İSTANBUL (AA) – Söz yazarı ve besteci Murat Evgin, "5. Haliç Goldenhorn Uluslararası Film Festivali"ne konuk oldu.
İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi işbirliğiyle Fotofilm Kültür Sanat tarafından düzenlenen festival kapsamında fakülte binasında "Film ve Dizi Müzikleri Atölyesi" gerçekleştirildi.
İletişim Fakültesi öğrencileriyle bir araya gelen Evgin, müziğin dramatik yapıdaki rolünü, sahne-müzik ilişkisini ve deneyimlerini aktararak, genç sinemacılara uygulamalı bir perspektif sundu.
– "Film müziği popüler müzikle kucaklaştı"
Evgin, profesyonel müziğe 26 yıl, dizi müziği yapmaya ise 21 sene önce başladığını söyledi.
Üniversite okuduğu 1990'lı yıllarda öğrencilerin film ve müzik alanında teknik imkanlara erişiminin kısıtlı olduğunu aktaran Evgin, "O yıllarda İstanbul'da belki 4-5 tane büyük müzik stüdyosu vardı. Ama şimdi hepimiz evimizde bir bilgisayar, bir mikrofon, bir ses kartıyla müzik yapabiliyoruz ve bu yaptığımız müzikler dizilerde, hatta sadece Türkiye değil, yurt dışındaki dizilerde dahi yayınlanabiliyor." dedi.
Evgin, birçok değişikliğe rağmen film müziğinin işlevlerinin hala aynı olduğunu belirterek, "Belki 100 yıldır bu durum değişmedi. Biraz da klasik müzikten ve operadan gelen bazı alışkanlıklar var. Hollywood filmlerinde başlangıçta Almanya, Avusturya gibi Avrupa ülkelerinden Amerika'ya giden klasik müzik bestecilerinin işleri hep yer alıyordu. Şimdi biraz daha film müziği, popüler müzikle kucaklaştı. Hans Zimmer gibi eskiden bir pop veya rock grubunda olan kişiler de film müziği yapabiliyor. Hatta çoğunluğunu artık onlar yapıyor." diye konuştu.
Film müziğinin işlevlerine değinen Evgin, şunları kaydetti:
"Mesela bir dağ resmi düşünün. Hangi coğrafya olduğunu anlayamadığımız bir dağ resmi. O resmin altına Karadeniz müziği koyarsanız biz seyirci olarak birden o hikayenin Karadeniz'e geçtiğini düşünüyoruz. Yani müzik, size bir şeyler düşündürtüyor. Country şarkısı koyarsanız seyirci, 'bu film Amerika'da geçiyor' der. Onun için müziğin bir coğrafya ve dönem belirleme yeteneği var. Yine bir bina görüntüsü ya da bir ağaç düşünün. Eğer 1930'larda kaydedilmiş taş plaktan çalan bir müzik koyarsanız, biz otomatik olarak onu bir dönem filmi gibi algılayabiliriz. Modern bir müzik koyarsanız, 'bu hikaye günümüzde geçiyor' diyebiliriz. Yani müzik konduğu sahnede, mekan, coğrafya ve dönemin altını çizebiliyor. Bize kötü olarak gösterilen bir karakterin altına duygusal bir müzik koyduğumuz zaman da biz o karakteri o kadar da kötü algılamıyoruz. Yani müzik bizi manipüle edebiliyor."
– "Müzikle bazı şeylerin altını çizip bazı şeylere de yorum katabiliyorsunuz"
Müziklerini yaptığı "Arka Sokaklar" dizisinde Şevket Çoruh'un oynadığı Mesut Güneri karakteri için yaptığı temayı anlatan Murat Evgin, "Mesut'un neşeli anları da var ama onun için biraz melankolik bir tema olmasına dikkat ettim. Stüdyomda telleri eski, paslı bir saz vardı. Onu Mesut'a uygun gördüm. O sazla çaldım onun melodilerini ve çok da uydu. Ama mesela Özgür Ozan'a müzik yaparken, o komik bir aile babası. Zaten dizinin en komik sahneleri onun evinde geçiyor. Onlara daha komedi müzikleri, hem evrensel tınıları olan hem de ut, kanun, darbuka gibi enstrümanların olduğu müzikler yapmıştım. Yani müzikle bazı şeylerin altını çizip, bazı şeylere de yorum katabiliyorsunuz." ifadelerini kullandı.
Yaptığı film ve dizi müziklerinden örnekler veren Evgin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Film müzikleri seyirciyle dizinin iletişim kurmasını ve seyircinin olayı daha iyi algılamasını sağlıyor. Türk dizilerinden farklı olarak özellikle Amerikan dizilerinde müziğin çok fazla bir şeyi dikte, empoze etmemesini istiyorlar. Daha altta, çaktırmadan bir atmosfer oluşturmasını istiyorlar. Bizim yapımcılarımız ve yönetmenlerimiz ise Türkiye'de yapımlarda müziğin çok güçlü olmasını, izleyicilerin ekrana kilitlenmesini istiyorlar. Çünkü aynı anda başka kanallarda da bir sürü iyi dizi var. Mesela bir Amerikalı yönetmen veya yapımcı, Türk dizilerini izlediği zaman müziği çok fazla buluyor."
İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aybike Serttaş ise festivalin üniversitenin yaratıcı endüstrilere verdiği desteğin somut bir göstergesi olduğunu belirterek, "Murat Evgin'in atölyesi ise öğrencilerimizin üretim süreçlerini doğrudan deneyimlemeleri açısından büyük bir kazanım. Amacımız, genç sinemacıları uluslararası ölçekte besleyen, uygulamalı ve çok yönlü bir öğrenme ortamı sunmak." dedi.
Atölyenin ardından Murat Evgin, akademisyenler ve öğrencilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.

