Eğer anlı şanlı köşe yazarıysan…
Eğer sıradan kimsenin farkında olmadığı bir yazar-yazarcık konumunda isen…
Eğer olayları ajite etmenin etkisine ve önemine fazlasıyla inanmışsan…
Eğer iki tavuğu bile güdemeyecek güçte iken, ona buna ders vermeye
kalkan zavallı konumunda hasbelkader bir kalem erbabıysan…
Eğer köşe yazarı olarak 20-30-40 bin lira gibi aylıklara her ay imza
atan mutlu ve uyumlu bir holding yazarıysan
Hiç durma atla vekil maaşlarının ne kadar zamlandığına…
Öyle ya, bir de kaleminde kan damlıyorsa(!), böyle bir konuda iyi prim yaparsın…
Ne dürüst, ne objektif, ne erdem sahibi kişi olarak reklamını yaparsın…
Belki de çok okunma arzun, tutkun hatta paranoyan bir ölçüde de olsa
gerçekleşir…
Zaten istediğin de bu değil mi?
Ajitasyonla, manüplasyonla, spekülasyonla bir yere ulaşmak ya da
tutunabilmek!…
Çizgisini her daim koruyan kimi seviyeli köşe yazarlarının kaleminden
çıkan bu konudaki yazılarda, sağduyu, mantık ve isabeti yadsıyacak ya
da görmezden gelecek durumda değiliz… Onların haklarını yemeyelim…
Aklı başında yazı yazan karakterine güvenilen birkaç köşe yazarının
ortak paydası neydi?
Siz önce zam yasasının TBMM’den geçirilme biçimine bakın…
Siz önce, milletin gözünden kaçırılarak, kimi hassas konulu yasa
tekliflerinin son kısmına ustalıkla yerleştirilip, gecenin geç
saatlerinde, Meclis kameraları yayında değilken yasanın meclisten
geçirilmesi kurnazlığına bakın!
***
Değerli okurlar…
Bu zamana kadar vekil maaşlarına yapılan zamların, hiçbir zaman tek
bir yasa olarak meclisten geçirildiğine tanık olmadık. Bu işler hep
böylesine, gece yarıları, kurnazca ve uyutularak yapılması “kaderimiz”
olan işler mi?
Mecliste yasaya evet oyu verenlere sesleniyoruz…
Yaptığınız akıl almaz aşırı zam tutarını bir kenara bırakıyoruz.
O zaten başlı başına felaketin daniskası…
Biz burada milletin vekilleri olarak düştüğünüz durumun vahametini,
kabul edilemezliğini anlatmaya çalışıyoruz…
İçinizden biri çıksın da; millet yoksulluktan kırılırken…
Asgari ücret 650 liralar düzeyindeyken…
Emekliler sürünürken…
Vekillere yapılan zam yasanının; vicdana, sağduyuya, açıklığa,
şeffaflığa hatta dürüstlüğe uygun olduğunu yüreklice ve inanarak
söylesin, biz milletin önünde onun alnını, elini öpelim…
Zam yasasına evet oyu vermiş hiçbiriniz bunu söyleyemezsiniz.
Çıkıp milletin önünde çıkardığınız yasayı yüreklice savunamazsınız…
Öyle ya, bir daha seçilmek arzusu pardon “tutkusu” var serde…
***
Zam tutarının “fecaatini”, aktif ve emekli vekiller için yukarıda
sözcük olarak belirttik… Böyle bir zammı “sinir oynamasına” uğramadan
kabul etmek, içe sindirmek olanaklı değil.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek diyor ki: “Batı parlamentoların
uygulamalarını esas alarak, göz önünde bulundurarak vekil aylıklarına
zam yapıldı.”
Sayın Çiçek!
Peki öyleyse neden asgari ücretin, işçi ve memur emekli maaşlarının,
diğer dünya devletlerinin, Batı’nın uygulamaları göz önünde tutularak
belirlenmiyor…
İşinize geldiğinde Batı’yı Avrupa’yı örnek gösterirsiniz, işinize
gelmediğinde, “Batı ve Avrupa neymiş, bizim ülke olarak normlarımız
farklıdır onlara uymaz” savunmasına geçersiniz…
Bizler de bu çok haklı ve yerinde tespitleriniz için “bravo çok
haklısınız” diyerek sizi alkışlarız. “Ne kadar isabet buyurdunuz” diye
sizlere derin hayranlık duyarız, öyle mi?
***
Sözü uzatmıyoruz…
Bu vahim olayda ÖNCE İRDELENECEK OLAN; vekile “aşırı” zamlı maaş
istemenin ahlak dışı olması değil; asıl etik dışı davranışın,
Meclis’te yasanın genel kurula sunuluş, oylanış biçim ve zamanı ile
zammın aşırı ve Türkiye koşullarına göre “korkunç” tutarda olması…
Sen emekli maaşı olarak emekli vekil konumuyla 7500 lira aylık
alacaksın, hem de meclisteki milletvekili olarak üstüne üstlük 12.500
lira daha milletvekilliği aylığın banka hesabına yatacak… Yani toplam
maaşın 20 bin (milyar) lira olacak… Oh.. Oh.. Oh!…
Sizler bu paranın “size” helal olduğuna inanabilecek misiniz?
Dindar, namaz niyaz ehli, her yıl Hac farizası için Mekke yollarına düşen…
Ramazanlarda orucunu hiç aksatmayan…
Cuma namazlarında halkın içinde ve göz önünde olmaya büyük özen
gösteren… Yakınlarına katiyen haksız yollarla iş ihale ve makam
ayarlamayan…
Böylesi kötü alışkanlıkları asla olmayan…
Cenazelerde tabut altına girmenin reklam için değil de, insani yönden
müthiş duyarlılık ve fazilet olduğuna inanan ülke yöneticisi ve
mecliste yasa oylamalarında, milletine ve parti disiplinine sadakatle
bağlı olarak parmak kaldıran milletvekillerine sesleniyoruz.
Bu para sizce, size helal mi?
Sizleri TBMM’e girmeniz, yani milletvekili olmanız ve de orada
bulunmanız için zorlayanlar mı oldu? Milletvekili olmaya mecbur
muydunuz?
Halen böyle bir baskı ve zorlama altında mısınız?
Eğer öyleyse yaparsınız bir hayırlı iş,”istifa” edip bu tehditlerden
kurtulursunuz…
Hem sizler mutlu olursunuz hem de bizler…
Milletvekilliği askerlik gibi mecburi hizmet değil ki?
BURHAN ÖZBEY