Hemşerim…
Bu işler kabadayılıkla…
Ben yaptım oldu, ben söyledim doğrudur gibi “dayılanmalarla” olmaz.
Sen kim olursan ol!..
Sen hangi dağın rüzgarı, hangi gücün sopası olursan ol!..
Bu işler senin şişirme kabadayılığınla olmaz!..
Pek çok konuda cahil cühela olacaksın…
İçinde bulunduğun bu duruma bakmadan, ona buna sözde dersler vermeye
çalışacaksın…
Ahkâm keseceksin!…
Hemşerim, senin dayılığın artık sökmeyecek, bunu bil!..
Bindiğin tramvayın son durağına geldin…
İneceksin artık…
Anladın herhalde sen de bunu!…
Sen kimsin?
Bu ülkenin şansı talihi yaver gitmiş, “güç sopalarıyla” havalara
uçurulmuş, şişirilmiş bir garip ademisin!..
Enin boyun, etin kilonla, Türk kelimesini ağzına almaya cesaret
edemeyecek bir “talimatlı Türkiyelisin!…”
Elin ki ile gerdeğe girersen, elin şeyi kadar bile kıymetin olmaz…
Bu işler zor işler, zor işler hemşerim!…
Öyle bir zaman gelir ki, ormanda verilen vaatlere kanarak sarı öküzü
aslanlara kaptıran sığır sürüleri gibi:
“Biz nerede hata yaptık” diye saç baş yoldurur…
Şişirilmiş kabadayılıkla, yapılacak ve yürütülecek işler değil bu işler…
Şişirilmiş kabadayılığın sonu, patlatılmış balondur!…
Çöpe atılmak üzere…
Artık sen de anladın herhalde bunu kıymetli hemşerim!
BURHAN ÖZBEY