Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Suriye’de iç savaş ve rejimin devrildiği harekatın tanıkları yaşadıklarını anlattı

– Gazeteci Nebiha Taha:
“8 yıl hapiste kalan bir kişinin özgürlüğe kavuştuğu anlara tanıklık ettim. Kadın, erkek ve çocukların cezaevlerinden çıkışı unutulmaz bir andı”
– Sağlık çalışanı Nebil Şeyh Ömer:
“Sivil, asker (muhalifler) hatta biz sağlık çalışanları hepimiz hedef alınıyorduk. Hastanelerimiz bombalanıyordu. Buna rağmen bugün buraya dönüşümüz bizim için büyük bir zaferdir”
– Aktivist Asid Paşa:
“Bugün durduğumuz meydan, Halep’in en büyük gösterisine tanıklık etti. Arap gözlemcilerin bulunduğu o gün, şehirde korku duvarı tamamen yıkıldı”

- Gazeteci Nebiha Taha:
"8 yıl hapiste kalan bir kişinin özgürlüğe

HALEP (AA) – AHMET KARAAHMET / MEHMET BURAK KARACAOĞLU – Suriye'de 14 sene süren iç savaş ve sonrasındaki 61 yıllık Baas rejimin devrildiği askeri harekata giden sürecin tanıkları, Esed rejiminin katliamlarının bıraktığı derin yara ve devrim sonrası yaşanan gelişmeleri unutamıyor.

Esed rejiminin 2011'de başlayan ve yaklaşık 13 yıl süren saldırıları nedeniyle Suriye'de yüz binlerce kişi hayatını kaybetti.

Ülkede ağır bir yıkım bırakan bu saldırılar nedeniyle Suriye nüfusunun yarısından fazlası yerinden oldu ve başka ülkelere göç etmek zorunda kaldı.

Suriye'de İdlib'ten başlayan ve dalga dalga yayılan "Düşmanı Caydırma Operasyonu", Esed rejiminin devrilmesi ve 61 yıllık Baas rejiminin çökmesiyle sonuçlandı.

Rejimin saldırıları Suriye halkında kapanması zor yaralar bırakırken, 8 Aralık'taki devrimle ülkede yeni bir sayfa açıldı.

Hem Esed rejiminin katliamları hem de devrime giden sürecin tanıkları, bu tarihi anlara ilişkin yaşadıklarını AA'ya anlattı.

– "Kadın, erkek ve çocukların cezaevlerinden çıkışı unutulmaz bir andı"

Muhaliflerin Şam'a yürüyüşünde askeri operasyon hazırlıklarını takip etmek üzere sahada bulunduğunu belirten Suriyeli gazeteci Nebiha Taha, ilk andan itibaren devrime giden operasyonu sahadan takip ettiğini belirtti.

Esed rejiminin çöküşü sırasında hapishanelerden çıkan kişilerden biriyle yaptığı ilk röportajın Suriyeliler için çok önemli bir an olduğunu ifade eden Taha, "8 yıl hapiste kalan bir kişinin özgürlüğe kavuştuğu anlara tanıklık ettim. Kadın, erkek ve çocukların cezaevlerinden çıkışı unutulmaz bir andı." dedi.

– "Sivil, asker (muhalifler) hatta biz sağlık çalışanları hepimiz hedef alınıyorduk"

Suriyeli sağlık çalışanı Nebil Şeyh Ömer de Suriye'nin özgürleştirilmesinin kendisi için "umut ve adaletin geri gelişi" anlamına geldiğini söyledi.

Hastanede görev yaptığı dönemde çok sayıda yaralıyı tedavi ettiklerini anlatan Ömer, "Sivil, asker (muhalifler) hatta biz sağlık çalışanları hepimiz hedef alınıyorduk. Hastanelerimiz bombalanıyordu. Buna rağmen bugün buraya dönüşümüz bizim için büyük bir zaferdir." ifadelerini kullandı.

Operasyonun ilk günlerinde Halep'in muhaliflerin kontrolüne geçmesinin tüm ülke için büyük bir umut verdiğini dile getiren Ömer, özgürleştirilmiş Halep'e yeniden adım attığı anda yoğun duygular yaşadığını belirterek, şunları kaydetti:

"Çalıştığım hastanenin önünde durduğumda ne inebildim ne yaklaşabildim. Çok zordu. Gözümün önünden şehit düşen doktorlarımız, sağlıkçılarımız, çalışanlarımız geçti. Bu yüzden hissettiğimiz duygu hem zaferdi hem de derin bir hüzün. Keşke bugün arkadaşlarımız da burada olabilseydi."

Suriye'nin özgürleştirilmesi kapsamında yıllar önce çalıştığı hastaneyi yıkılmış halde görmenin kendisini derinden etkilediğini belirten Ömer, şöyle devam etti:

"8 yıl sonra tekrar bu binanın önüne geldik. Rus uçaklarının hastaneyi bombalamasını anmak için burada durduk. Mahallelere, sokaklara geri döndük. Bu, özellikle sağlık sektöründe çalışan bizler için çok büyük bir anlam taşıyordu."

– "Bugün devrim bayrağı serbestçe dalgalanıyor"

Suriye’nin kuzeyindeki Halep kentinde, 2011’de başlayan barışçıl halk gösterilerinin öncülerinden aktivist Asid Paşa da kentte yıllar sonra yeniden yükselen "devrim bayrağını binlerce şehidin fedakarlığının bir sembolü" olarak gördüklerini söyledi.

Halep’te doğup büyüdüğünü ve Ekonomi-İşletme Fakültesi mezunu olduğunu ifade eden Paşa, 18 Mart 2011’de Halep'teki Hudeyfe bin Yeman Camisi’nde başlayan ilk gösteriyi organize ettiği için devrik rejim unsurlarınca gözaltına alındığını aktardı.

Paşa, Halep'teki bu ilk gösteride binlerce kişinin özgürlük talebiyle sokaklara döküldüğünü, bu tarihten sonra protestoların tüm mahallelere yayıldığını belirterek, "Bugün durduğumuz meydan, Halep’in en büyük gösterisine tanıklık etti. Arap gözlemcilerin bulunduğu o gün, şehirde korku duvarı tamamen yıkıldı." dedi.

Özgürleşmenin birinci yılında hala zaman zaman eski korkularını yeniden yaşadığını aktaran Paşa, "Bugün her yerde devrim bayrağını görüyorum. İnsanlar özgürce yürüyor. Devrimi yaşamayan biri, bugün hissettiğimiz duyguyu tam olarak kavrayamaz." diye konuştu.

Paşa, 8 Aralık'tan sonra bölgeden yaşanan değişime işaret ederek, "Adım adım Halep’in yeniden canlanacağına inanıyoruz. Ticaret yolları, İpek Yolu da dahil yeniden buradan geçecek. Halep, eski ışıltısına, ekonomisine ve ticaretine kavuşacak inşallah." ifadelerini kullandı.

Suriyeli Resssam Halife Hıdır da iç savaşın ilk yıllarında Halep’te yaptığı "Meryem Ana" duvar resmiyle, rejimin devrimi radikalleştirme çabalarına karşı, barış mesajı vermek istediğini söyledi.

Hıdır, savaşın başlangıcında Halep Üniversitesi öğrencisi olduğunu belirterek, o günleri şu sözlerle anlattı:

"Yaşım 19–20 civarındaydı. İnternette devrim için "İslami bir hareket" deniliyordu. Esed rejimi de devrimi "radikal" gösterme çabasındaydı. Ancak biz Kürt, Arap, Türkmen, Çerkez, Suriye’nin her kesiminden öğrenciler olarak barışçıl gösterilere katılıyorduk."

Rejimin topluma belirli bir kimlik dayatmaya çalıştığını söyleyen Hıdır, buna karşı bir sanat dili geliştirdiğini ifade etti.

"Yıkılmış bir duvarın üzerine Meryem Ana’yı çizdim. Bu çizim, dünyaya barış mesajı vermek içindi." diyen Hıdır, çalışmasının savaşın oluşturduğu ruh halini yansıtan soyut bir sanat örneği olduğunu dile getirdi.

Çizimde kullandığı kırmızı rengin Suriye’de akan kanı temsil ettiğini belirten Hıdır, şunları söyledi:

"Bazı renkler bilinçli olarak silik bırakıldı. Kırmızı renk ise onun Suriye kanına gömüldüğünü, Suriyelilere yardım eli uzattığını anlatıyordu."

Hıdır, "Meryem Ana"nın Suriye’deki tüm semavi din ve mezhepler tarafından ortak bir değer olarak görüldüğünü ifade ederek, "Meryem Ana ikonu, bu topraklarda yaşayan herkes için ortak bir semboldür." dedi.