
İSTANBUL (AA) – Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Kemal Bozay, "Türkiye, Avrupa'nın güvenliği ve ekonomik direnci için sadece bir ortak değil, aynı zamanda vazgeçilmez bir aktördür." dedi.
Bozay, İstanbul'da düzenlenen "Jeopolitik Çalkantı Döneminde Türkiye-Polonya-AB İlişkileri: Bağlantısallık, Tedarik Zincirlerinin Güvenliği ve Dayanıklı Ekonomiler" konulu konferansta konuştu.
Belirsizlik dönemlerinin stratejik netliği zorunlu kıldığını ancak küresel belirsizlik ortamının uluslararası aktörleri daha az temkinli davranmaya ittiğini ve bu durumun bir strateji olarak kullanıldığına işaret eden Bozay, "Tenis oynarken rakibin nereye servis atacağını bilemezsiniz ve bu belirsizlik beyninizin kaslara emir vermesine, kalbinizin daha hızlı atmasına neden olur." diye konuştu.
Bozay, Türkiye'nin Avrupa kıtasının "en güçlü kaslarından biri" olduğunu vurgulayarak, "Bu kasın kalp ve akciğer gibi işlemesi için Avrupa'nın güvenliği ve refahı için işbirliğini güçlendirmeliyiz. Türkiye, tedarik ve değer zincirlerinin güvenliğinde Kovid-19 pandemisi ve Ukrayna savaşı gibi kriz dönemlerinde güvenli bir rota olduğunu kanıtlamıştır." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Avrupa'nın güvenliği, savunması ve ekonomik direnci açısından kilit bir rol oynadığını kaydeden Bozay, "Türkiye, Avrupa'nın güvenliği ve ekonomik direnci için sadece bir ortak değil, aynı zamanda vazgeçilmez bir aktördür." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin Avrupa üretim hatlarına sağladığı katkıya dikkati çeken Bozay, sadece Kopenhag kriterlerine odaklanmakla kalınmaması gerektiğini belirtti.
Bozay, gelecek on yılları başarıyla yönlendirmek için kısır döngülerden çıkılması ve stratejik netliğin yeniden tesis edilmesi gerektiğini vurguladı.
Polonya'nın AB Dönem Başkanlığı süresince Türkiye ile üç temel alana odaklandıklarını dile getiren Bozay, bu alanları güvenlik, savunma, bağlantısallık ve ekonomik direnç olarak sıraladı.
Bozay, "Üç Deniz Girişimi" kapsamında Türkiye'nin de sürece dahil edilmesinden memnuniyet duyduklarını bildirerek, "Türkiye ile Polonya arasındaki sinerji, daha güvenli ve müreffeh bir Avrupa için belirleyici adımlar atma potansiyeline sahiptir." dedi.
AB'nin "Avrupa'yı yeniden silahlandırma planı", "SAFE girişimi" ve yayımlanan Beyaz Kitap'a da değinen Bozay, Türkiye'nin bu tür AB liderliğindeki savunma ve güvenlik girişimlerine dahil edilmesinin sadece AB'nin değil, tüm Avrupa'nın güvenliği açısından elzem olduğunu söyledi.
– AB Delegasyonu Başkanı Ossowski'den Türkiye'ye stratejik ortaklık vurgusu
Konferansta konuşan AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski de Türkiye'nin Avrupa güvenliği açısından vazgeçilmez bir aktör olduğunu belirterek, "Avrupa'nın güvenliğini Türkiye gibi ikinci büyük NATO ordusuna sahip bir ülke olmadan düşünmek mümkün değil." dedi.
Ossowski, Türkiye’nin AB için sadece bir aday ülke değil, aynı zamanda dengeli ticaret ilişkileri ve yatırım ortamı ile stratejik bir ortak olduğunu vurgulayarak, Gümrük Birliğinin güncellenmesinin hem Türk hem de Avrupalı şirketlerin çıkarına olduğunu savundu.
Vize serbestisi konusunda da açıklamalarda bulunan Ossowski, "Türkiye, AB aday ülkeleri arasında hala vizesiz seyahat hakkı tanınmamış tek ülke. Altı kriterin tamamlanmasıyla birlikte bu konuda ilerleme sağlanabilir." ifadelerini kullandı.
Ossowski, Türkiye'nin dış politika çabalarını da takdirle karşıladıklarına işaret ederek, Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne verilen destek ve Gazze'deki insani yardım faaliyetlerinin altını çizdi.
– Güvenlik, Polonya'nın önceliklerinin merkezinde
Polonya'nın Ankara Büyükelçisi Maciej Lang ise güvenliğin Polonya'nın AB Dönem Başkanlığı önceliklerinin merkezinde yer aldığını vurgulayarak, "Polonya, tarihi boyunca bağımsızlık ve egemenlik için verdiği mücadele sayesinde güvenliğin değerini çok iyi bilir." dedi.
Lang, Türkiye ile Polonya'nın sadece bölgeleri değil, aynı zamanda stratejileri, değerleri ve piyasaları birbirine bağladığını belirterek, "Türkiye, sadece AB'nin stratejik ortağı değil, aynı zamanda tam üyelik hedefi olan bir aday ülkedir. Polonya, bu süreci güçlü şekilde desteklemeye devam ediyor." ifadelerini kullandı.
Tedarik zincirlerinin artık sadece lojistik bir mesele değil, aynı zamanda ulusal güvenlik unsuru haline geldiğini söyleyen Lang, "Bağlantısallık artık sadece fiber optik ya da tren hatlarından ibaret değil. Bu artık insanlar, siyaset ve potansiyelle ilgili." şeklinde konuştu.
"Güçlü bağlar krizlere karşı direncin anahtarıdır." diyen Lang, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin bu anlayışla güçlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
– Türkiye ve AB yakın ilişki kurmasını gerektiriyor
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu da riskli ve belirsiz seyreden jeopolitik gelişmelerin, Türkiye ve AB'nin yakın ilişki kurmasını gerektirdiğini söyledi.
Türkiye ile AB ilişkilerinin, Kıbrıs meselesine bağlı olmadan ilerlemesi gerektiğini vurgulayan Zeytinoğlu, ilişkilerin daha enerjik seyretmesi için daha karlı adımlar atılması çağrısında bulundu.
Zeytinoğlu, Türkiye'nin Avrupa için tedarik zinciri açısından da önemli bir rol üstlendiğine dikkati çekti.