Kan emicileri yok etmek için,
teslim olmayacak, yılmayacak ve aslanlar
gibi mücadeleye devam edeceksin.
Yoksa sen de,
“koskoca bir vücut”ta
külliyen,
harabeye döneceksiniz!..
Nereden çıktı bu kan emici işi diyebilirsiniz.
Doğru. Açıklayalım…
Birkaç zamandır sivrisineklerle
mücadele ediyorum.
Etli butlu palazlanmış sivrisinekler
sürekli kanımı emip duruyorlar.
Bir türlü doymuyorlar.
Neredeyse vücudumdaki bütün
kanı emip çekecekler.
Sanki bilinçli bir şekilde örgütlenmişler…
Ne de disiplin hareket ediyorlar.
Dört tanesi üzerime
örttüğüm örtüyü
dört ucundan tutup
havaya kaldırıyor,
beşincisi beni şişliyor…
Kızarmadık, kabarmadık, kaşınmadık
yerim kalmadı!..
Eskilerde böylesi acımasız, uyanık kan emiciler(!) yoktu
nereden geldi bu Allah’ın belaları?
Okyanus ötesinden mi nereden
geldiyseler bilmiyoruz…
Ama belli ki iyi eğitilmişler
ve işlerini iyi yapıyorlar.
Sanki başlarında, işi binlerce kilometre ötelerden yöneten
bir “baş sivrisinek” var.
Sorduk soruşturduk, çevremizdekilerde
meğer ayni dertten muzdaripmişler.
“Peki önlem olarak
ne yapıyorsunuz?” dedik.
Dediler ki “hiç, ne yapacağız ki,
kuzu kuzu bekliyoruz kan emiciler
kanımızı daha fazla ne kadar emecekler diye…”.
Tepemiz attı!
“Yav kardeşim nasıl böylesine
tepkisiz kalabilirsiniz,
vücut sizin değil mi?
Ne olacak her gün kanınız emilerek
bu işin sonu nereye varacak” dedik.
Dediler ki;
“Vallahi biraz da alıştık herhalde
yapabileceğimiz bir şey
olmadığını düşünerek…”
Bütün vücutları yan yana getirirseniz
olur size “kocaman bir vücut!”
Binlerce, on binlerce, yüz binlerce,
milyonlarca vücut bir
araya gelirse ne olur?
Ne olur? Evet ne olur siz söyleyin?
Demek koskoca bir vücut kanı
damla damla emile emile tükeniyor…
ve göz göre göre tükenecek öyle mi?
Yazıklar olusun!…
Bu satıları yazarken bile
başladık kaşınmaya,
başucumuzda dikilen ve yazdıklarımızı
bilgisayarımızdan okuyan dedi ki;
“Sen başladın yine kaşınmaya”
Bizde dedik ki;
“nereden anladın kaşındığı mı?
Yoksa sende mi aynı dertten
muzdaripsin ve kaşınıyorsun?”
“Hayır ben kaşınmıyorum.
Alıştım kaşınmaya ve de
kaşınmamaya.” Dedi.
“Ama sen bu durumda
yani böyle “davar” pardon “duvar” gibi olmakla
kaşınıyorsun” dedim.
Nasıl yani? dedi.
“Sen kaşınmadığın için
kaşınıyorsun.
Kaşınmadığın için
kaşındığından
göreceksin yakında
hanyayı konyayı!
Dedim.
Tarihi bir yanıt verdi.
“Var mı ilacı” dedi.
Var dedim.
“Kaşınmamak için kaşınacaksın.
Kaşınacaksın ki, sen, ben,
milyonlarca kişi kaşındığı için, birileri “uyuz” olacak…
Mesele bu kadar açık ve net!..”
Kan emicileri yok etmek için,
teslim olmayacak ve aslanlar
gibi mücadeleye devam edeceksin.
Yoksa sen de ve
“koskoca bir vücut”ta
külliyen,
harabeye döneceksiniz!..
Bakın yine etrafımda
dolaşmaya başladı üç beşi.
İğneleri hazır
sokacaklar tenime!
“Hortumlayacaklar”
“kanal”, “kanal(!)“
Kanımı…
En çok da göğsüme
dadanmışlar, hep oram yanıyor,
Yüreğimin üstü…
Türklük, vatan, millet ve bayrak sevgisiyle dolu
yüreğimin üstü yanıyor!..
Dünyada ne kadar kan emici varsa,
Her nerede ve konumda olurlarsa olsunlar,
Allah hepsinin belasını versin!
Başka söze gerek var mı?
BURHAN ÖZBEY