İSTANBUL (AA) – İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü tarafından düzenlenen "Tarih Öğrencileri Kariyer Günleri" kapsamında "Senaryo ve Sahneyle Tarihi Anlamak" başlıklı söyleşi düzenlendi.

Doç. Dr. Mustafa Tanrıverdi'nin yönetiminde, akademisyenler ve tarih öğrencilerinin katılımıyla fakülte içinde gerçekleştirilen oturumda, sinema-tarih ilişkisi konuşuldu.

Senarist Birol Tezcan, tarihi filmlerin her zaman izleyicinin dikkatini çektiğini belirterek, "Tarihi filmler izlemeyi seviyoruz. Tarihi, geçmişini bilmek iyi bir şey. Bunu sadece Türkiye tarihiyle ilgili değil aynı zamanda dünya tarihi için de söylüyorum." dedi.

Dünya tarihini bilmenin insanı anlamaya ve daha iyi insan olmaya yönelik çabanın bir ürünü olduğuna işaret eden Tezcan, "Tarihi okumak, savaşlardan ya da geçmiş yaşantılardan ders çıkarmak lazım. Tabii ki tarih yazıcıları önemli ama dönemi anlamak için bir yandan da edebiyattan, sanattan tarihi öğrenmek daha çok işe yarıyor." şeklinde konuştu.

Tezcan, tarihi bir senaryo yazmanın tarihi gerçekleri bilmeyi gerektirdiğini vurgulayarak, bu nedenle genelde danışmanlarla çalışmayı tercih ettiklerini kaydetti.

İstanbul Üniversitesinin etkinliklerini kaçırmamaya çalıştığını, bu programa davet edildiği için de mutlu olduğunu dile getiren Tezcan, "Senarist olmak isteyen gençlere tavsiyem, bol bol izlemek, okumak ve çalışmak. Aslında senaryo yazmakla ilgili de artık çok iyi kitaplar var. Bizim dönemimizde onlar da yoktu. Şu anda öyle bir şansları da var." değerlendirmesinde bulundu.

– "Genç dimağlarla buluşmak bizim için iyi bir şey"

Oyuncu Burak Tandoğan ise dünyanın ve teknolojinin çok hızlı değişirken, bilgiyle ilişkinin de değiştiğini, bugün öğrenci olarak eğitim görenlerin 10 yıl sonra işlerini başka şekillerde yapacaklarını söyledi.

Sinema sektöründe bugünkü uygulamaları bilmek kadar geleceği de okumanın önemli olduğunun altını çizen Tandoğan, "Ekranda görünenin arkası var ama biraz da şunu konuşmak lazım. Peki 10 yıl sonra ne olacak? Yani 10 yıl sonra biz de bunları kullanmayacak, başka bir şey yapacağız. Bu noktada galiba genç dimağlarla buluşmak bizim için de iyi bir şey. Çünkü bizim de onlardan öğreneceklerimiz var. Hepimiz için iyi bir fırsat olduğunu düşünüyorum." görüşünü paylaştı.

Tandoğan, kendisinin de önce psikoloji okuduğunu, okurken alaylı bir tiyatrocu olarak sahneye çıktığını aktararak, "Psikolojiden sonra tiyatro bölümünde okudum. Her ikisini de yaşamış bir adam olarak şunu söyleyebilirim, bunlar usta-çırak ilişkisidir. Biri oyuncu olmak istiyorsa eğitim alması gerekiyor. Üniversiteden almak zorunda değil ama ustalar seçmeli kendine." değerlendirmesinde bulundu.

İnsan sürekli değiştiği için eğitimin bitmeyeceğini ifade eden Tandoğan, şöyle devam etti:

"Oyuncu olacaksanız tarih, felsefe, sosyoloji, psikoloji de bilmeniz gerekiyor. Ben de şunu merak ediyorum; insanlar oyuncu mu olmak istiyor yoksa meşhur olmak mı istiyor? Meşhur olmak başka bir şey. Arzuladığınız saygıyla meşhur olmaksa o zaman o saygının gerektirdiği bilgiye de sahip olmak gerekiyor. Kameranın karşısında güzeller daha çoktur. Güzel olmanız oyuncu olmak için yeterli değildir. Çünkü söner. Bir süre sonra başka bir güzel gelir, onun altı doludur, sizi siler. Kaldı ki son 20 yılda kimler geldi, geçti? Kim kaldı, 10 yıl sonra kim kalacak? Oyuncu olmak isteyen arkadaşların mutlaka eğitim alması gerekiyor. Eğitimsiz bunu beceremezler. Ayrıca kendilerini ekstra eğitmeleri gerekiyor."

Etkinlikte, tarihçilerin sinemayla ilişkisinin yanı sıra senaryo yazım süreçleri, senarist ve oyuncuların film ve dizi çekim süreçlerinde yaşadıkları zorluklar da konuşuldu.