YÖK Başkanı Özvar, üniversitelerin birbirlerinin benzeri olma yönündeki eğilimini eleştirdi: - Haber 1Haber 1

YÖK Başkanı Özvar, üniversitelerin birbirlerinin benzeri olma yönündeki eğilimini eleştirdi:

– “Bugün yükseköğretim sistemimizde üniversitelerimizin mevcut durumları değerlendirildiğinde, tümünün birbirinin benzeri olma yönünde bir eğilim sergilediği görülüyor. ‘Falanca üniversitede bu fakülte var, bizim üniversitede de bu fakülte olsun’, ‘Falanca üniversitede şu enstitü var, bizde de aynısı olsun’ tarzı beklentiler aslında üniversiteyi farklılaştırmıyor, üniversiteyi birbirine benzetiyor”

YÖK Başkanı Özvar, üniversitelerin birbirlerinin benzeri olma yönündeki eğilimini eleştirdi:

04 Ocak 2022 - 14:35

ABONE OL

ERZURUM (AA) – Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, yükseköğretim sistemindeki üniversitelerin mevcut durumları değerlendirildiğinde, tümünün birbirinin benzeri olma yönünde bir eğilim sergilediğini belirtti.

Prof. Dr. Özvar, Erzurum'daki Atatürk Üniversitesi Mavi Salon'da düzenlenen Doğu Anadolu Projesi Bölgesi Üniversiteler Birliği (ÜNİDAP) 5. Dönem Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, üniversitelerin, bütün fonksiyonları ve paydaşlarıyla içinde bulunduğu bölgenin yaşam kalitesinin iyileştirilmesine ve artırılmasına hizmet eden kurum olduğunu söyledi.

Üniversitelerin "Girişimci Üniversite Modeli", "Bölgesel İnovasyon Sistemleri" ve "Odaklanmış Üniversite Yaklaşımı"na ilişkin değerlendirmede bulunan Özvar, şöyle konuştu:

"Aslına bakarsanız üniversitelerimizden, yönetimlerinden bir inovasyon, bir yenilik beklenmektedir. Yani bölge insanın kültür yapısı, eğitim düzeyi, ananeleri, aile yapıları, mensubiyetleri üzerinden çalışmak suretiyle üniversitelerimizin bölge insanının kalkınmasına yönelik çok farklı modeller geliştirmesi gerektiğine inanıyorum. Bu çok güçlü gözlem kapasitesiyle ancak altından kalkabilecek hususlardır. Üniversitelerimiz ve yönetimlerimiz bütün öğretim elemanlarını seferber etmek suretiyle faaliyette bulunduğu şehre yönelik fevkalade ciddi ve sistematik gözlemler yapmak zorundadır. Gündelik hayatın içine girmek suretiyle esnafından ilkokul öğrencisine, hekimlerinden annelere, pek çok kesimi, çok yakından bizzat gözlem yapmak ve bu gözlemleri sistematik hale getirmek, bunların notlarını almak suretiyle üzerinde çalışarak yapabileceği bir iştir."

Özvar, fakülte binalarının içinde asla gözlem olmayacağını belirterek, "Bu içinde bulunduğumuz şehrin insanını yapısını, işletme biçimlerini, şirketlerini, sivil toplum örgütlerini, hatta siyasi yapılarını çok yakından takip etmek ve bilmek suretiyle olabilir. Başka türlü inovasyonun, başka türlü bu alanda, farklı modellerin geliştirilebilmesi neredeyse imkansız, hatta tesadüflere bağlı olduğu bile söylenebilir." diye konuştu.

– "Öğrencilerimiz, bölgenin ya da şehrin turisti olmamak zorundadır"

Rektörlerden, içinde bulundukları bölgeye yönelik çok sistematik gözlemler yapmalarını ve bunlarla alakalı envanter çıkartmalarını isteyen Özvar, işletmelerin ve yerel toplulukların ihtiyaçlarına göre belirlenen öğrenci projeleri aracılığıyla bölgedeki öğrencilerin üretkenliklerini artırmanın önemli olduğunu vurguladı.

Öğrencilerin okudukları şehrin bir parçası haline getirilmesi gerektiğini aktaran Özvar, şöyle devam etti:

"Burada okuyan öğrencilerimiz, bölgenin ya da şehrin turisti olmamak zorundadır. Bu bölgenin bir parçası haline getirilmek zorundadır. Bu bölgenin üretken bir parçası olmak durumundadır. Bu da ancak öğrenci projeleriyle gerçekleştirilebilecek. bir misyondur. Son dönemde ülkemizde bölgesel gelişmeyi ve bu gelişmenin paydaşları arasındaki sinerjiyi geliştirecek yeni enstrümanlar ortaya çıkmıştır. Her ile bir üniversite kurulması, Teknokentlerin yaygınlaşması, teknoloji transfer ofisleri ve kalkınma ajanslarının kurulması, Ar-Ge fon kaynaklarının çeşitlenerek artması, bu gelişmelerin göze çarpan uygulamalardan sadece bir kısmıdır. Bu enstrümanlar ve arayüzler sayesinde üniversitelerimiz, bulundukları bölgenin ihtiyaçları ve sahip oldukları potansiyeli uyumlandırma yolunda önemli başarılara imza atmışlardır."

Özvar, YÖK olarak son dönemde, özel önem verdikleri konulardan birisinin de "üniversitelerde misyon farklılaşması" olduğunu hatırlatarak, temel çıktılarda birbirine benzeyen üniversitelerin, eğitim-öğretim ve araştırmada beklenen evrensel niteliklerden taviz vermeden, bulundukları coğrafyanın muhitin ihtiyaçları ve nihayet sahip oldukları potansiyel ve kapasiteye göre stratejilerini gözden geçirerek farklılaşabilmesi gerektiğini dile getirdi.

YÖK olarak, yükseköğretimin eğitim-öğretim, araştırma ve topluma hizmeti kapsayan bütün süreçlerinde "kalite, çeşitlilik, farklılık ve bölgesel gelişme odaklı" bir planlama anlayışını ve yaklaşımını önemsediklerini vurgulayan Özvar, "Yapısal değişim niteliğindeki en önemli girişimlerimizden birisi olan üniversitelerimizin bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşmasına yönelik çalışmalarımızı da bu kapsamda değerlendiriyor ve bu alandaki faaliyetlerimizi üniversitelerimiz ve tüm paydaşlarımızla birlikte bundan sonra da güçlendirerek devam ettirmeyi planlıyoruz." ifadelerini kullandı.

– "Üniversitelerin, birbirinin benzeri olma yönünde eğilimi var"

Üniversitelerin gelişimindeki sorunlara yönelik de değerlendirmede bulunan Özvar, şunları kaydetti:

"Bugün yükseköğretim sistemimizde üniversitelerimizin mevcut durumları değerlendirildiğinde, tümünün birbirinin benzeri olma yönünde bir eğilim sergilediği görülüyor. 'Falanca üniversitede bu fakülte var, bizim üniversitede de bu fakülte olsun', 'Falanca üniversitede şu enstitü var, bizde de aynısı olsun' tarzı beklentiler aslında üniversiteyi farklılaştırmıyor, üniversiteyi birbirine benzetiyor. Bu noktada rekabet ve etkinliğin sağlanabilmesi için her üniversitemiz kendisini diğer üniversiteden tefrik edecek hususiyetlerin üzerinde çalışması ve bu konu üzerine odaklanmasının fevkalade önemsiyor ve destekliyoruz."

Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı ve Doğu Anadolu Projesi (DAP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Osman Demirdöğen'in konuşmasının ardından toplantı, basına kapalı devam etti.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.