Allah'ın lütfu! - Haber 1Haber 1

Allah’ın lütfu!

23 Temmuz 2016 - 21:28

ABONE OL

“Hak şerleri hayr eyler

Ârif anı seyreyler
Zan etme ki gayreyler
Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler”

Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri dünya ahvalini böyle özetliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe akşamı yaptığı konuşmada, “Bu darbe Allah’ın bir lütfudur” şeklinde bir ifade kullandı. İslami lüteratüre yabancı olanlar bunu anlamakta epeyce zorlandılar. Hatta çok farklı yerlere çeken bir kısım zavallılar da oldu.

Peki Cumhurbaşkanı ne demek istemişti? Aslında işin bir kaza-kader boyutu var. Elbette “vaki olanda hayır vardır” diye inanırız. Burası külli iradeyle ilgili bir konu olduğu için “en iyisini Allah bilir” demekle yetinelim.

Gelelim işin dünyevi boyutuna. Dünyaya adım attığımız andan itibaren yaşadığımız olaylar ve geçirdiğimiz hastalıklarla bağışıklık sistemimiz gelişir ve güçlenir. Hatta bağışıklık sistemi anne karnındayken gelişmeye başlar. Doğım sancısı ve bu esnada yaşananlar da bebeğin bağışıklık sistemini formatlar. Doğan her çocuk ağlar. Bu ağlama onun ciğerlerinin genişlemesini ve ve nefes almasını sağlar.

İşte toplumlar da bu tür badireleri atlattıkları zaman her defasında biraz daha güçlü hale gelirler. Zira yaşanan her musibet o topluma tecrübe kazandırır, gelecek tehditlere karşı bağışıklık kazandırır. Zaafların ortaya çıkmasını ve bunların onarılma imkanlarını ortaya çıkarırır.

Osmanlının yıkılış döneminde yaşadığı Galiçya, Çanakkale, Yemen ve Kutul Amare gibi kanlı savaşlar olmasaydı, Kurtuluş Savaşı başarılı olamazdı. Buralarda yıkım yaşayan bir toplum, dişini tırnağına takarak varlık-yokluk mücadelesi verdi ve dört tarafımızı saran super güçleri defetmesini başarabildi.

15 Temmuz’da yaşanan darbe teşebbüsü tabii ki ilk değildi. 7 Şubat MİT Krizi, Gezi Olayları, 17-25 Aralık siyasi ve ekonomik darbe teşebbüsü, Güneydoğudaki Hendek Savaşları vb. kalkışmalar hepsi bir zincirin halkalarıydı. Bu olayların her biri Türkiye’yi salladı ama başarısız olunca toplum bir sonraki adımda daha güçlü olarak ayağa kalktı. Bu vesileyle bir olağanüstü hal döneminden geçeceğiz. Mecburi bir budama hareketi gerçekleşecek. Ve elbette toplum çok daha güçlü ve sağlıklı bir yapıya kavuşacak. İşte “Allah’ın lütfu” ifadesini böyle anlamak lazım.

Ve tarihten bir ibret vesikası. Kıbrıs’ın fethi esnasında Venedik Elçisi Barbaro İstanbul’da bırakılmıştı. Venedik elçisi, Osmanlı donanmasının 1571 senesinde İnebahtı’da yenilmesinden sonra Osmanlı Devleti’nin sulhe taraftar olup olmadığını ve Haçlılara tâviz verip vermeyeceğini anlamak istiyordu.

Bir görüşme esnasında Veziriazam Sokullu Mehmed Paşa’ya bu yenilgiyi alaylı bir şekilde anlatmaya kalkışmıştı. Sokullu Mehmed Paşa ise:
“İnebahtı muharebesinden sonra cesaretimizin sönmediğini görüyorsunuz. Sizin zayiatınızla bizimki arasında fark vardır. Biz sizden bir krallık (yani Kıbrıs’ı) alarak kolunuzu kestik. Siz ise donanmamızı yok etmekle sakalımızı tıraş etmiş oldunuz. Kesilmiş kol yerine gelmez. Ama tıraş edilen sakal daha gür çıkar” diyerek tarihî bir cevapla Venedik elçisinin ağzının payını vermiştir.

Kemal Çiftçi

k.ciftci@gmail.com

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.