Dersim, bedelli askerlik ve atanamayan öğretmenler - Haber 1Haber 1

Dersim, bedelli askerlik ve atanamayan öğretmenler

24 Kasım 2011 - 22:01

ABONE OL

Başbakan Dersim iddialarını, bedelli askerlik konusunu unutturmak, gündemi değiştirmek için planladığını düşünenler bize göre de büyük ölçüde haklılar…

AKP’de senaryo hazırlayıp Başbakan’ın önüne koyanlar, bu konularda bir hayli mahirler… Ne zaman AKP sıkıştı, torbadan bir konu çıkarılıp gündeme oturtuluyor…

Durup dururken Dersim konusu nereden çıktı?

Ayni 12 Eylül 2010 referandumunda, Başbakan’ın 30 sene önce ölmüş bir ülkücünün mektubunu, dün olmuş gibi çıkıp Meclis kürsüsünden gözyaşları içerisinde sunması gibi anlaşılmaz bir durum söz konusu..

Başbakan’ın ve AKP’nin giderek güven erozyonuna uğradığını düşünenler ve iddia edenler haksız sayılmazlar… AKP artık eski gücünde varlığını sürdüremeyeceği gün gibi aşikar…

Başbakan Tayin Erdoğan işine gelmeyen konularda sessiz kalmanın kararlı tutumunu sürdürürken, lehte saydığı gelişmeleri ya da durumları, güçlü hitabeti ile en güzel biçimde ajite ederek kamuoyuna sunmanın adeta ustası olmuş durumda…

“Deniz Feneri” yolsuzluğu iddiaları, sağduyulu vicdanlarda, isyanlar yaratırken, Başbakan’ın bu konuda ağzını tek kelime bile olsa aç(a)maması, AKP dışı çevrelerde ve konuya partizanca değil de “vicdanca” yaklaşanlar kitlelerde büyük tepkilere neden olmaktadır.

Aydınlık gazetesinin günlerdir manşetten yayınladığı iddialar var.

Silivri Cezaevi’nde yaşamını yitiren eski MİT’çi Kaşif Kozinoğlu’nun ölümünden hemen önce kendi el yazısı ile yazdığı ve Aydınlık’a gönderdiği mektuptaki iddialar yenilir yutulur cinsten değil.

Aydınlık‘ın ileri sürdüğü çok önemli iddiaların, yaygın basında yer almamasının tek nedeninin; holding basınının hükümetten yani AKP’den korkmasıdır. Bunun başka izahı olamaz. İddialar arasında Başbakan’ın İsviçre’de 8 ayrı hesapta 800 milyon lira parasının olduğu ve bu konuda CİA’nın elinde belgeler olduğu iddiası başlı başına bir olaydır.

Böyle korkunç bir iddia karşısında başta Başbakan olmak üzere sağduyulu vicdanların, ülke basınının sessiz kalması kabul edilemez! İddialar mutlaka doğrudur diyemeyiz. İddialar doğru olmayabilir. O halde doğru olmadığının, inandırıcı delilerle kamuoyuna açıklanması gerekir.

Bildiğimiz kadarıyla bu zamana kadar, Başbakan tarafından ya da ilgililerden iddiayı çürütücü ve gerçek olmadığına dair bir açıklama basında yer almadı.

Öbür yandan Başbakan Erdoğan, Dersim konusunu, kendine has üslubu ve yüksek ses tonuyla kürsülerde dile getirdikten sonra devlet adına özür dilediğini belirtmesine karşın; AKP’yle yakın ilgisi olduğu iddia edilen ve milyonlarca vicdanı sızım sızım sızlatan “Deniz Feneri” yolsuzluğu konusunun yıllardır aydınlığa kavuşturulmamasından ötürü, neden çıkıp kamuoyu önünde ÖZÜR DİLEMİYOR? Neden bu konuyu tek kelime ile ağzına al(a)mıyor?

Seçim öncesi atanacaklarını miting meydanlarında ilan ettiği on binlerce öğretmenin, atamalarının yapılmamasına dönük aldatma konusunda, neden kürsülere çıkıp, bizler AKP olarak seçimden önce söz verdiğimiz halde, sizleri yanılttık diye halktan, öğretmenlerden ÖZÜR DİLEMİYOR?

Bedelli askerlik konusunda seçim öncesi Mart 2011 ayında bunun mümkün olmayacağına dair vurgulayıcı açıklamalar yapmasına karşın, 180 derece dönüşle bedelli konusunda karar alınmasına yönelik, niçin milletin önüne çıkıp, Başbakan ve AKP Hükümeti olarak ÖZÜR DİLEMİYOR?

Bütün bunlara baktığımız zaman, hiç de iç açıcı bir tablo ortaya çıkmıyor. Sayın Başbakan’ın geçmişlerine bakmadan Yiğit Bulut, Serdar Turgut ve diğerleri gibi sürekli olarak kendisini ve partisini öven holding basını yazarlarının, sanal alkışlarına kanarak, gerçekleri yazan onuncu köyün vatansever köşe yazarlarının uyarılarına kapalı kalması karşısında, ülke adına huzur getiren sonuçların doğacağını beklemek ütopyadan öte gidemez…

Yazmaktan, eleştirmekten, uyarmaktan korkan ve telefonlarının dinlendiği konusunda sürekli ürküntü duyarak yaşayan gazeteci ve köşe yazarlarıyla da ülke adına hayırlı oluşumlar ve gelecek beklenmesi abesle iştigal olur…

BURHAN ÖZBEY

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.