Reel sektörün ateşle imtihanı - Haber 1Haber 1

Reel sektörün ateşle imtihanı

03 Eylül 2015 - 10:38

ABONE OL

Merkez Bankası’nın düzenli olarak yayımladığı “Finansal Kesim Dışındaki Firmaların Döviz Varlık ve Yükümlülükleri” istatistiklerinin aydınlığında döviz kurlarının yükselişinin olası etkilerini tartışmak önem arz ediyor. Reel sektörün giderek artan döviz pozisyon açığı ile değersizleşen TL birlikte düşünüldüğünde olası risk herkesin malumudur.

Verileri geriye dönük olarak incelediğimizde bazı çarpıcı değişimlere şahit oluyoruz. 2005 yılı itibarıyla reel sektörün döviz varlıkları 45,393 milyar ABD Doları iken, döviz yükümlülükleri 67,080 milyar ABD Doları düzeyindeydi. Dolayısıyla 21,687 milyar ABD Doları düzeyinde oluşan bir döviz pozisyon açığı mevcuttu. 2015 Mayıs ayı verileri incelendiğinde ise; döviz varlıklarının 100,216 milyar ABD Doları ve döviz yükümlülüklerinin de 279,346 milyar ABD Doları olarak gerçekleştiği görülüyor. Bu değişimler sonucunda döviz pozisyon açığı da 179,130 milyar ABD Dolarına ulaştı. Başka bir ifadeyle, son 10 yılda söz konusu açık yaklaşık 157 milyar ABD Doları arttı. Döviz pozisyon açığında görülen bu artışın temel nedenleri olarak faiz farkları ve TL’nin değerlenme süreci gösterilebilir. Nitekim aşağıdaki grafik incelendiğinde görülecektir ki reel sektör döviz varlıklarını artırma temposundan çok daha hızlı bir biçimde döviz cinsinden borçlandı. Önümüzdeki dönemde değersizleşen TL ve farklı para birimleri üzerinden borçlanmalardaki faiz farklarının azalması süreçleri çerçevesinde bu eğilimin değişmesi söz konusu olabilecektir.

Ancak benim vurgulamak istediğim esas husus verilerin detaylarında görülüyor. Reel sektörün 279,346 milyar ABD Doları düzeyindeki yükümlülüğünün 172,857 milyar ABD Doları yurtiçinden sağlanan kredilerdir. Söz konusu firmalar, son 10 yılda yurtdışından da finansman bulmuşlar, ithalat borçlarını da artırmışlar; ama esas olarak döviz yükümlülüklerini yurtiçinden buldukları kredilerle genişletti. Yine ilginç bir detay da, 2005 yılında yurtiçinden sağlanan krediler 26,429 milyar ABD Doları iken firmaların döviz mevduatlarının 30,898 milyar ABD Doları düzeyinde olmasıdır. Ancak, 2015 Mayıs ayına gelindiğinde döviz mevduatları 71,685 milyar ABD Dolarına, yurtiçinden sağlanan krediler ise 172,857 milyar ABD Dolarına ulaştı. Başka bir ifadeyle firmaların döviz mevduatlarının gelişiminde de yavaş bir artış görülüyor. Bu gelişmelerin temel nedeni de yukarıda vurguladığımız üzere faiz açısından görülen avantajlar ve TL’nin değerli kalacağına yönelik beklentilerdir. Başka bir açıdan bakılacak olursa, iktisat politikalarının çeşitli nedenlerle uyguladığı değerli TL tercihi reel sektörün ve tabii finansal sektörün bilançoları üzerinde büyük bir etki yaşattı.

Bu noktada aklımıza gelen temel soru doğal olarak bundan sonra ortaya çıkacak olası gelişmelerin neler olabileceğidir. Bir taraftan FED etkisiyle özellikle ABD Doları cinsinden borçlanmaların daha pahalı hale gelecek olması, diğer taraftan da değer kaybeden TL ile büyük bir döviz pozisyon açığı taşıyan reel sektörün zarar görmesi olasılığı büyüktür. ABD Doları kurunun her 1 kuruş artışı reel sektör bilanço toplamı üzerinde 1,8 milyar TL tahribat yaratıyor. Ancak, bir başka hususa daha dikkat edilmelidir. Bu döviz borçlarının büyük kısmı yurtiçi bankalardan kullanılmış kredilerdir ki, kurlardaki yükselişin yaratacağı olası bir şokun bankacılık sistemine yansıyabilecek bir yayılma riski bulunuyor. Dolayısıyla bankacılık sisteminin 2001 krizinde olduğu gibi döviz pozisyon açığı nedeniyle zarar görmesi söz konusu olmasa da, reel sektörün sıkıntılarının bankacılık sistemi üzerinde risk yaratması olasıdır. Bu kapsamda, reel sektörün döviz pozisyon açığının disipline edilmesine yönelik iktisat politikalarını tartışmakta finansal istikrar hedefi bağlamında da fayda vardır.

Grafik: Net Döviz Pozisyonu – Varlıklar ve Yükümlülükler (Milyar ABD Doları)

333.jpg

Kaynak: TCMB

Ertuğrul Kızılkaya

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.