Başbakan Binali Yıldırım'ın üç savaşı - Haber 1Haber 1

Başbakan Binali Yıldırım’ın üç savaşı

30 Mayıs 2016 - 10:05

ABONE OL

14 Mayıs 2008. İstanbul Kültür Üniversitesinde Haber1.com’un ödül töreni.

Binali Yıldırım “Yılın Bakanı” seçilmiş. Genel Yayın Yönetmeni Dr. Kazım Kılınç ile birlikte kapıda Bakan Yıldırım’ı bekliyoruz. Epey gecikiyor. Konuklar sabırsızlanıyor.

Bakan geliyor. İcraat sahası o kadar geniş, sırtındaki yük o kadar ağır ki bizzat kendisi “Türkiye’deki vatandaşların bir tanesinin bile beni anmadığı bir an yok” diyor. Her zamanki esprili üslubuyla, tane tane konuşarak “arabasının tekerleği çukura girer, vatandaş beni anar” , “internet gecikir, vatandaş beni anar” , “havaalanında izdiham olur, uçak geç kalır, vatandaş beni anar” diyor. Salondaki gerginlik bir anda bir sempati havasına bürünüyor. Türkiye’nin yolları, otoyolları, havaalanları, köprüleri, trenleri özet olarak ülkeyi saran damarları Binali Yıldırım’ın sorumluluk alanında. Herkes övünürken bu Bakan çok değişik bir şekilde övünüyor. “Ben bir amele Bakanım” diyor. Bütün salon alkışlıyor.

Üç yıl sonra Ege sahillerinde babamdan kalan çiftliğimdeyim. Masmavi deniz uzanıp gidiyor. Ufukta Yunanistan sahilleri. Yıl 2012. Türkiye ekonomik bakımdan uçuşa geçen bir uçak gibi.

Siyaset Bilimciler tatilde de geleceği düşünmeden edemiyor. Önümüzdeki yılları düşünüyorum. Türkiye’yi kim yönetecek? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olabilecek mi? bu takdirde Başbakan kim olacak?

Düşüncelerimi yazıya döküyorum. Haber1.com’da yayınlıyorum. Tarih 21 Temmuz 2012. O yazıdan bazı bölümler:

“2014’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilirse Başbakan kim olacak? Prof.Dr.Bener Karakartal Siyaset Bilimi ışığında varsayımlara cevap arıyor. İşte Karakartal’ın yazısı..”

“2014’de Türkiye’de Başbakan kim olacak? Cevabı kahve falında değil siyaset bilimin ışığında bulmak gerek.

2014 yılında Cumhurbaşkanı halk oyuyla doğrudan seçileceği için sistemin fiili olarak yarı başkanlık sistemine

geçeceğini hatırlatarak burada şu soruyu soruyorum.

“2014 YILINDA TÜRKİYE’DE BAŞBAKAN KİM OLACAK?
Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilirse Türkiye uçağı çok yükseklere çıkar. Bu sistemde Başbakan kim olacaktır?

Başbakanın kim olacağını kahve falında değil siyaset bilimin ışığında aramak gerekir. Yarı Başkanlık sisteminde bütün güçler Cumhurbaşkanın elindedir. Cumhurbaşkanı dilediği kişiyi Başbakan olarak atamakta ve dilediği zaman görevden alabilmektedir. Başbakan artık sadece “birinci bakan’dır”. Bakanlar kurulu Cumhurbaşkanlığı Sarayında Cumhurbaşkanı Başkanlığında yapılmaktadır. Bu sistemde Başbakan bir icraatçıdır. Cumhurbaşkanının kendisine verdiği direktifleri icraata geçiren bir yol arkadaşı.

Bu kişi kim olabilir? Geveze olmayan, vaktini konuşmaya ayırmayan, medyaya esir olmayan, medyayı takmayan, icraatçı ama büyük icraatçı olan, bir amele, bir karınca olan, Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun yıllardır mesai arkadaşı olan, kamu oyunca icraatları taktirle karşılanan bir iş kolik, çalışkanlık abidesi olan bir kişi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2014’deki Başbakanı olabilir. Bu kişinin kim olabileceğini ben tahmin edebiliyorum. Herkes kendi tahminini kendisi yapsın.”2012’de tarifini yaptığım ama ismini vermediğim Başbakan adayının Binali Yıldırım olduğunu yazımı okuyan herkes tahmin ediyor.

2014’DE BAŞBAKAN DAVUTOĞLU OLUYOR

2014’te Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçiliyor. Ahmet Davutoğlu Başbakanlığa atanıyor. Başka bir profil, başka bir ihtiras. Toplumu rahatsız eden bir çift başlılık hemen başlıyor.

Siyasi açıdan iki yıl böyle geçiyor. Dönemin yorumunu tarih yapacak. Ama bir şey kesin. Türkiye yoruluyor. Çift başlılıktan yoruluyor. Başbakanın gün boyu televizyon kanallarında bitmeden tekrarlanan nutuklarından ve kibirden yoruluyor.

Ve fatura Ak Partiye çıkıyor. Haziran 2015’te AK Parti ilk kez tek başına iktidar olmak fırsatını kaçırıyor.

Bunalım dolu koca bir yaz. Koalisyon tartışmaları. Koalisyon kurup Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı değiştirmek için tezgahlanan sayısız karanlık senaryo.

O günlerde bu durumu analiz etmek mecburiyetini hissettim. Haber1.com’da yazdım. “Ana entrika Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tuzak” 10 Ağustos 2015.

Türkiye uçurumun kenarına itiliyor.

24 MAYIS 2016: BİNALİ YILDIRIM BAŞBAKAN

Kaybolan iki yıl. Ama zararın neresinden dönülse kardır. Binali Yıldırım Başbakan atanıyor. Haber1.com’daki yeni yazım: “Türkiye: Yıl 1. Her şey şimdi başlıyor. Türkiye uçağı tırmanışa geçiyor.”

BİNALİ YILDIRIMIN ÜÇ SAVAŞI: İKİSİ KOLAY ÜÇÜNCÜSÜ ÇOK ZOR.

Binali Yıldırım başaracak. Vereceği üç savaş var. İkisi kolay ama üçüncüsü çok zor.

MEGA PROJELER

Daha büyük , daha büyük, daha büyük. Türkiye dünya rekorlarını zorluyor. İstanbul Üçüncü Köprüsü , İzmit Köprüsü , İstanbul Havaalanı, ufuktaki Çanakkale Köprüsü. Her biri dünya rekorlar kitaplarına girecek türden.

Binali Yıldırımın Başbakanlığındaki en kolay sayfa mega projeler olacak. Bu iddia şaşırtıcı gelebilir. Bu projelerin neresi kolay denebilir.

16. Yüzyıldan beri duraklamaya girmiş. Türk ekonomisinde 21. Yüzyılda uzaydan gözükecek bu dev projelerin yapımı kolay olur mu denebilir. Bu projeler Türkiye için artık mümkün. Çünkü tümü bir dehanın damgasını taşıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan vizyonuyla Türkiye’yi şekillendiriyor.

Ama görev verdiği bir süper icraatçı yardımcısı var: Binali Yıldırım. Başbakan Yıldırım için Lider Erdoğan’ın yanında 20 yıldır zoru başarmak birikimi var. O 21. Yüzyılın Mimar Sinan’ı.

Mega projelerde artık Türkiye taşeron değil. Yabancı ülkeler taşeron olarak çalışıyor. Projelerin en önemli kısmı para. Ama bu konuda da Türkiye artık kompleksiz. Türkiye’deki Bankalar konsorsiyum halinde bu on milyar dolarlık dilimleri finanse ediyorlar.

Bu mega projeler imkansız , zor projeler. Ama Erdoğan-Yıldırım ikilisi için gerçekleştirilebilir projeler. “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” cümlesi bu gerçeği ifade ediyor.

Sırada ne var? Çanakkale Köprüsünün , Kanal İstanbul’un ihaleleri , hızlı tren ağlarının genişlemesi , yeni oto yollar , havacılık ve uzay sanayii , uzaya Türklerin gönderilmesi , gezegenlerin keşfi yarışmasına Türkiye’nin de dahil olması, havacılık sanayii , savunma sanayii , artan sayıda nükleer santral, liste uzayıp gidiyor. Dünün Türkiye’si için bırakın zor kelimesini ,hayal bile edilemeyecek projeler: Erdoğan-Yıldırım ikilisi için teker teker ulaşılan ve aşılan hedefler oluyor.

BAŞBAKAN YILDIRIM İÇİN İKİNCİ “KOLAY DOSYA” : DIŞ POLİTİKA

Dünyanın bir ateş çemberi haline dönüştüğü, adeta saklı bir “Üçüncü Dünya Savaşı’nın” yaşandığı günümüzde başbakan Binali Yıldırım’ın en kolay dosyasının “dış politika” olduğunu söylemek şaşırtıcı olabilir.

Ama gerçek bu. Çünkü Yıldırım’ın “süper bir dış politika bakanı” var: bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye’de unutulmayan Davos toplantısından bu yana dış politika tümüyle Recep Tayyip Erdoğan damgasını taşıyor.

Dış politika bir “ağırlık” meselesidir. Güçlü bir “yer çekimi” meselesidir. Ayrıca 21. Yüzyıl güçlü liderler yüzyılı olmaya yöneldi. Zayıf liderleri olan ülkeleri kimse ciddiye almıyor.

Dünyada “number one” olan ABD’nin içine sürüklendiği durum içler acısı. Zayıf Obama’nın güçsüzlüğü Amerika’ya yansıyor. Dünyanın en büyük ordusuna sahip Amerika orta doğuda taşeron olarak düne kadar düşmanı olan Rusya’yı ve İran’ı kullanıyor. Düne kadar terörist Esad’a karşı olduğunu söylerken şimdi yola Esad’la devam etmeye hazır. Daeş ile baş edebilmek için başka bir terörist PYD ile iş birliği yapıyor. Kendi güçsüzlüğü sonucu Obama dünkü dostlarını , Türkiye’yi , Suudi Arabistan’ı üzüyor. Zayıflığını kamufle etmek için Obama kendisini “sönmüş volkanların prensi” haline dönüştürüyor.

Kırk-elli yıl önce biten artık küllenmiş eski savaş sahalarına gülücüklerle dolu aile ziyaretleri yapıyor: Küba’ya, Arjantin’e , Vietnam’a , Hiroşima’ya. Ama bu zayıf Amerika imajı en başta Amerikalıları üzüyor. Bu üzüntü üzerine Trump kolay bir Başkanlık stratejisi oluşturmaya başladı.

Güçlü liderler 21. Yüzyılın başta gelen özelliği oldu. Bu nedenle Rus halkı diktatör Putin’i baş tacı ediyor. Avrupa Birliği’ni güçlü Fransız Cumhurbaşkanı De Gaulle kurmuştu. Bugünkü çok zayıf Fransız Cumhurbaşkanı François Hollande yüzünden Avrupa Birliği neredeyse dağılmayı konuşuyor.

BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM’IN ŞANSI DIŞ POLİTİKADA VAROLAN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün dünyada zirvede olan bir elin parmaklarını geçmeyen liderlerden biri

İki yıl için İslam Teşkilatının başında. Birleşmiş Milletlere kafa tutuyor. Ama BM genel sekreteri senede birkaç kez Erdoğan’la karşılaşmaktan şeref duyuyor. AB’nin en önemli lideri Merkel Erdoğan olmadan AB’nin dış politikasını düşünemiyor. İngiltere’nin AB’den çıkış referandumunda Erdoğan İngiliz iç politikasında İngiltere’nin iç dengelerini sarsıyor.

Erdoğan vurduğu yerden ses getiriyor. Başbakan Binali Yıldırım’ın dış politikada bir sıkıntısı yok. Bu onun için çok büyük bir şans.

BAŞBAKAN YILDIRIM’IN EN ZOR DOSYASI: UFUKTAKİ FIRTINALAR

Bu ne demek? Yarın gene Türkiye’yi karıştırmak isteyen güçler devreye mi girecek ? İnşallah olmaz. Ama olma ihtimali de yüksek. Neden mi?

Türkiye’de güçlü bir liderin varlığı içerde ve dışarda istenmiyor. Bunu Recep Tayyip Erdoğan’ın siyaset sahnesine girdiği andan itibaren görüyoruz. Hem de en baştan beri.

İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı dönemi: Erdoğan’ı koltuğundan alıp hapishaneye yolladılar. Suçsuz yere. Saçma sapan gerekçeli kararlarla. Sinsice gülerek “muhtar bile olamaz” dediler.

Sonraki aşama: yüzbinlerin katıldığı sivil darbe teşebbüsü: Cumhuriyet Mitingleri. Hemen peşinden e-muhtıra. Askeri darbenin ayak sesleri.

Daha sonrası hafızalarda: gezi olayları, 17-25 Aralık olayları, 2015 yazı. Koalisyon senaryolarıyla Erdoğan’ı devre dışı bırakmak.

Son aylarda “anayasal darbe teşebbüsü”. Tıpkı Brezilya’da olduğu gibi. Cumhurbaşkanını yolsuzluk iddialarıyla yardımcısı devirdi.

KAOS SENARYOLARINI ÖNCEDEN TAHMİN ETMEK MÜMKÜN MÜ?

Evet. Mümkün. Bunu kim yapacak? Siyaset bilimciler. Onların görevi bu tahminleri yapmak. Yapılan bu tahminlerin ilgililere iletilip iletilmemesi başka bir sorun. Yakın danışmanlar düzeyinde.

GEZİNİN GELDİĞİNİ GÖRDÜM

Nasıl mı? Kapılarında karşılandığım, çok sık davet aldığım iki kanaldan, Kanaltürk ve Bugün televizyon kanallarından “aşırı Tayyipçi” ikazı aldım. Davetler kesildi. “Cemaat” Ak Partiyle yolları ayırıyordu. “Yapmayın” dedim. “Paralel” ‘in kara listesine alındım.

Ortalık süt limandı. Ekonomi müthiş bir performans gösteriyordu. Dış politikada sorun yoktu. Ama tehlike geliyordu. Uyarmak için yazdım: “Haber1.com” tarih:

14 Ocak 2013. “KAOS BEKLEYENLER UMUTLARINI KARAMBOLE BAĞLADILAR.”

Bu uzun analiz tümüyle Ak Partiye yakın olduğunu tahmin ettiğim bir site tarafından tümüyle alındı.
“Hayalleri karambolden gol atıp Erdoğan sonrası sayfayı Türkiye’de açıp eski günlere dönmek Siyaset Bilimci Prof. Dr. Bener Karakartal analiz ediyor. Çarşamba 16 ocak 2013”. .blogspot.com/2013/05

Bu yazının yayın tarihinden birkaç gün sonra “beklenen karambol” patlıyor. “Gezi fırtınası” iyi planlanmış. Başbakan Erdoğan yurt dışında. Panik içinde Ak Parti zirvesi neredeyse havlu atıyor. Erdoğan sayesinde şöhret olmuş, sarışın akademisyenler kanal kanal dolaşıp ” Erdoğan gitsin Ak Parti kalsın” diyorlar. İktidarın zirvesinden üçüncü köprüden, üçüncü havaalanından vazgeçeriz sinyalleri geliyor.

Ne zamana kadar? Erdoğan Türkiye’ye dönüyor. Dimdik duruyor. Gezi bitiyor.

Ama ekonomi Gezi öncesine göre büyük darbe alıyor.

Komplolar devam ediyor. 17-25 Aralık olayları. Hedefte bu sefer hem Erdoğan hem çocukları var.

Ve en tehlikelisi. Brezilya modeli. Ak Partiyi zirvede bölme. Erdoğan’ı tasfiye etme. Nasıl mı? bir “koalisyon” içerisinde. Bir kez daha yazıyorum. İkaz etmek istiyorum: “Ana Entrika; Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Tuzak” haber1.com 10 Ağustos 2015.

O tarihlerde bunu yazmak cesaret işiydi. Başka yazan olduğunu sanmıyorum.

ANA MEKANİZMA: PARALEL YARGI

20 Yıldır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı siyaset sahnesinden silmek isteyenler çok farklı metotlar kullandılar. Ama karambol hunisinin ucu hep aynı yere çıkıyordu: Paralel Yargıya.

Menderes’i cellada gönderenler de sözde yargıçlardı. Erdoğan’ı hapse gönderenlerde yargı mensuplarıydı.

Paralel yargıyı kuran “üst akıl” canice ama kurnazca bir yatırım yapmıştı. İnsanları tut, uyduruk “gerekçeli kararlarla” zindana tık. Belki gençler hayatta kalabilirlerdi. Ama yaşlıların bu şansı yoktu. Çıkış kapısı mezarlıktı. Kalp , kanser veya başka bir hastalık. Paralelin

tek düşüncesi vardı. Kendilerinden olmayanları tasfiye etmek.

SON 20 AYIN TEMEL HATASI: PARALEL YARGIYA TOLERANS GÖSTERMEK

Cumhurbaşkanı Erdoğan “paralel yargıya” bir teşhis koydu: “kanser” dedi. “tek başıma kalsam bile mücadele edeceğim” dedi. Galiba tek başına kaldı.

Son 20 ayda paralel üzerine göstermelik bir şekilde gidildi. Bazı finans kaynakları cezalandırıldı. Oysa paralelin finans kaynakları hiç bitmez. İçerde ve dışarda o kadar çok Erdoğan düşmanı güç var ki , sonu gelmez.

Oysa paralel yargı tek tek devlet tarafından biliniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve ailesine kurulacak kumpasın hangi paralel mensupları tarafından yargılanacağı dünden planlanmış. Paralel yargı pimi çekilmiş bomba gibi. Çok değerli bir 20 ay kaybedildi. Siyasi tarih zaman kaybından kaynaklanan ölümcül hatalarla dolu.

BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM’IN EN ZOR SAVAŞI

Başbakan Binali Yıldırım’ın en zor savaşı şimdi başlıyor.

Mega projelerin devamında da başarıları sürecek. Mühendis , konusuna hakim. Arkasında sırtını dayadığı dev bir

vizyon ve siyasi güç Cumhurbaşkanı Erdoğan var.

Başbakan Binali Yıldırım dış politikada başarılı olacak. Dış politikayı zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan tasarlıyor , yürütüyor ve neticelendiriyor.

Ama paralel yargıyla savaş. Başbakan Binali Yıldırım bu konuda paralel yargı ahtapotunun kollarını kesebilecek mi? Çok zor. Çünkü ahtapotun kolları her taraf da , çok yakınlarda.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.