Ekonominin gelişimi ve zenginliğin artması için çeşitli yollar bulunmakta. Bunlardan biri de lisanslar. Lisans, tescilli markanın, patentin veya endüstriyel tasarımın kullanım hakkını belirli bir süre için almak demek.
Bir nevi kiralama işlemi demek olan lisans ile hazır olan pazara ürünlerin hemen sürülmesi söz konusu olabiliyor. Gelişmiş ülkelerde çok yaygın olarak kullanılan bu sistem maalesef ülkemizde tam olarak bilinmemekte. Marka, patent ve endüstriyel tasarımların geliştirilmesi ve tescil edilmesinin uzun bir zamanı alması nedeniyle, lisansla, ihtiyaç duyulan hakların hemen alınıp uygulanması mümkün.
Lisans sistemi ile firmalar zaman kayıplarını asgariye indirmeyi ve bu zaman içerisinde üretime odaklanmayı tercih etmekte. Lisans veren açısından da gelir modeli olan bu sistem içerisinde karşılıklı kazanım söz konusu. Atıl olarak dosyada duran belgelerin ekonomiye kazandırılması anlamını taşıyan lisans sistemi, aynı zamanda taklitçiğin önlenmesini sağlayacak bir etken.
‘’Patentlerin Korunması Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname”nin 39.maddesi de 3 yıl içerisinde üretimde kullanılmayan patentlerin zorunlu lisans verme esasını getiriyor. Böylece tekel hakkı tanınan bilginin, hiçbir zaman sürekli olarak kullanımdan uzak tutularak atıl bırakılamayacağı hükme bağlanıyor.
Tabii ki bu durumdan patent sahiplerinin de tedirgin olmaması gerekir. Zira üç yıl içerisinde patent belgesi ile koruma sağlanan haklarını kullanmayanlar, bunun için Türk Patent Enstitüsü Başkanlığına lisans verme ile ilgili müracaatı yapabiliyor.
Böylece lisans almak isteyenlerin ekonomiye kazandıracakları katma değer engellenmemiş oluyor. Marka, patent, tasarım hakların korunmasındaki amaç, bilindiği gibi ekonominin dinamik bir yapıda yenileşmesini sağlamak. Sadece tescil ettirip bloke etmenin kimseye yararı olmaz. Bunları lisansla yaygınlaştırıp ekonomiye kazandırmak,Ülkeye yapılacak önemli hizmetlerden biri.
Kemal Yamankaradeniz
Destek Patent A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
