ANKARA (AA) – Ankara Üniversitesi (AÜ) Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde (DTCF) "İngiltere ve Ermeni Propaganda Faaliyetleri" başlıklı konferans düzenlendi.
Muzaffer Göker Salonu'nda gerçekleştirilen konferansın açılışında konuşan DTCF Kafkas Dilleri ve Kültürleri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Birsen Karaca, etkinliğin, kronik soruna dönüşen Ermeni iddialarını analiz etmek ve sağlıklı değerlendirmeler için bütüncül tablo oluşturmak amacıyla düzenlendiğini söyledi.
Prof. Dr. Karaca, "Ermeni iddialarının doğal bir sonucu olarak oluşan sorunlar yumağını çözüme kavuşturmak amacıyla yürütülen çalışmalar, son yıllarda daha sık gündem konusu olmakla birlikte sona doğru yaklaşıldığı izlenimi de ağırlık kazanmaya başladı. Bu çerçevede, Türk-Ermeni ilişkilerinin sağlıklı ve uzun ömürlü bir zeminde inşa edilebilmesi için gerilime neden olan sorunların çoklu bakış açısıyla değerlendirilmesi kaçınılmazdır." diye konuştu.
Prof. Dr. Karaca, Türk kamuoyunda olumlu sürece girildiği yönünde oluşan algıya karşılık, Ermenistan'dan, sosyal medya aracılığıyla servis edilen görüntülerin, Ermeni halkını yönlendirenlerin hala tarihi gerçekleri manipüle ederek karartma çabası içinde olduklarını gösterdiğini ifade etti.
Türkiye'ye karşı kara propaganda yapıldığını aktaran Prof. Dr. Karaca, şöyle devam etti:
"Özellikle Avrupa ve Amerika kıtasında olmak üzere Ermeni propaganda faaliyetlerinin yürütüldüğü çok farklı coğrafyalardaki etkinliklerin tarihçesini incelemek, bu coğrafyalarda Ermeni diasporasının oluşumunu ve tesis ettiği ilişkileri analiz etmek de bir zorunluluktur."
– "Gerçeklerin savunucusu olmak en temel görevimizdir"
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Işıl Bayar Bravo, İngiltere'nin, tarih boyunca küresel diplomasi ve entelektüel üretimin merkezlerinden olduğunu belirterek bu durumun, yalnızca bilim ve sanat için değil, tarihsel anlatıların tek taraflı yorumlanmasında kullanıldığını söyledi.
Gerçekleştirilen faaliyetlerin, Türkiye aleyhine adım atılmasına neden olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bravo, "Bu durum, tarih biliminin nesnel ilkeleriyle açıkça çelişmekte, geçmişi siyasi araç haline getirmenin vahim sonuçlarını gözler önüne sermektedir." dedi.
Prof. Dr. Bravo, "Bu bağlamda bizlere düşen görev, belgelerle, arşivlerle, akademik sorumlulukla ve en önemlisi tarihi adalet duygusuyla hareket etmektir. Gerçeklerin yılmaz savunucusu olmak, özellikle de bilim insanları olarak bizim en temel görevimizdir." ifadelerini kullandı.
– "Netanyahu'ya açılan davalarda kararları eleştiriyorlar"
Ufuk Üniversitesi Öğretim Görevlisi Uluç Gürkan da Ermeni soykırımının siyasi bir söylem olduğunu, tarihi ve hukuki bir gerçekliği olmadığını belirterek "Ermeni tarafı sanal bir tarih yazmıştır ve bu yazılan sanal tarih, tek yanlıdır. Sadece o dönemde Ermenilerin yaşadığı acıları ele almaktadır, biraz da abartmaktadır." dedi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, Ermeni soykırımı iddialarını her fırsatta dilinden düşürmediğinin altını çizen Gürkan, şunları kaydetti:
"Ama Rusya, Ukrayna'yı işgal ettiğinde kendisine gazeteciler soruyorlar. 'Putin Rusya'da soykırım yapıyor mu?' Cevap, 'Soykırım sözü politikacılar tarafından değil, hukukçular tarafından nitelenmelidir. Soykırım kavramı dikkatli kullanılmalıdır.' Türkiye dikkatsiz değil, neden? Bunu ben soruyorum. Arkadaşlarım soruyor ama hiç umursamıyorlar. Bizim lafımız dinlenmiyor ama devletin en tepe noktasından sorulduğunda vurdumduymaz kalamazlar."
Gürkan, aynı durumun, eski ABD Başkanı Joe Biden'ın Rusya-Ukrayna savaşını kendince "soykırım" olarak gördüğünü fakat kararı hukukçuların vereceğini söylediğinde de yaşandığını aktardı.
Gürkan, şöyle devam etti:
"Türkiye'yi her fırsatta soykırımla suçlayan bu ülkeler, liderler, çok ciddi biçimde, Gazze nedeniyle Netanyahu'ya karşı açılmış olan dava konusunda utanmadan Uluslararası Adalet Divanı'nın kararlarını eleştiriyorlar. Onların bu ikiyüzlüklerini biz artık devletin en tepe noktasından yüzlerine çarpma konusunda böyle ihmalkar davranmaktan vazgeçmeliyiz.
Türkiye'yi tarihi ve hukuki gerçeklerle hiçbir bağlantısı olmadığı halde Biden'ın, Macron'un örneklerinde ortaya koyduğum gibi yaptıkları açıklamalar, parlamentoda alınan kararlar, ön yargılara dayanıyor. Bir anlamda çifte standart içeriyor ve ön yargılarla devamlı besleniyor. O ön yargıların temelinde de din var."
– "Ön yargıların temelinde din var"
Siyasi gelişmelerin, dini konularla bağdaştırıldığını belirten Gürkan, şunları kaydetti:
"Türkiye'yi tarihi ve hukuki gerçeklerle hiçbir bağlantısı olmadığı halde Biden'ın, Macron'un örneklerinde ortaya koyduğum gibi yaptıkları açıklamalar, parlamentoda alınan kararlar, ön yargılara dayanıyor. Bir anlamda çifte standart içeriyor ve ön yargılarla devamlı besleniyor. O ön yargıların temelinde de din var."
DTCF Öğretim Görevlisi Dr. Hande Dolunay da İngiliz ve Ermeni ilişkilerinin ne zaman başladığı, İngiltere'de Ermeni topluluğunun nasıl oluştuğu ve İngiliz güdümünde kurulan Ermeni Dernekleri ile bu derneklerin 1915 Ermeni olaylarına yaklaşımlarını ve faaliyetleri hakkında konuştu.
