– “Turcomoney CEO Sohbetleri Toplantısı”nın Ekim ayındaki konuğu, Enterprise Türkiye Genel Müdürü Özarslan Tangün oldu. Tangün, araç kiralama sektöründeki gelişmeleri anlattı, şirketin çalışmaları hakkında değerlendirmeler yaptı, Turcomoney yazarları ve konukların sorularını yanıtladı. İşte Tangün’ün değerlendirmelerinde ve yanıtlarında öne çıkan hususlar…
– Enterprise Amerikan menşeli, St. Louis’den bir firma. Şirketin şu anda 2.4 milyon adet aracı var. Ağırlıklı kısa dönem kiralama yapıyor. Şirketin en yakın rakibinin dünya genelinde 750 bin aracı var. Bir sonraki rakiplerin ise 500 bin, 350 bin ve 180 bin toplam araçları bulunuyor. Yani 2.4 milyon araçla Enterprise, global rakiplerinin toplamından daha büyük. Hala bir aile şirketi.
– Enterprise, Amerika’nın en büyük 7. aile şirketi. 95 ülkede operasyon yapıyorlar. 100 binin üzerinde çalışanı var. 2024 yılı kiralama cirosu yaklaşık 38 milyar dolar. Tam anlamıyla bir dünya devi. Biz 2013 yılında Enterprise ile görüştük ve 2014’ün Temmuz ayında Türkiye’ye getirdik. 2014’ün Temmuz’undan beri Enterprise’i Türkiye’de yönetmeye çalışıyoruz.
– Enterprise’ın Türkiye temsilciliğinin yanı sıra, Türk cumhuriyetleri ve Irak bölgelerinin de ana bayisiyiz. Şu anda yaklaşık 10 bin aracımız, 100’ün üzerinde ofisimiz, 825 çalışanımız var. Biz kurum kültürüne, müşteriye yaklaşım, piyasaya yaklaşım konularına çok önem veriyoruz.. Biz marka bazında Türkiye’deki kısa dönem kiralamada bir numara olduk.
– Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER)’nin verilerine göre uzun dönem kiralamada 235 bin adet araç var. Yaklaşık 150 bin adet de kısa dönem kiralamada filo var. Yani toplamda yaklaşık 385 bin adet araç var. Amerika ölçeğinde ya da Avrupa ölçeğinde Enterprise’in 2.4 milyon adet aracı var. Dinamik bir nüfusa sahip olan Türkiye’nin gidecek çok yolu var.
– Dünyada yaklaşık 70 milyar dolarlık kısa dönem kiralama potansiyeli var. Mobilite çözümleri dediğimiz, yani mikromobiliteden scooterlar ve bisikletlerden, mopedlerden günlük kiralamaya oradan uzun dönem kiralamaya, oradan toplu taşımaya uzanan bir ekosistem söz konusu. Birçok şehir bu alanlara yatırım yapıyor. Rakamlar bu durumu net bir şekilde gösteriyor.
– Mobilite dünyası önümüzdeki 5-10 yılda belki son 50 yılda yaşamadığı değişimleri yaşayacak. Mesela Waymo, sürücüsüz taksi hizmeti veriyor. Tesla, önümüzdeki dönemde otonom sürüşlü robot taksiler üreteceğini açıkladı. Araç sahipliği yerine kullanımını seçerseniz çok daha verimli kaynak kullanımı olacak. O zaman örneğin otopark ihtiyacı değişecek. Şehirlerin yapısı değişecek.
– Bugün özellikle otonom araçlarda kaza oranları azalıyor. Böyle olunca bu sefer kasko maliyetleri değişiyor. Tabii bu biraz daha ileri bir zamanda olacak. Sürekli gelişmelerin olduğu ama ülkemize de biraz daha geç gelecek bir konu. İnsanlar farklı alternatiflere yönelmek istiyorlar. Araç sahipliği azalıyor. Zaten şehirlerde yapılacak düzenlemelerde de bir süre sonra bu mecburiyet haline de gelecek.
– Daha fazla paylaşım, daha fazla kiralama, daha fazla kulan-bırak modelleri gündeme gelecek diye düşünüyoruz. Biz müşteriye velinimetimiz diye bakıyoruz. Müşteri memnuniyetinde de Enterprise’ın global ölçümleri var. Son üç yıldır dünya birincisiyiz. Amerika’yı da geçtik. Bu yöndeki çalışmalarımızı devam ettireceğiz.
– Araç kiralama, Türkiye için de önemli bir sektör. Hem kısa dönem kiralama, kısa seyahat ihtiyaçlarının karşılanması, yurt dışından gelen turistlerin desteklenmesi açısından hem de uzun dönem kiralama açısından. KOBİ’lerin kaynağını götürüp bir arabaya yatırması ülke için de büyük bir kayıp. Bu ukaynağı daha karlı, daha rekabet edilebilir hale getirebilirler. Çünkü kiralamak daha avantajlı.
HAYREDDİN TURAN
“Turcomoney CEO Sohbetleri Toplantısı”nın Ekim ayındaki konuğu Enterprise Türkiye Genel Müdürü Özarslan Tangün oldu. Toplantıda Turcomoney yazarları ve konuklar sordu, Tangün cevaplandırdı. Enterprise Türkiye’nin faaliyetlerini anlatan Tüngün, “Enterprise’ın Türkiye temsilciliğinin yanı sıra, Türk cumhuriyetleri ve Irak bölgelerinin de ana bayisiyiz. Şu anda yaklaşık 10 bin aracımız, 100’ün üzerinde ofisimiz, 825 çalışanımız var. Biz kurum kültürüne, müşteriye yaklaşım, piyasaya yaklaşım konularına çok önem veriyoruz.. Biz marka bazında Türkiye’deki kısa dönem kiralamada bir numara olduk.” dedi.

WOW İstanbul Hotel’de düzenlenen Turcomoney buluşmasının moderatörlüğünü K Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kazım Kılınç yaptı.

İşte Turcomoney yazarları ve katılımcı konukların soruları ve Enterprise Türkiye Genel Müdürü Özarslan Tangün’ün yanıtları…
DR. KAZIM KILINÇ – Turcomoney’nin değerli yazarları, değerli dostlarım hoş geldiniz. Konuğumuz, araç kiralama sektörünün önünde gelen kuruşlarından Enterprise Rent-A-Car Genel Müdürü Sayın Özarslan Tangün. Özarslan Bey hoş geldiniz. Konuklarımız, hayatınızın önemli dönüm noktalarını sizin ağzınızdan dinlesin. Daha sonra küresel sektördeki, Türkiye’deki gelişmeleri ve EnterPrise Türkiye’nin çalışmalarını, hedeflerinizi sizden dinleyelim. Ardından soru-cevap kısmına geçelim. Buyurun Sayın Tangün, söz sizde…
ÖZARSLAN TANGÜN – Hoş bulduk, nazik davetiniz için çok teşekkür ederim. Burada olmaktan memnuniyet duyuyorum. Ben Malatya doğumluyum. İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden 1993 yılında mezun olduktan sonra Amerika’ya gittim ve orada MBA yaptım. Sonra bir yatırım bankasında analist olarak başladım. Ardından araştırma departmanının direktörü oldum. 30 kişilik research departmanı vardı. Wall Street Journal, beni Amerika’nın en iyi analisti seçti. Daha sonra da 2005 yılında bir fon kurdum, hedge fonu. Özel girişim sermayesi olarak yatırımcılar ile birlikte çalıştık. Bu şekilde Amerika’da yaklaşık 19 sene kaldım. 2012 yılında Türkiye’ye geldim. Türkiye’de de fon kurar mıyım diye araştırdım. Adnan Bey de sağ olsun bana “Yesoto kiralamada gel bizimle birlikte ol. Yönetim kuruluna gir” dedi. Bu teklif üzerine şirketin hem ortağı hem de genel müdürü olarak başladım. 11 senedir birlikteyiz. Ben Enterprise Global’den başlayıp sonra Türkiye’yi anlatayım. Ondan sonra da genel olarak kiralama sektöründeki gelişmeleri, beklentileri anlatayım. Mobilite sektörü dediğimizde işin içine birçok şey giriyor. Biraz da ondan bahsederim.

ENTERPRISE, TAM ANLAMIYLA BİR DÜNYA DEVİ
Enterprise Amerikan menşeli, St. Louis’den bir firma. Şirketin şu anda 2.4 milyon adet aracı var. Ağırlıklı kısa dönem kiralama yapıyor. Şirketin en yakın rakibinin dünya genelinde 750 bin aracı var. Bir sonraki rakiplerin ise 500 bin, 350 bin ve 180 bin toplam araçları bulunuyor. Yani 2.4 milyon araçla Enterprise, global rakiplerinin toplamından daha büyük. Hala bir aile şirketi. St Louis Amerika’nın Midwest’i bizim Anadolu gibidir. Enterprise, Amerika’nın en büyük 7. aile şirketi. 95 ülkede operasyon yapıyorlar. 100 binin üzerinde çalışanı var. 2024 yılı kiralama cirosu yaklaşık 38 milyar dolar. Tam anlamıyla bir dünya devi. Biz 2013 yılında Enterprise ile görüştük ve 2014’ün Temmuz ayında Türkiye’ye getirdik. 2014’ün Temmuz’undan beri Enterprise’i Türkiye’de yönetmeye çalışıyoruz. Enterprise’in iş yapış şekli gerçekten çok farklı. Ben Dallas Texas’ta 17-18 sene kaldım. Orada en yakın rakibinin ofis sayısı 10 iken Enterprise 200 adet ofisi ile en fazla ofis yoğunluğuna sahip kiralama markası. Yoğunluk, müşteriye yakın olma, müşteri memnuniyeti gibi konuları çok önemsiyor. Bunların sonucunda da şirket, gerçekten karlı bir şekilde büyümüş.
10 BİN ÜZERİNDE ARACIMIZ, 825 ÇALIŞANIMIZ VAR
Biz de 2014 yılından, 2014 Temmuz’undan beri Yes Oto olarak Enterprise’in Türkiye temsilcisiyiz. Enterprise’ın Türkiye temsilciliğinin yanı sıra, Türki cumhuriyetler ve Irak bölgelerinin de ana bayisiyiz. 2014 yılından bu yana sağlıklı bir büyümemiz oldu. Şu anda yaklaşık 10 bin aracımız var. 100’ün üzerinde ofisimiz var. Bunun 80’i kendi kurumsal ofisimiz. 825 çalışanımız var. Biz kurum kültürüne, müşteriye yaklaşım, piyasaya yaklaşım konularına çok önem veriyoruz. Amerika’nın know-how’ını alıp Türkiye’nin şartlarına göre uygulayınca güzel bir formül oldu diye düşünüyoruz. Biz marka bazında Türkiye’deki kısa dönem kiralamada bir numara olduk. Kiralamayı operasyonel kiralama ve uzun dönem kiralama olarak ikiye ayırabiliriz. Uzun dönem kiralamada ortalama kiralama süresi yaklaşık 30 ay. Burada aslında bir finansal hizmet ve daha sonra satış sonrası hizmeti sağlıyoruz. Kısa dönem kiralamada ise tamamıyla seyahati tamamlayıcı bir hizmet söz konusu.
ARAÇ KİRALAMA TALEBİNİN ÜÇTE BİRİNDEN FAZLASI TURİSTLERDEN GELİYOR
Yurt dışı bizim için çok önemli. Kiralamalarımızın üçte birinden fazlası yurtdışı misafirlerimizden geliyor. Biz bir hizmet ihracatçısıyız. Günlük, haftalık, aylık kiralamalar olarak hizmet veriyoruz. Ortalama kiralama süresi 4,5 gün. Yani kısa dönem kiralama ile uzun dönem kiralama arasında çok ciddi farklar var. Başka bir örnek vermemiz gerekirse, bunlardan biri tamamen dinamik fiyatlama. Bugün Antalya’daki fiyatımızla İstanbul fiyatımız farklı. Hatta Antalya’nın şehir ofisi ve havaalanı arasındaki fiyatıyla farklılıklar olabiliyor. Talebe göre, bizim elimizdeki araca göre dinamik fiyatlıyoruz. Eğer bu işi iyi yönetebilirseniz bu durum, çok esneklik katıyor. Uzun dönem kiralama ise sabit fiyat üzerinden oluyor. O yüzden baştan hesabınızı doğru yapmanız gerekiyor.
SEKTÖRDE YAKLAŞIK 385 BİN ADET ARAÇ VAR
Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER), kiralama sektörü ile ilgili rakamları açıklıyor. Ben de geçen ay bu derneğin başkanı oldum. Uzun dönem kiralamada 235 bin adet araç var. Yaklaşık 150 bin adet de kısa dönem kiralamada filo var. Yani uzun dönem ve kısa dönemi toplarsanız yaklaşık 385 bin adet araç var. Amerika ölçeğinde ya da Avrupa ölçeğinde Enterprise’in 2.4 milyon adet aracı var. Türkiye’nin aslında gidecek çok yolu var. Türkiye’nin dinamik bir nüfus yapısı var. Nüfus, 86 milyona çıktı. Çok dinamik sektörler var. Bütün ekonomik dalgalanmalara rağmen ayakta kalma gibi kurumsal bir kültürü var. Yurt dışından gelen çok ciddi turist var. Türkiye’ye yılda 60 milyon turist geliyor. Önümüzdeki dönem için 100 milyon turist hedefi var. Bunların hepsi önümüzdeki dönemde de potansiyelin büyük olduğunu gösteriyor. Biz Enterprise ile de bazı çalışmalar yapıyoruz. Çünkü şirketin 95 ülkede tecrübesi var. Bu tecrübeyi bizimle paylaşıyorlar. Yani Türkiye’nin 4-5 kat gibi bir kapasiteye çıkabileceğini düşünüyoruz. Türkiye’de finansa erişim, finansman maliyeti ve buna benzer konular aslında bu tür büyümelere engel oluyor. Biz kurum kültürü olarak daha muhafazakar, acele etmeden, altını doldurarak karlı bir şekilde büyümeye çalışıyoruz. Şu anda dünyada yaklaşık 70 milyar dolarlık kısa dönem kiralama potansiyeli var. Mobilite çözümleri dediğimiz, yani mikromobiliteden scooterlar ve bisikletlerden, mopedlerden günlük kiralamaya oradan uzun dönem kiralamaya, oradan toplu taşımaya uzanan bir ekosistem söz konusu. Birçok şehir ciddi bir şekilde bu alanlara yatırım yapıyor. Rakamlara bakıldığında bu durum, çok daha net ortaya çıkıyor. Hava kirliliği, kaynak kullanımının verimsizliği, yollar, otoparklar gibi hususlarda inanılmaz bir kaynak verimsizliği var. Bu sürdürülebilir değil. Çünkü dünyanın kaynakları sınırlı, nüfus büyümeye devam ediyor. Bu anlamda mobilite çözümleri açısından çok ciddi yeni ürünler geliyor.

ÖNÜMÜZDEKİ 5-10 YILDA MOBİLİTE DÜNYASINI BÜYÜK DEĞİŞİMLER OLACAK
Otomotiv dünyasını, mobilite dünyasının bir alt kümesi gibi düşünürsek şöyle bir tablo çıkıyor karşımıza. Mobilite dünyası önümüzdeki 5-10 yılda belki son 50 yılda yaşamadığı değişimleri yaşayacak. Bu değişimler şimdiden başladı. Mesela Waymo diye bir şirket var. Sürücüsüz taksi hizmeti veriyor. Tesla, önümüzdeki dönemde otonom sürüşlü robot taksiler üreteceğini açıkladı. Yani bu konseptler bütün bildiğimiz gerçekleri, bütün bildiğimiz yöntemleri alt üst edecek değişimler. Amerika’da yapılan bir araştırma var. Araç başına düşen otopark sayısı 6 ile 7 arasında diyorlar. Yani iki milyara yakın otopark var. İnanılmaz bir rakam. Eğer siz gerçekten istediğiniz zamanda istediğiniz yerde bir mobilite çözümünü alabilseniz araç sahipliği yerine kullanımını seçseniz çok daha verimli kaynak kullanımı olacak. O zaman örneğin otopark ihtiyacı değişecek. Şehirlerin yapısı değişecek. Yani enerjiden şehirlerin kurgulanmasına, telekomünikasyondan ödeme sistemlerine ve sigorta dünyasına kadar herşey değişiyor. Bugün özellikle otonom araçlarda kaza oranları azalıyor. Böyle olunca bu sefer kasko maliyetleri değişiyor. Tabii bu biraz daha ileri bir zamanda olacak. Sürekli gelişmelerin olduğu ama ülkemize de biraz daha geç gelecek bir konu. Türkiye’de bugün yaklaşık 2.2 milyon işletme var. Bunların çok büyük bölümü küçük işletmeler. Bu işletmelerin aslında sermayelerini götürüp araca yatırmaları doğru bir yatırım değil. Bununla ilgili çok istatistik var.

DÜNYADA ARAÇ SAHİPLİĞİ AZALIYOR, ARAÇ KİRALAMA GÜNDEME GELECEK
McKinsey, bu konuda pek çok çalışma yapıyor. Ortalama bir kullanıcı, bir aracı %10 kullanılabilecek zamanını bile kullanmıyor. Dünya geneli için bu süre 60 dakika civarında. Siz 2 saat deseniz de 24 saatlik aslında bir kullanım kapasitesi var. Bunun 2 saati kullanılıyor. Ülkemizde araçlara biraz daha farklı bakılıyor. Türkiye’de sahiplik önemli. Çünkü otomobil, bir yatırım aracı olarak görülüyor. Ama dünyanın birçok yerinde otomobil, değer kaybeden bir araç. O yüzden de gelişmiş ülkelerdeki istatistiklere baktığınızda kişi başı araç sahipliği stabil ya da düşüyor. İnsanlar farklı alternatiflere yönelmek istiyorlar. Araç sahipliği azalıyor. Zaten şehirlerde yapılacak düzenlemelerde de bir süre sonra bu mecburiyet haline de gelecek. Daha fazla paylaşım, daha fazla kiralama, daha fazla kulan-bırak modelleri gündeme gelecek diye düşünüyoruz. Türkiye’de ilginç bir yapı var. TOKKDER olarak biz bunları detaylı bir şekilde inceliyoruz. Şimdi yeni değişiklikler olması gerekiyor. Yasal altyapıda boşluklar var. Türkiye’de 1200-1300 kısa dönem kiralama firması var. Ticaret Odası verilerine göre 16.000 adet görünüyor. Bunların çok büyük bölümü galerici vs. Yani otomotiv ekosistemini de çok ciddi etkiliyor. 400 bin araçlık bir filo şöyle bir tablo var. Uzun dönem kiralamada ortalama süre 30-32 ay. Yani bir araba 32 ayda yenileniyor. Kısa dönemde bu süre, onun yarısından daha az. En son yapılan araştırmaya göre bu süre 14 ay. Mesela biz Enterprise olarak 12 aydan daha hızlı arabayı yeniliyoruz. Otomotive ciddi bir talep var.

ENTERPRISE OLARAK SON ÜÇ YILDIR MÜŞTERİ MEMNUNİYETİNDE DÜNYA BİRİNCİSİYİZ
Ülkemizde tüketicilerin daha fazla kiralama yapmak istediğini görüyoruz. Bunu iş birlikleriyle götürüyoruz. Biz de müşteriye velinimetimiz diye bakıyoruz. Müşteri memnuniyetinde de Enterprise’ın global ölçümleri var. İki soru soruyorlar müşteriye, 95 ülkede aynı metodolojiyle yapıyorlar. Beşli skala üzerinden birinden dört alırsanız sıfır puan alıyorsunuz. İki sorudan da beş tam puan almanız lazım. Bizde arkadaşlar çok uğraşıyor. Son üç yıldır dünya birincisiyiz. Amerika’yı da geçtik. Tepeye çıkmak güzel ama orada kalmak lazım. Bizim kültürümüz de aslında buna çok uygun. Müşteri memnuniyeti, müşteriye değer verme. Böyle de gerçekten fark yaratıyorsunuz.
KOBİ’LERİN ARACI SATIN ALMASI YERİNE, KİRALAMASI DAHA AVANTAJLI
Bu sektörde çok oyuncu var. Sektörün çok dağınık bir yapısı var. Yasal altyapı olursa bu sorunlar çözülebilir. Araç kiralama, Türkiye için de önemli bir sektör. Hem kısa dönem kiralama, kısa seyahat ihtiyaçlarının karşılanması, yurt dışından gelen turistlerin desteklenmesi açısından hem de uzun dönem kiralama açısından. Aslında birçok şirketin, özellikle KOBİ’lerin o kaynağı, kendi işini daha verimli hale getirip, daha karlı, daha rekabet edilebilir hale getirmek yerine götürüp bir arabaya yatırması ülke için de büyük bir kayıp. Bunun hesabı yapıldığında aslında kiralamak daha avantajlı çıkıyor. Çünkü kiralama şirketleri binlerce araba ölçekli bir iş yapıyorlar. Dolayısıyla hem satın alma fiyatları farklı, hem finansmanı hem de satış sonrası hizmetleri farklı. Biz Türkiye’de kiralama sektörünün daha da önemli hale geleceğini bekliyoruz. Sektör, ülke ekonomisine de ciddi katkıda bulunuyor, ciddi vergi ödüyor tabii. Önümüzdeki dönemde ekonominin öngörülebilirliği arttıkça sektörün de daha fazla büyüyeceğini düşünüyoruz.
DR. KAZIM KILINÇ – Özarslan Bey, detaylı değerlendirmeleriniz için teşekkür ederiz. Şimdi değerli yazarlarımızın ve konuklarımızın sorularına geçelim. İlk soru, değerli yazarımız Selin Yıldırım’dan… Buyurun Selin Hanım…
SELİN YILDIRIM – Otonom, elektrikli araçları ve otomotivin geleceğini konuştuğumuz bir dönemde siz nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz? Sizin nasıl bir öngörünüz var? Yani bu araç otonom mu olacak? Mesela şu an elektrikli araçların boyutu ne kadar? İlk sorum bu. İkincisi de tüm dünyaya baktığımızda kârlılık oranı yüksek. Enterprise Global’in kârlılık oranı, ciro, yapısal ya da fiziki büyüklükle bilgi verir misiniz?
ÖZARSALAN TANGÜN: Biz diğer ülkelerin karlılık oranı detaylarına hakim değiliz.
SELİN HANIM: Enterprise Türkiye için bilgi verir misiniz? Türkiye’deki otomotiv sektörü, bizdeki araç fiyatları, servis, ekipman vs. hakkında neler söylemek istersiniz?

ÜLKEMİZDE ELEKTRİKLİ ARAÇLARA, BEKLENENİN ÜZERİNDE TALEP VAR
ÖZARSLAN TANGÜN – Ben önce ilk sorunuza cevap vereyim. Sonra ikinci sorunuza cevap vermeye çalışayım. Elektrikli araçlara geçiş çok önemli. Zaten ciddi bir şekilde başladı. Ülkemizde de beklenenin üzerinde bir talep görüyoruz. Özellikle sıfır araçta. Ama birkaç konuyu çok iyi anlamak lazım. Birincisi, pil teknolojisi şu anda bir gelişimin içinde. Yani biz yarın öbür gün 1000-1200 km. menzili olan, 10 dakikanın altında şarj olan bir pile ulaştığımızda bundan sonra “bunu geliştirelim” diye olan gayretler azalacak. Çünkü o ihtiyaçları ciddi bir şekilde karşılayacak. Ama şu anda sürekli yeni bir şey çıkıyor. Bu arabanın ikinci elini çok ciddiye etkiliyor. Bugün Tesla Amerika’da uzun süredir var. Bu rakamlara bakıyoruz, Türkiye’de de rakamlar var. Biz de elektrikli araçlar konusunda öncü şirketlerden biriyiz. Açıkça söyleyeyim, müşteriyi elektrikli araçlar konusunda yönlendiriyoruz. Şirketlerle stratejik iş birlikleri yapıyoruz. Mesela BMW’nin IX3 . İlk SUV’u getirdiğinde Türkiye’de bizimle işbirliği yaptı. MG, ilk getirdiğinde öyle yaptı. Başka markalarla da iş birliklerimiz var. Ama müşteriyi eğitmeniz, bilgilendirmeniz gerekiyor. Biz bütün çalışanlarımıza bu markalardan eğitim aldırıyoruz ki onlar da müşteriye anlatabilsin. Çok ciddi bir bilgilendirme eksikliği var. Aslında sıfır araçtaki bu talebin en önemli etkisi, vergisel. Bugün iki tane benzer araba, hatta elektrikli olan çıplak fiyatta belki biraz daha pahalı ama öbürü iki katına çıkıyor, ÖTV oranları yüzünden. Onun çok ciddi etkisi olduğunu düşünüyoruz. Mesela Ocak-Eylül dönemi rakamlarına baktım. Türkiye’de satılan otomobillerin, elektrikli otomobillere oranı yüzde 18. Ciddi bir oran. Avrupa da bu seviyelerde. Amerika’da daha düşük. Bunun yarısı kadar değil. Çin bu konuda çok ileride.
DÜNYADA PİL ÜRETİMİNİN YÜZDE 80’İNİ ÇİN KONTROL EDİYOR
Şimdi Avrupa Amerika geri adım attı. Çünkü şunu gördüler. Bugün dünyada pil üretiminin yüzde 80’ini Çin kontrol ediyor. Lityum kaynaklarının %70’ini Çin kontrol ediyor. Nadir elementler dedikleri zor bulunan metallerin çok büyük bölümü Çin’de. Öyle olunca Çin’de bugün 9000 dolara araba satılıyor. Avrupa’da hala 25000 doların altında. 2 sene sonra araba getireceğiz diyorlar. Avrupa ülkeleri rekabet edemez bir hale geldi. O yüzden de vergiler konuyor, geri adım atılıyor. Amerika çok agresif şeyler yaptı. Ama elektrikli geçişi olacak diye düşünüyoruz. Yani orada tabii pilin şekli değişebilir. Katı piller geliyor, başka teknolojiler, çözümler geliyor. O anlamda o geçiş devam edecek.

ELEKTRİKLİ ARABALARIN İKİNCİ ELİ RİSKLİ
Şu anda bu arabaların ikinci eli herkes için riskli. Cep telefonunuzu düşünün. Bundan 3 model önceki cep telefonu siz satmaya kalksanız satamazsınız… Biz şirket olarak da işbirliklerini yapıyoruz. Çünkü bizi de öne çıkardığı için bunu seviyoruz. Yani normalde normal bir arabayı alıp, kiraya verebilirsiniz. Ekstra bir uğraşa gerek yok. Ama elektrikli araba alırsanız bu durumda müşteriye anlatacaksınız, çalışana anlatacaksınız. Mesela araba geldiğinde şarjını doldurmanız lazım. Birçok yerdeki altyapı DC yani hızlı şarja uygun değil. Bu sefer yavaş şarj oluyor, araba 6 saatte doluyor. Öbür türlü benzini koyuyorsunuz, araba 10 dakikada hazır oluyor. Operasyonel olarak da ciddi bir yükü var. Ama bu değişim kaçınılmaz. Bu değişimin sonunda da bu geçiş kaçınılmaz. Avrupa biraz zorladı bazı şeyleri. Ama kiralama şirketleri burada talebi karşılıyor. Uzun dönem kiralamada da rakamlara bakıyoruz. Elektrikli araç kiralaması, toplam kiralamanın yüzde iki buçuğu civarında.
Global firmalar elektrikli araç tercih ediyorlar çünkü globalde onların uyması gereken karbon salınımı limitleri var. Meraklısı var. Biz de onu görüyoruz. Ama genelde bizim teşvik etmemiz gerekiyor. Arabayı çok daha uygun fiyata kiralıyoruz. O anlamda filolardaki yeri çok büyümedi. Pil konusu çok kritik bir konu. Çünkü arabanın ikinci eli bizim için çok önemli. Yani biz arabayı 1 milyona alıp, 800 bin liraya satarsak örneğin o zararı kiralamadan çıkarmamız mümkün değil.
DR. KAZIM KILINÇ – Otomotiv dünyasının duayeni, değerli yazarımız İbrahim Aybar Bey’den bir soru alalım.
İBRAHİM AYBAR – Merkezi olan bir marka gibi algılanan, Toyota Eylül başında bir açıklama yaptı. Lithium-İon yanında ya da Aluminium-İon yeni bir teknoloji ile 1500 km’ye varan menzili 10 dakikada normal şekilde doldurabildiklerini açıkladılar.
İBRAHİM AYBAR – Yaklaşık 5000 referans parça var normal bir otomobilde. Elektrikli araçta 500 oluyor. Parça yok. Bakım maliyetleri düşük. %50’den daha fazla aşağıda. Benim sorum şu. Siz Erterprise olarak taşıt paylaşımı konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz? TOKKDER nasıl değerleniyor? Taşıt paylaşımının farklı kategorileri var. O konuda görüşünüz ne? Bunu şunun için soruyorum. Stelantis’in Free2Move diye bir araç paylaşım girişim bölümü var. Onun alt şirketi. 400 bin otomobil parkı var. Yaklaşık 9 milyon müşteri var. Ama para kazanamadığı için bu operasyonu durduduğu açıklandı. Stellantis’te büyük bir olay. Bu konuyu antatırsanız sevinirim.
Devamını Turcomoney’de okuyabilirsiniz…

