Eski bakanlardan Nabi Avcı, AK Parti’nin “Kütüphane Sohbetleri” programına konuk oldu

ANKARA (AA) – Eski Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, AK Parti Kültür ve Sanat Politikaları Başkanlığınca düzenlenen "Kütüphane Sohbetleri" programına katıldı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman, AK Parti Kongre Merkezi'ndeki kütüphanede düzenlenen programda, Kültür ve Turizm Bakanlığının "yaşayan insan hazinesi" tasviri olduğunu söyledi.

Yayman, "Nabi Avcı Bey hem duruşuyla hem sözleriyle çok kıymetli, anlatmaya bile gerek yok. Biz de bugün kütüphane sohbetlerimizde Bakanımız, mütefekkir, düşünce adamı ve ülkeye, milletimize dair sözü olan bir büyük insanı, değerimizi misafir etmek istedik." diye konuştu.

Programda siyasetteki anılarına değinen Nabi Avcı da "siyasetten çıkış" üzerine bir konuşma yapacağını belirterek, "Benim siyasetten çıkış reçetem mücerreptir. Yani tecrübe edilmiştir. Sonuçları konusunda artılarıyla, eksileriyle bir takım şeyler söyleyebilecek durumdayım." dedi.

– Adının Eskişehir'de bulvara verilmesini anlattı

Programa katılan AK Parti Eskişehir Milletvekili İdris Nebi Hatipoğlu, Nabi Avcı'nın siyasette iz bırakan bir isim olduğunu, CHP'li Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin onun ismini bir caddeye verdiğini hatırlatarak, kendisine siyasette iz bırakmanın formülünü sordu.

Eskişehir'de Osmangazi Üniversitesi'nden geçen bir bulvara adının verildiğini ancak o jestin bir siyaset tarafı olduğunu anlatan Avcı, şunları kaydetti:

"Belediye Meclisindeki CHP'li arkadaşlar, bir başka caddeye, bulvara Yılmaz Bey'in adını vermek istemişler. Benim haberim yoktu bu işten. Buna mukabil Meclis'teki AK Parti'li arkadaşlar da 'Tamam oy birliğiyle yapalım ama sadece Yılmaz Hoca'nın değil, Nabi Hoca'nın adını da bir yere verelim' demişler. İkisi birlikte oy birliğiyle yapılmış. Siyasette pazarlık olur mu? Olur, işte böyle de olur. Bu pazarlıktan şöyle veya böyle onurlandırılan insanlar da 'Ya niye böyle pazarlık yaptınız?' demezler. Ne Yılmaz Bey ne de ben böyle bir şey demedik, teşekkür ettik. Sağ olsunlar."

Geçmişte Milli Eğitim Bakanı olarak da görev yapan Avcı, okulun eskiden ahlakın da bilginin de edinileceği en birinci mecra olduğuna işaret etti.

Günümüzde bu durumun değiştiğine, çocukların biçimlendirilme sürecinin sadece okulda yapılmadığına dikkati çeken Avcı, bu sürecin aileden başladığını, sokakta, televizyonda, sosyal medyada devam ettiğini vurguladı.

AK Parti İstanbul Milletvekili Yücel Arzen Hacıoğulları'nın sorusu üzerine Türkiye'de müzisyenler ve mimarların işinin çok zor olduğunu dile getiren Avcı, "Çünkü o kadar kötü örneklerle her yerden saldırıya uğruyorlar ki… Yani biz herhangi bir şeyi olmayan insanlar olarak bir takım kakofonileri atlatıyoruz ama sizi çok yaraladığını tahmin edebiliyorum. Siz yara bere içinde dolaşıyorsunuz. Mimarlar da öyle. Şu CHP Genel Merkezi'nin önünden geçen bir mimarın akıl sağlığını muhafaza etmesi ne kadar zor bir iş." değerlendirmesinde bulundu.

Nabi Avcı, konuşmasında Milli Eğitim Bakanıyken Burgazada'da yaşadığı bir anısına da değindi.

Kurban Bayramı sabahı bir vatandaşın karşısına çıktığını ve kendisine "Bizim şurada cemevimiz var, orada lokma var gelir misin?" diye sorduğunu dile getiren Avcı, bunun üzerine cemevine gittiklerini ve davet üzerine cem ayinine katıldıklarını anlattı.

Cemevinin bahçesinde bir vatandaşın "Çocuk var mı?" diye sorması üzerine "Beş çocuğumuz var. En büyüğünün adı Ali. Onun küçüğünün adı Cem. Onun küçüğünün adı Can. Onun küçüğünün adı Elif. Onun küçüğünün adı da Fatıma. Var mı bir diyeceğin?" yanıtını verdiğini aktaran Avcı, "'Hocam sen bizden Aleviymişsin' dediler." ifadesini kullandı.