Panama belgeleri, finansal sistemi değiştirebilir mi? - Haber 1Haber 1

Panama belgeleri, finansal sistemi değiştirebilir mi?

15 Mayıs 2016 - 15:37

ABONE OL

Panama belgeleri dünyada büyük yankı yarattı. Belgelerin yayımlanmasıyla bir offshore şirketinde milyonlarca doları olduğu ortaya çıkan İzlanda Başbakanı ve İspanya Sanayi Bakanı kamuoyundaki tepkiler nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı.

Wikileaks ile başlayan ve gizli bilgilerin ifşa edilmesine neden olan skandalların son halkası Panama belgeleri oldu. Vergi cenneti olarak bilinen Panama merkezli hukuk firması Mossack Fonseca’ya ait olan 11,5 milyon belge sızdırıldı. Sızdırılan belgelerin boyutu 2,6 terabayt. Alman bir gazetenin muhabiri tarafından elde edilen kayıtların ilk kısmı Nisan ayında Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu tarafından uluslararası medya ile paylaşıldı.

Mossack Fonseca, merkezi Panama’da olmasına rağmen 42 ülkede temsilciliği ve yaklaşık 600 çalışanı bulanan offshore hizmetleri sektöründe dünya dördüncüsü uluslararası bir firma. Sızdırılan belgeler firmanın 1970’li yıllardan günümüze kadar hizmet verdiği kişilere ve şirketlere ilişkin belgelerden oluşuyor.

BELGELERDE BİRÇOK LİDERİN İSMİ VAR

Belgelerde yaklaşık 80 ülkeden politikacılar, işadamları, sporcular, sanatçılar, mafya üyeleri ile 200 binden fazla şirketin gizli offshore şirketleri ve hesaplarına ait bilgiler bulunuyor. Bir çok ülke lideri, başbakanı, önemli politikacıları ile yakınlarının ismi de geçiyor. Bu kişiler servetlerini gizlemek, vergi kaçırmak, çıkar sağlamak ve kara para aklamak için offshore hesapları kullanmak ile suçlanıyor.

Panama belgeleri dünyada büyük yankı yarattı. Belgelerin yayımlanmasıyla bir offshore şirketinde milyonlarca doları olduğu ortaya çıkan İzlanda Başbakanı kamuoyundaki tepkiler nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı. Benzer şekilde belgelerde ismi geçen İspanya Sanayi Bakanı da istifa etti. Diğer bir çok politikacı ise büyük eleştiriler ve kamuoyu baskısıyla karşı karşıya.

OFFSHORE MERKEZLER, DÜNYA EKONOMİSİNİ TEHDİT EDİYOR

Offshore merkezler 1960-70’li yıllardan sonra dünya parasal sisteminin temel unsurlarından birisi haline geldi. Vergilerin hiç olmadığı veya çok düşük olduğu ülkeler veya bölgelere offshore merkezler veya vergi cennetleri deniyor. Buralarda yapılan bankacılığa ise kıyı bankacılığı ismi veriliyor. Genellikle küçük ada ülkeleri offshore merkezi olarak faaliyet gösteriyor. Vergi ödemek istemeyen kişiler veya şirketler buralarda paravan şirketler kurarak veya buralarda kurulu bankalar aracılığıyla kendi ülkelerindeki vergi yükümlülüklerinden kurtuluyor.

Offshore merkezlerde gizliliğin esas olması, yasal düzenlemelerin ve denetim mekanizmalarının etkin olmaması buraların kara paranın aklanması, yasadışı faaliyetlerin ve terörist örgütlerin finanse edilmesi amacıyla kullanılmalarına da neden oluyor. Yapılan araştırmalara göre yaklaşık 30 trilyon dolar finansal varlık mevcut vergi sistemlerinin dışına çıkarılarak vergi cennetlerinde tutuluyor. Bunun yanı sıra her yıl yaklaşık 2 trilyon dolar tutarında kara paranın bu merkezler kullanılarak aklandığı tahmin ediliyor.

Bu nedenle offshore adı altında yapılan işlemler dünya ekonomisine büyük zararlar veriyor, ülkeleri istikrarsızlığa sürüklüyor, yolsuzlukların, suçların ve terörist faaliyetlerin artmasına neden olarak dünya barışını tehdit ediyor.

VERGİ CENNETLERİNE İNDİRİLEN EN BÜYÜK DARBE

Bu büyük olumsuzluklar nedeniyle offshore merkezler bir süredir ülkelerin ve uluslararası kuruluşların tepkisini çekiyordu. Özellikle 2008 krizinden sonra offshore merkezler daha fazla tartışılan bir alan haline geldi. Krizin ortaya çıkardığı maliyetleri azaltmak amacıyla çeşitli ülkeler offshore işlemlere ek vergiler koydu, çeşitli kısıtlamalar getirdi. Bu nedenle offshore merkezlerde kurulu şirket sayısında büyük düşüşler oldu.

2013 yılında yine Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu tarafından yayınlanan 260 gigabyte büyüklüğündeki Offshore Leaks belgelerinde, 170 ülkeden 130 binden fazla kişinin ve yakınlarının dünyanın çeşitli bölgelerindeki offshore bankalarda bulunan hesapları ve kurdukları paravan şirketler hakkında bilgiler yayınlanmıştı ve yine dünyadan büyük tepki gelmişti.

Offshore Leaks skandalıyla açılan pandoranın kutusu Panama belgeleri ile artık geriye dönülemez bir noktaya ulaştı. Dünyanın en tanınmış siyasetçilerinin yer alması nedeniyle Panama belgeleri skandalına verilen tepkiler daha büyük oldu. Bu tepkiler artarak devam ediyor. Bu olay dünyada bu güne kadar gerçekleşen en büyük doküman sızıntısı olarak kabul ediliyor ve yine bugüne kadar vergi cennetlerine indirilen en büyük darbe olarak görülüyor.

YENİ FİNANSAL SİSTEMDE VERGİ CENNETLERİ OLACAK MI?

Offshore merkezler uzun yıllardır dünya finansal sisteminin önemli bir aktörü olarak kabul edildi. Buralarda şirket kurmak veya hesap açmak yasal olarak suç değil ve uluslararası hukuku ihlal anlamına gelmiyor. Bu nedenle Mossac Fonseca dahil buralarda şirket kuran veya işlem yapan pek çok kişi ve şirket yasalara aykırı bir şey yapmadıklarını belirtiyor. Fakat, şeffaf olmayan, yeterli yasal düzenleme ve denetim mekanizmaları bulunmayan offshore merkezler günümüz dünyasında artık çok önemli bir sorun haline geldi. Ülkelerin alamadığı vergiler, yolsuzluklardan elde edilen ve buralarda gizlenen servetler, aklanan paralar ve bunların dünyaya verdiği büyük zararlar bu büyük soruna çözüm üretilmesini zorunlu kılıyor.

Panama belgeleri skandalı bu açıdan önemli bir dönüm noktası olacak görünüyor. Yakın gelecekte offshore merkezler üzerindeki baskıların daha da artması, kısıtlayıcı yeni düzenlemeler yapılması ve ek vergiler alınması muhtemel. Dünyada gizlilik temelinde oluşturulan eski paradigmaların kırıldığı ve şeffaflık arayışlarının ön plana çıktığı bir ortamda ülkelerin ve uluslararası kuruluşların etkili işbirliği yaparak içinde offshore gibi yapıların bulunmadığı daha şeffaf yeni bir finansal sistemi oluşturması büyük önem taşıyor.

Gürdoğan Yurtsever

gyurtsever@turcomoney.com

gyurtsever@gmail.com

@guryurtsever

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.