DOHA (AA) – Bu yıl ilki düzenlenen Doha Film Festivali (DFF), "Sinemayı Yeniden Çerçevelemek: Kadın Bakış Açısında Çeşitlilik" başlıklı panele ev sahipliği yaptı.
Panel katılımcıları arasında Filistinli yönetmen Annemarie Jacir, Libya asıllı yönetmen Jihan K, Filistin asıllı İngiliz yönetmen Farah Nabulsi ve Sudanlı yönetmen Rawia Alhag yer aldı.
Doha'daki bir otelde düzenlenen panelde, kadınların sinemada karşılaştığı zorluklar ve fırsatlar ele alınarak, Doha Film Enstitüsünün güçlü ve çeşitli hikayeleri senaryodan ekrana başarıyla taşıma konusundaki kararlılığı anlatıldı.
– "Doha Film Enstitüsü, kadınların sinemaya katılımını sağlıyor"
"The Present" kısa filmi ile 2020'de Oscar'a aday gösterilen Farah Nabulsi, kadın bakış açısının sinemada çerçeveyi genişlettiğini belirterek, "Kadınların bakış açıları çeşitlilik gösteriyor. Bu sinemanın geleceği için de hayati önem taşıyor. Doha Film Enstitüsü, kadınların sinemaya katılımını sağlıyor. Bu panel de bunun bir kanıtı. Bizler sadece sanatçılar ve kadınlar olarak burada değiliz, bizi destekleyen bu girişimlerin bir sonucuyuz." dedi.
"Palestine 36" filminin yönetmeni Annemarie Jacir da kadın sinemacıların Arap sinemasındaki yerini değerlendirerek, "Arap sinema sahnesinin küresel olarak, diğer bölgelere göre çok daha eşit ve adil olduğunu gördüm. Arap dünyasından artık Arap sinemasına finansal destek var. 2008 yapımı filmim 'Bu Denizin Tuzu' için 6 yılımı finansman bulmakla geçirdim." ifadelerini kullandı.
– "Bu filmle bir sorumluluğumuz olduğunu hissettim"
Savaştan zarar görmüş Sudan'da beş kişiyi konu alan "Khartoum" belgeselinin yönetmeni Rawia AlHag, film sürecinde karşılaştığı belirli zorlukları aktararak, "Toplumsal kısıtlamalar nedeniyle deneyimim hiç de kolay değildi ancak bu filmle bir sorumluluğumuz olduğunu hissettim. Sadece Sudanlı kadınların, erkeklerin veya çocukların sesi olmak değil, film tüm Sudan halkının sesi de oldu." diye konuştu.
"Babam ve Kaddafi" belgeselinde babasının ortadan kaybolmasının ardından kendi ailesinin yolculuğunu inceleyen Jihan K, "Çok bilinçli feminen bir gücüm vardı. Filmi yapmaya devam ettikçe kendimi daha güçlü hissettim. Ancak bu film seçimimin kadın olmakla hiçbir ilgisi yoktu. Babamı onurlandırmak, hikayesini anlatmak istedim. Bunu yapmak için araç olarak da sinemayı seçtim." dedi.
Dünyanın dört bir yanından film tutkunlarını, yönetmenleri ve sinema sektörünün önde gelen isimlerini bir araya getiren festivalde, 62 ülkeden 97 film gösterildi.
Katara Kültür Köyü, Doha Şehir Merkezi Msheireb ve İslam Sanatları Müzesi gibi Doha'nın simge mekanlarında film yapımcıları, hikaye anlatıcıları ve izleyiciler, festival kapsamında bir araya geldi.
Festival, bu yıl Steven Soderbergh, Ramy Youssef, Michaela Coel, Mo Amer, Jamal Soliman, Golshifteh Farahani, Elia Suleiman, Engin Altan Düzyatan, Jassim Al Nabhan, Dorra Zarrouk, Saleh Bakri, Hiam Abbas, Mehdi Hasan, Rahma Zeina, Jim Sheridan, Yasiin bey, Saint Levant, Annemarie Jacir ve Misan Harriman arasında bulunduğu birçok konuğu ağırladı.
Doha Film Enstitüsünün bölgesel yetenekleri ve sinemada özgün hikayeleri destekleme misyonuyla hayata geçirdiği festival, yarın sona erecek.

