Volkanik enerjili oyuncu... - Haber 1Haber 1

Volkanik enerjili oyuncu…

03 Ağustos 2011 - 18:03

ABONE OL

Yönetmenlik meslek gibi ne kadar zor olsa bile sonucta oyuncu olmadan o bir şey yapamaz. Aslında oyunculukta meslek gibi çok zor, o da yönetmen olmadan bir şey yapamaz. Yani her iki meslek biri birini tamamlıyor. Çoğuzaman yönetmenler kendi filmlerinde, belki yönetmen arkadaşlarının filmlerinde ilginc rol yaratma güclerini de gösteriyorlar, aynı zamanda oyuncular yönetmenlik mesleğine ilgi hissederek kendini yönetmen gibi de denemek fikrine düşüyor. Şimdi www.haber1.com/yeni okurlarına takdim edeceyim yönetmen bir zamanlar oyunculuk yapmış, sonra yönetmen olarak hazırladığı ilginc gösterilerle seyrcilerini şaşırttı. Tanıştırayım.

nicat.jpgÖzgeçmiş: Nicat Kazımov Sanat Universitesini aynı zamanda Norveç Psikoloji Universitesinde eğitim görmüş. Filmlerde, dizilerde, reklam ve kliplerde ilginc roller yaratmış, TV’de sunuculuk yapmış, yabancı filmlerin dublyajına katılmış. 1991. yıldan Azerbaycan Devlet Genc Seyrciler Tiyatrosunda oyuncu gibi, 1996. yıldan yönetmen olarak faaliyet gösteriyor. 20’ye kadar gösteri hazırlamış, 10’a kadar filmde ilginc roller yaratmış.

* Nicat bey, nasılsınız, sizi görmeyeli yıllar oldu vallahi?

* Asıl sen nasılsın, nerelerdesin?

* Yoğun çalışma nedeniyle sizlerden uzak kaldım, bilyorsunuz işte…

* Kitablarından haberim var, iyi bir iş yapıyorsun aslında, tarih yazıyorsun…

* Esteğfurullah ne haddime, tarihi yazanlar yazmış bile, ben sadece Sinema tarihini araştırarak geçen yüzyılda baş

verenleri öğrenir vede okurlar için bir şeyler söylemeye çalışırım…

* Alçak gönüllüsün…Öyle kitablar yazan yazar bir şey söylemeye çalışmıyor, bir şeyler söylemiş bile…

* Peki, sizinle tartışmıyacağım..Ama hocam buraya sizden bahs etmeye gelmişim unutmayın..

* Tamam, sorularını bekliyorum…

* Yönetmen olarak son gösterinizin nasıl yüksek kabullendiyini duydum…Ama önce yakın geçmişte olan hatıralara bakmayı öneriyorum. 5 yıl oyunculuk yaptıktan sonra yönetmen olmak dileğiyle ilk gösterinizi yaptınız…Ne o, yoksa çalıştığınız yönetmenlerin yeteneyi sizi kani etmedi ya belki iç dünyanızın güc nedeniyle yönetmenlik yapmaya karar verdiniz?

* Öncelikle ben hala bile oyunculuk yapıyorum, hatta kendi oyunculuğumu kabul ediyorum. Hatta düşünüyorum ki, hala beni ilgilendiren rolleri yaratmamışım. Bu yüzden oyunculuğa ait dileyim çok.

* Sizce oyuncu nasıl olmalı?

* Düşünüyorum ki, oyuncunun iç dünyasında volkanik enerji olmalı. Maalesef şüanda oyuncuların çoğu volkanik enerjiden mahrum.

* Ama sizden bahs eden önemli insanlar, özellikle Rusyanın Pandomima Birliğinin cümhurbaşkanı sizden bahs ederken “volkanik enerjili oyuncudur” demiş…

* Öyle diyorlarsa demek ki öyleyim…Hala öğrenci yıllarında Genc Seyrciler Tiyatrosunda oyunculuğa başlamışım. Sonra o devr için yeni olarak faaliyete başlayan Pandomima Tiyatrosunda faaliyete başlamışım. Buna rağmen az zamanda yeniden ilk olarak çalıştığım Genc Seyrciler Tiyatrosuna döndüm, ama yönetmen olarak…

* Duyduğum kadarıla yönetmen gibi ilk gösterini hazırlamak için sadece 5 gün zamanı kullanmısınız?

* Doğru, bir masal üzerine gösteri yaptım. 10-12 yıl aynı gösteri repertuvarda kalmış…Ama o zamana kadar monogösteriler hazırlamıştım.

* Galiba masalları seviyorsunuz..çünkü bir yönetmen olarak hep masallar üzerine gösteri yapıyorsunuz…

* Masalları seviyorum, aynı zamanda masal yönetmen için geniş ortam açıyor…Şüanda bile gösterilerde mistikaya büyük önem veriyorum. Çünkü aynı sözü mistikaya da ait ede biliriz.

* Masal üzerine hazırlanan gösterilerden sizin yönettiyiniz “Eleddinin sihirli lambası”na baktım. Bu masal üzerine yaratılan filme bakmıştım. Hatta çocukluk yıllarımda çok sevdiyim filmlerden biri. Vede masalı film gibi yaratarak sahnede göstermeniz bir mucizeydi…Hatta inandırıyorum ki, gösteri bittikten sonra esas rolde sizin olduğunuzu görünce çok şaşırdım. Kötü adam rolü…vallahi size çok yakışıyordu…Ama esteğfurullah size kötü adam demek niyetim yok…

* Eğer oyuncu kötü adamı inandırıcı yaratarak seyrcini kendine karşı hırslı yapa bilirse, o zaman ne mutlu oyuncuya…Aslında kötü adamı ben yaratmıyacaktım. Ama gösteriye az kalmış bazı nedenle kötü adamı yaratan oyuncunu yaratıcı ekibden uzaklaştırdım vede kendim rol üzerine hazırlık yaptım. 5 günde o rol için kendimi tam olarak hazırlaya bilmişim..

* Çok güzel bir rol, güzel bir ifa, güzel bir gösteriydi..makyaj özellikle harikaydı..

* Ben makyajı çok güzel yapıyorum, kendi çizgilerimi çok güzel biliyorum, belki bu yüzden beni bahs olunan rolde tanıyamamışsınız. Yani makyaj, rolün giysileri beni tanınmaz yaptı. Şimdiye kadar aynı gösteri Genc Seyrciler Tiyatrosunun repertuvarında. Bir kaç gün önce gösteri 105. defa seyrcilere takdim olundu.

* Yani yıllardır sahnede olan gösteri, seyrci bıkmadan bakıyor. Hiç değişik sahneler falan yaptınız mı, yoksa eskiden hazırlandığı gibi takdim olunuyor?

* Hayır değişikliye hep ihtyac var. Tiyatro canlı sahne olduğu için yıllarca aynı biçimle devam etmek bıktırıcı bir şey ola bilir. Bu yüzden eğer gösteri yıllardır sahnedese o zaman geysilerin yenilenmesi gerekir, yeni sahneler ilave edilmeli, yani gösteri az da olsa yeniden berpa olunmalı.

* Nasıl düşünüyorsunuz, gösterinin yıllarca sahnede dikkati çekmesinin, seyrcileri düşündürmesinin, hep çağdaş hayatla aynı yürümesinin nedeni ne?

* İlginc bir soru aslında…Türk dünyasının büyük bestecisi Üzeyir Hacıbəylinin eserlerini yıllardır dinlemiyoruz, Rembrandtın eserleri hala dikkatimizde değil mi ve b. çok örnek göster bilirim. Sanat eseri tüm zamanlar, tüm devrler içindi. Bu gösterilerde nesiller yetişiyor. 20 yıl önce benim hazırladığım gösteriye bakan çocuk şimdi ali okulunu bile bitirmiş gencler…Artık 20 yıldır ki, faaliyet gösteriyorum. Bu yıllarda hazırladığım gösterilere önce dikkatle kendim bakıyorum. Ne hoşuma gediyor, ne gitmiyor gibi sorularla, seyrci gözüyle bakıyorum. Bu yüzden düşünüyorum ki, seyrci de gösteriye dikkatle bakmalı. Dikkatle bakmazsa o zaman hiç bir şey anlamaz, hatta kendi için bir şey götüremez bile.

* Belki bile düşündüyünüz içindi ki gösterilerinizin hepsi uzunömürlü. Ama bir soru daha var. Öyle bir gösteri oldu mu ki onu beğenmediyiniz için sahnede olmasını engellediniz?

* Tabii ki oluyor. Şüanda iki gösterim var, her ikisinde kabul etmediyim makamlar var. Doğrusu her iki gösterinin sahnede olmasını istemiyorum. Nedeni bile çok basit..Belki gösteri yeniden kurulmalı, belki oyuncu değişikliyi gerek ve b. Ama ne olur olsun beni yönetmen olarak rahatsız eden gösteriler olarak kalıyor.

* Özel sorunlar denilen bir şey size iş sürecinde mani oluyor mu? Mesela yaratıcı ekibinizde olan oyuncuyla aranızda

anlaşılmazlık yaranmış vede bu iş prosesine kendini gösteriyor…

* Asla böyle bir şeye izn veremem. Tabii ki, oyuncuyla aramda bir şeyler ola bilir, ama tüm bunların seyrciyle ne ilişkisi. Seyrci parasını veribte tiyatroya gösteri izlemeye gelmiş vede bir ekibin yarattığı düşündürücü bir gösterini izlemek istiyor, o kadar basit yani. O kadar olaylar oluyor ki, mesela yaratıcı ekibte olan oyuncuklardan birinin akrabası dünyasını değişmiş, ama o sahnede bir komedi göstermeli, çünkü ona bakmaya gelen seyrci var ve seyrcini sadece gösteri ilgilendiriyor..Ben babamı kayb etmişim, bir hafta sonra sahneye çıkıyorum. Artık seyrci benim ne halde olduğumu bilmiyor, zaten dert benim, içimde hep olacak..Ama neden dertlerimizle dinlenmek, düşünmek isteyen seyrcilere mani olmalıyız ki?!

* Seyrciden bahs etmişken, seyrci fikri sizin için ne kadar önemli? Yani oyuncu, yönetmen olarak seyrci fikrini esas götürür müsünüz?

* Ben gösterini seyrci için hazırlıyorum değil mi? Bir örnek göstercem. Mesela gıda maddeleri üretiriz vede mağazalara dağıtarak satışını ayarlıyoruz, ama müşteri yok. Neden, çünkü ürettiyimiz mahsulu hazırlarken sadece kendi fikrimiz esas götürmüşüz. Oysa müşteri fikrini esas götürerek üretmeliydiz, çünkü onlar için yapmışız.

* İyi bir kıyaslama aslında..

* Tabii ki, kıyaslarken neyin doğru, neyin yanlış olduğunu hemen fark ediyorsun. Seyrci kitlesi biz yönetmenlerin mahsuluna kıymet veriyor, iyi mi, kötü mü onlar daha iyi bilir. Nasıl onların fikrine bakmayalım, onların fikrini almayalım? Ama bu bir tarafı, başka bir taraf daha var. Seyrci fikrini esas götürmeliyiz, ama seyrci fikrinin peşinden gitmek doğru olamaz. Sadece öyle bir gösteri hazırlamalıyız ki tüm tabakalar tarafından kabul olunsun.

* Son işiniz-yönettiyiniz “Kabuslar” gösterisi seyrciler tarafından kabullendi sanırım. Bilyormusnuz sizin Milli Tiyatroya davet alarak böyle bir gösteri hazırlamanız beni çok sevindirdi, hatta kendiliyimde “nihayet” diye söyledim..

* Teşekkür ediyorum…Aslında kaç yıldır Milli Tiyatroya davet alsam bile hep düşünmek zorunda kalıyordum. Çünkü yıllardır çalıştığın bir tiyatronu bırakarak değişiklik yapmak o kadar da zor değil. Ama sonda değişiklik yapmaya karar verdim vede ilk olarak “Kabuslar”ı yaptım. Çok zor bir iş oldu, ama oldu işte..sadece Milli Tiyatronun değil, diğer tiyatrolardan da oyuncuları bir araya getirerek böyle ilginc bir gösteri yaptım.

* Kusura bakmayın, hala gösterini görmedim…

* Aşk olsun, son zamanlar benim gösterilerime hiç bakmıyorsun, haberim var. Ama Sinemada olan işlerini öngörerek kusuruna bakmıyorum zaten. Ama bu yıl tüm gösterilerimde seni görmek istiyorum ona göre..

* Mutlaka gelicem, söz veriyorum, zaten kendim için tatil yapmayı düşünüyorum. Tatil yaptığım günlerde mutlaka tiyatrolarda hazırlanan son gösterilere bakmak istiyorum.

* Mutlaka bekliycem, yeter ki, sen gel…

* İnşallah..Bir sorum daha var. Oyuncu için hazırlık nerden başlıyor…Mesela kendini profesyonel bilen oyuncu gösteri saatine az kalmış bile kendini hazır hiss ede bilir mi?

* Ne olur olsun, ne kadar profesyonel olsan bile gösteriye az kalmış hazırlık yapmak imkansız. Kaç aydır gösteriye hazırlanan oyuncu sadece senaryodakı sözleri öğrenmekle kalmamalı, aynı zamanda psikoloji açıdan da gösteriye hazırlanmalı. Oyuncu için hazırlık zamanı belki gösteriye davet almadan önce başlamalı. Ben 16-17 yaşımdan üzerinde düşündüyüm bir rol var-Neronu yaratmak istiyorum. Hala bile Neronu yaratmadım, ama iç dünyamda hazırlık süreci gediyor. Belki bir gün ben o rolü yaratacağım. Başka bir rol daha var, 12-13 yıldır Türk Sultanı İbrahimi yaratmağı düşünüyorum, içimde hazırlıklar gediyor, ama hala bekliyorum. Ama role karşı hazırlık olmasa bile eser kabul edildiyi günden oyuncu hazırlıklı olmalı. Oyuncu role kendini kaptırarak onunla

arkadaşlık yapmalı. Ben davet aldığım rolle arkadaşlık yaparak onu tanımazsam, rolle bağlı sorulara cevab veremesem, demek rolün sadece geysilerini seyrcilere göstermişim..Bu sanat değil. Sanat kendini role kaptırmak vede rolün dilinde söz demesini bilmekti…Ben yönettiyim “Peri cadu” gösterisinde iblisi yaratmışım. Ama ben iblis değilim, sadece iblis nasıl oluyor, iblis neler yapıyor, iblis neleri yapmazsa neler ola bilir, o gibi makamları seyrciye anlatmaya çalışmışım. Bu kadar basit yani….

ULDUZE QARAQIZI

qaraqızı@rambler.ru

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.