrat, gazeteci, siyasetçi ve işadamı ile konuştum. Edindiğim izlenimler, vardığım sonuçlar şöyle:

Kadınların birçok seçim bölgesinde birinci sırada aday gösterilmesi, epey olumlu karşılandı.

Ve tek tek adaylarla ilgili konuşulanlar…

İstanbul’dan aday gösterilen İlhan Cihaner, Şafak Pavey, Dursun Çiçek, gazeteci Eren Erdem, merkez sağdın gelen önemli isim İlhan Kesici, muhafazakar kesimden müftü İhsan Özkes, gazeteci Barış Yarkadaş İzmir’den aday gösterilen Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, yine merkez sağdan Aytun Çıray, gazeteci Atila Sertel parti tabanında ve kamuoyunda epey olumlu karşılanan isimler. Gördüğüm kadarıyla bu isimlere destek fazla. Keza Elazığ’dan aday gösterilen ve muhafazakar bir aileden gelen, aşiret mensubu Feyzi Septioğlu, Urfa’dan aday gösterilen Bucak aşireti mensubu Ali Murat Bucak ismi de bu illerden aday gösterildiği için olumlu karşılanmış.

CHP, birçok bölgede benzer hamleler yaparak oy getirecek isimlerde isabetli davranmış gözüküyor. Nitekim İzmir’den ilk defa Ozan Purçu isimli Roman vatandaşın aday gösterildi. Bu atak da, Romanlar arasında çok olumlu yankı buldu.

Özetle CHP, isabetli isimleri vekil yaparak önemli bir hamle gerçekleştirdi, ama bir dizi yanlış, yanlışın da ötesinde “stratejik hata”lar yaptı…

Ön seçimde belirlenen isimlerin sıralaması değiştirildi, ama bu yapılırken, Haluk Koç’un belirttiğinin aksine dengeler tam anlamı ile gözetilmedi. Çalışkan, nitelikli, bilgisi,görgüsü, donanımı ile göz dolduran isimler, es geçildi.

Örneğin İstanbul 3. bölge için bakalım…

Bihlun Tamaylıgil, Meclis’te bugüne kadar nasıl bir varlık gösterdi, nasıl bir performans gösterdi ki, birinci sıraya yerleştirildi? Doğru dürüst tabanı olmayan bu isim, niçin tercih edildi?

Balkan kökenli olduğu için mi? Kadın olduğu için mi?

Balkan kökenli olduğu için birinci tercih edildiyse yanlış bir seçim. Çünkü Tamaylıgil’in böyle bir tabanı yok. Bu nitelikte tabanı olan başka isimler aday gösterilebilirdi.

Kadın olduğu için mi?

Eğer sırf kadın olduğu için bu yapıldıysa, çok daha donanımlı, partiye oy kazandırma potansiyeli yüksek bir kadın aday yapılabilirdi. Dolayısıyla Tamaylıgil ismi, parti tabanı açısından ve CHP’li seçmen nezdinde isabetli bir seçim değil.

İlhan Cihaner, ikinci sırada aday gösterildi. Ön seçimde de en çok oyu alan Cihaner, hem çalışkan hem de donanımlı bir vekil olarak bunu hak etti.

Peki Engin Altay’ın 3. sırada aday gösterilmesine ne demeli? Ne yaptı da, nasıl bir performans gösterdi de Altay, zirvede yer aldı? Dolayısıyla bu seçim de yanlış.

En çok tepki gören isimlerden biri de Erdoğan Toprak. Hiçbir varlık gösteremeyen, donanımsız bir vekil olarak yeniden ve ilk sıralarda aday gösterilmesinin hikmet-i mucibesi nedir acaba? Dolayısıyla gözlemlerime göre Toprak da, yanlış bir isim.

Murat Özçelik, AKP Hükümeti ile yakın çalışmış bir bürokrat. Partiye kazandırılması önemli, ama niçin İstanbul 3. bölgede, niçin 7. sırada aday gösterildi? Kendi memleketinde aday gösterilseydi daha iyi olurdu diyenler çok.

Gelelim Mehmet Bekaroğlu’na… En çok tartışılan isimlerin başında geliyor. CHP’ye gelişini ihanet olarak gören, “yanlış, çok yanlış” diyenler de var, “CHP’den aday gösterilmesi çok iyi oldu” diyenler de… Fakat, Bekaroğlu için edindiğim izlenim şu: CHP, Bekaroğlu’nu Rize’de aday gösterseydi doğru bir adım atmış olacaktı. Bekaroğlu da CHP’nin zayıf olduğu bu ilde kazanıp gelseydi hem CHP için hem de kendisi için çok önemli bir başarı sağlamış olacaktı.

Bir başka en çok tartışmalara konu olan isim, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu… İstanbul ikinci bölgeden üçüncü sıradan aday gösterilen Tankıkulu’na çok, hem de çok kızanlar var, “CHP bir sosyal demokrat parti Kürt kökenli bir vekil olması çok önemli” diyenler de. Tanrıkulu ile ilgili en çok duyduğum değerlendirmeler şöyle: Keşke memleketi Diyarbakır’dan aday gösterilseydi. Keşke Tankıkulu, CHP’nin son yıllarda vekil çıkaramadığı Diyarbakır’da milletvekili seçilip parlamentoya gelmiş olsaydı.

En çok tepki çeken isimlerden biri Mustafa Sarıgül. Sarıgül, ön seçime girmiş, ama beklenenin aksine kendisine arka sıralarda yer bulabilmişti. Nitekim 9. sıradan aday gösterildi. Ancak gerek parti tabanında gerekse kamuoyunda Sarıgül’e çok tepki gösteren bir kesim var. Adının yolsuzluklara, mafyavari olayları karışması, siyasi hayatında sürekli zikzaklar çizmesi Sarıgül adını epey yıpratmış gözüküyor. Mustafa Sarıgül adını irrite bulan çok geniş bir kesim var. Yanlış bir isim…

Yine İstanbul 2. bölgeden 7. sırada aday gösterilen Enis Berberoğlu de en çok tepki çeken isimlerden biri. Konuştuğum insanların büyük kısmı Enis Berberoğlu, “Ne yapmış ki?” sorusunu yöneltiyor. “Daha geri sıralarda aday gösterilseydi iyi olacaktı” diyenler çoğunlukta.

Gelelim bir başka önemli noktaya. Yine edindiğim izlenimlere göre Ermeni kökenli Selina Doğan’ın CHP’den aday gösterilmesi, sosyal bir demokrat parti olduğunu vurgulayan bir parti için önemli, isabetli. Hele kadın olması hasebiyle birinci sıradan aday gösterilmesi de sembolik açıdan büyük önem taşıyor. Toplumsal dengeler bakımından da dikkate değer bir hamle.

İyi güzel, ama madem CHP, dengeleri gözetiyor, o halde niçin Azeri/Caferi toplumunun temsilcisi konumundaki Ali Özgündüz, aday gösterilmedi?

Özgündüz, CHP’nin en donanımlı milletvekillerinin başında geliyor. Başarılı bir savcılık döneminden sonra vekil olmuş, CHP’nin hukuki konulardaki en önemli temsilcisi idi. Meclis’te birçok sorun ile ilgili en çok konuşan, en çalışkan vekillerden biriydi. Dürüst, cesur, bilgili bir profil çizdi. Azeri/Caferi kesiminde hatırı sayılır bir tabanı, desteği vardı. Peki nasıl oldu da, CHP, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, dengeleri bu kadar hassas bir şekilde gözetirken Özgündüz’ü listeye koymadı? Konuştuğum birçok insan, Özgündüz’ün aday gösterilmemesini, “stratejik bir hata” olarak görüyor. Uzun yıllar MHP’ye oy veren Azeri vatandaşları CHP’ye yaklaştıran, kazandıran sosyal demokrat bir savcı, başaralı bir vekil, dürüst bir insan hangi akılla aday gösterilmedi, anlamak mümkün değil. Özgündüz ile konuştuğumda, “Kırgınım, benim için şaşırtıcı oldu. Beklemiyordum” dedi, ama partisinin iktidara gelmesi için vargücüyle çalışacağını belirtti. Bundan sonra daha da azimli bir tempo ile hizmet edeceğini belirtti. Twitter’deki hesabından da benzer cümleleri kullandı.

Azeri vatandaşlarımızla konuştuğumda gördüğüm tablo şu: Özgündüz’ün aday gösterilmemesi, büyük bir şaşkınlık yaratmış. Bir yandan üzüntü, bir yandan şok duygusu hakim. Bu işe anlam veremeyenler, çoğunlukta. “Özgündüz başarısız mıydı? Eğer başarısız idiyse bizim camiamızdan bir başka isim aday gösterilebilirdi. O da yapılmadı” diyerek bu işe akıl sır erdiremediklerini söyleyen bir hayli fazla.

Ve son bir nokta: Özellikle üçüncü bölgede yüzbinlerce ile ifade edilen Azerilerin önemli bir kısmı, hem küskün hem de kızgın. “Bu kızgınlıkla CHP’ye küsüp örneğin MHP’ye oy verebilir” diyenler de az değil. CHP yönetimi, Kemal Kılıçdaroğlu mutlaka bu durumu telafi edici mikanizmaları harekete geçirmeli, Özgündüz’ü mutlaka parti yönetiminde tutmalı görüşü de bir hayli yaygın.

Ve bir başka çok önemli isim Umut Oran… Kiminle konuştuysam aynı cümleyi dinledim: “Umut Oran’a yazık oldu” Değerlendirmeler şöyle: Çalışkan, dürüst, bilgili, donanımlı, cesur… Bu nitelikleri taşıyan insan sayısı az. Ama CHP, Umut Oran’ı aday göstermeyerek yanlış yapmış gibi bir tablo var. Oran’ın aday gösterilmediği halde söyledikleri de kendisi hakkında konuşulanları haklı çıkaracak nitelikte: ” Beklemiyordum, sürpriz oldu. Siyasette böyle şey olur. Ancak üzüldüm ve şaşırdım. Türkiye, zor bir seçime giriyor. Moralimi bozmadan çalışmaya devam edeceğim. Partime çok inanıyorum”

CHP’nin, Kemal Kılıçdardoğlu’nun Umut Oran’ı da mutlaka parti içinde değerlendirmeli diye değerlendirenlerin sayısı bir hayli fazla.

Kısacası, siyaset bir satranç oyunu. Kimin, ne zaman, nerede ve nasıl değerlendirileceği önemli. Oyuncuların rollerini, konumlarını, hamlelerini iyi belirlemek şart. Bu oyunu iyi oynayanlar kazanıyor, beceremeyenler ise kaybetmeye mahkum.

Oyunlardan sürekli yenik çıkan CHP, bakalım 7 Haziran’daki bu büyük oyunu kazanabilecek mi?

8 Haziran’da göreceğiz…

kakilinc@haber1.com

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.