
İSTANBUL (AA) – Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal, "2025'te piyasada denge, istikrar ve düzeni korumak üzere arz güvenliğinde hiçbir eksiklik bırakmadan, oluşacak fiyatlarda bir anomalite sağlamadan, dengeli bir şekilde bunu yönetmeye hazırız. Stoklarımız, imkanlarımız, finansal açıdan hazırlığımız buna son derece müsait." dedi.
Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Bölge Başkanlığı tarafından "Tarımda Kadının Yeri" başlığıyla düzenlenen, dünya tahıl sektörünün önemli buluşmalarından "4. IAOM Eurasia Konferansı ve Sergisi"nin açılışı, Ticaret Bakanı Ömer Bolat'ın katılımıyla yapıldı.
TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal, buradaki konuşmasında, tarımda sürdürülebilir üretimin önemine dikkati çekerek, bunun şartlarından birinin planlı üretimi yönetmek olduğunu, iklim değişikliklerine karşı su yönetimi esaslı bir üretim planlamasının da önemli olduğunu söyledi.
Güldal, tarım sektörünün her ana alt başlığının sözleşmeli üretim için elverişli olduğunu belirterek, "Bunun için yasal mevzuat ve uygulamayla ilgili prosedürler tamamlanmış, üreticilerimize ve bu işin ticaretini yapan taraflara bildirilmiştir. Bundan sonra uygulama görevi başlamıştır. TMO olarak, Bakanlığımızın bu uygulamasında bize düşen görevleri yerine getirmek için her platformda ve saha ziyaretimizde, hem sektörle hem üretici temsilcileriyle bu konuyu güçlü şekilde paylaşıyoruz ve uygulanmasını arzu ediyoruz." ifadesini kullandı.
2025 yılının, dünyanın çeşitli ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de kuraklıkla ilgili iklimsel etkilenmelerden dolayı biraz problemli geçtiğini söyleyen Güldal, "Bu süreçleri zaman zaman sıklıkla yaşamaya başladık. Bazen azlığı, bazen bolluğu yönetmek durumunda kaldık ve bu konuda bize tanımlanan görevler bunu karşılamaya yeterli oldu. 2025'teki kısmi de olsa etkilenen bu olumsuz tabloları da stok yönetimimiz sayesinde öngörerek yönetmek için hazırlığımızı yaptık." dedi.
TMO olarak ilgili Bakanlıkların öngörü ve talimatları doğrultusunda hareket ettiklerini dile getiren Güldal, şunları söyledi:
"2025'te de piyasada denge, istikrar ve düzeni korumak üzere arz güvenliğinde hiçbir eksiklik bırakmadan, oluşacak fiyatlarda da bir anomalite sağlamadan, dengeli bir şekilde bunu yönetmeye hazırız. Stoklarımız, imkanlarımız, finansal açıdan hazırlığımız buna son derece müsait. Ürün satışlarına ne zaman başlanacak, fiyatları ne olacak diye endişeli veya birtakım öngörülere veya kulaktan duyarak gerçekleşen ifadelere çok itibar edilmemesi lazım. Zamanı geldiğinde, ihtiyaç belirdiğinde bu değerlendirmeler yapılacak ve hazırlıkları yapıldıktan sonra da Bakanlığımız tarafından veya bizler tarafından sektörümüze duyurulacaktır. Tüketim dönemine giriyoruz. Hasat dönemi bitti. Bundan sonra yeni hasat dönemine kadar en sağlıklı şekilde piyasa istikrarını korumaya devam edeceğiz."
– "Ekmek ve unlu gıdalar, kültürlerin merkezinde"
IAOM Genel Başkanı Scott Martin de Birliğin amacının bilgi ve deneyim paylaşımı için insanları bir araya getirmek, yeni nesli eğitmek ve dünyayı besleyen profesyonel topluluğu güçlendirmek olduğunu belirterek, IAOM'un 100'den fazla üyesi bulunduğunu ifade etti.
IAOM gibi birliklerin ve sektördeki diğer unsurların dünyada oynadığı rolün büyük olduğunu vurgulayan Martin, şöyle dedi:
"Teknoloji hızla ilerliyor. Gıda güvenliği standartları giderek daha katı hale geliyor. Sürdürülebilirlik beklentileri her yıl artıyor. İş gücüyle ilgili zorluklar hepimizi sınıyor. Hiçbir şirket ve profesyonel bu sınamaların altından tek başına kalkamaz. Ancak bir araya geldiğimizde, bilgimizi, enerjimizi, yaratıcılığımızı paylaştığımızda, kendimizden büyük çözümler üretebiliriz. Hep birlikte, sektörümüzün geleceğini şekillendiriyoruz. Yaptığımız iş sadece ticaretten ibaret değil. Her gün milyonlarca insanın hayatına dokunuyoruz. Ekmek ve unlu gıdalar, dünya çapında kültürlerin merkezinde. Yani, verimliliği artırdığımızda, kaliteyi yükselttiğimizde, güvenliği geliştirdiğimizde sadece şirketlerimizi geliştirmiyoruz. Gıda güvenliğini güçlendiriyor, aileleri besliyor ve toplumları destekliyoruz. İşimizin değeri burada."
– "Lisanslı depoculuk sistemi tarım sektörünün ana omurgası"
IAOM Avrasya Başkanı Eren Günhan Ulusoy da Avrasya bölgesinin dünya nüfusunun yüzde 25'ini oluşturmasına rağmen buğday üretiminin yüzde 55'inin ve buğday ihracatının yüzde 59'unun bu bölgeden gerçekleştiğine dikkati çekerek, Türkiye'nin bu hikayede lider rol üstlendiğini dile getirdi.
Rusya ile Ukrayna arasında barışın tesisi yolundaki diplomatik çabaların yeniden canlandığını belirten Ulusoy, Ukrayna'nın tekrar dünya piyasalarına tam entegrasyonunun küresel gıda fiyat istikrarına büyük katkı sağlayacağını ifade etti.
Ulusoy, iki ülke arasında barış umutları yeşerirken, küresel tahıl piyasalarında da önemli değişimler yaşandığına işaret ederek, "2022'de savaşın etkisiyle rekor seviyelere çıkan buğday ve mısır fiyatları 2023 ve 2024'te belirgin biçimde geriledi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün tahıl fiyat endeksi Mayıs 2022'de 173 ile zirve yapmıştı. Temmuz 2025'te ise 106'ya gerileyerek Ekim 2020'den bu yana en düşük seviyesine indi. Bu gelişme sevindirici, çünkü yüksek gıda enflasyonu uzun süredir birçok ülkenin en büyük sorunu." dedi.
Fiyatların normalleşmesiyle tüketici tarafında rahatlama görüldüğünü belirten Ulusoy, fiyatların düşmesinin çiftçi gelirinin de düşmesi anlamına geldiğine dikkati çekti.
Tarımın sürdürülebilirliği için devletlerin müdahale etmesinin önemli bir gereklilik olduğunun altını çizen Ulusoy, "Ülkemizde TMO'nun bu sezon için uyguladığı 13 bin 500 lira tohum müdahale alım fiyatı, üretimi sürdürülebilir kılmak için çiftçimizi destekleyici bir seviye olarak öne çıktı. Türkiye'nin tarım misyonu da bu anlayışı tamamlıyor. Planlı üretim, arz talep dengesine göre verilen destekler ve sözleşmeli tarımın yaygınlaştırılması… Bu bütüncül yaklaşım tarımda sürdürülebilirliği güçlendiriyor ve ülkemizin geleceğine değer katıyor." diye konuştu.
Türkiye'de gıda güvenliğinin en büyük garantisinin Ticaret Bakanlığınca yönetilen lisanslı depoculuk sistemi olduğunu söyleyen Ulusoy, "2006'da lisanslı depoculuk kanunu çıkmasına rağmen başta yatırımcılardan ilgi görmedi ancak 2014'ten sonra gelen değişikliklerle lisanslı depoculuk sisteminin hızla büyüdüğünü gördük. Bugün 13,8 milyon tona ulaşan depolama kapasitesi ve Türkiye Ürün ve İhtisas Borsasının kümülatif 316 milyar lira işlem hacmiyle bu sistem tarım sektörünün ana omurgasını oluşturmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
İleride genç kadınların bu sektörde önemli yerlere geleceğine inandığını ifade eden Ulusoy, gençleri ve kadın liderleri desteklemenin sadece bir eşitlik meselesi değil, sektörün gelişimi için stratejik bir adım olduğunu vurguladı.