Parti grubunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kanal İstanbul’a karşı olduklarını bir kez daha yineledi. İhaleye girmeyi planlayan firmalara gözdağı veren Kılıçdaroğlu, “Büyükelçiliklere yazı yazdım. Eğer Kanal İstanbul’a sizin ülkelerinizden bir şirket, kişi, müteahhit girer ve İstanbul’u talan eder, yağmalarsa o da ağır bedeller ödeyecektir dedim” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu’nun sözleri salonda alkış kopardı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti grubunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında, eski Başbakan Bülent Ecevit’i, vefatının 15. yılında andı.
Ecevit’in kendilerine “Ne ezen, ne ezilen… İnsanca, hakça bir düzen” dediğini ve öğütlediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Bunun peşindeyiz. O, halkın Karaoğlan’ıydı. O, milliyetçiliği Akdeniz’in sularına, Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na yazan bir kişiydi.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, vefat eden kadın hakları savunucusu Çiğdem Aydın’a da rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
Yarının 10 Kasım olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Büyük bir liderin, büyük bir devlet adamının, dünya çapında bir liderin, bütün dünyanın saygı duyduğu bir liderin, BM’nin dünya tarihinde önemli bir lider olarak tanıdığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 83. ölüm yıl dönümü. O bize dedi ki ‘Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.’ Her Cumhuriyet Halk Partili, yaşı, cinsiyeti ne olursa olsun, kadınıyla erkeğiyle kimsesiz hissedenlerin yanında olacak. Bu ülkede, bu topraklarda herhangi bir vatandaşımız ‘benim sahibim yoktur, ben kimsesizim’ diyorsa onun yanında Cumhuriyet Halk Partililer olarak biz olacağız ve ‘senin bu ülkede hakkın hukukun var’ diyeceğiz, destekçisi olacağız.”
Gazi Mustafa Kemal’in savaş meydanlarından geldiğini ancak “Yurtta barış, dünyada barış” dediğini ve zorunlu olmadıkça savaşın bir cinayet olduğunu ifade ettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Atatürk’ün, ülkenin bağımsızlığına büyük önem verdiğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları:
“Milletvekili arkadaşlarım Türkiye’nin bütün il ve ilçelerine gidiyorlar. Bütün ilçeleri, büyük köyleri, STK’ları ve meslek kuruluşlarını gezerek sorunlarını dinliyorlar. Sonra ben gidiyorum. Vatandaş kendini yalnız hissediyor, derdini anlatacak kimseleri arıyor. Giden, emek harcayan, gecesi gündüzü çalışmakla geçen bütün vekil arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim. Erzincan’a 21’i milletvekili 44 arkadaşımız gitti. Herkesin derdini rapora bağladılar. Arkadaşlarımızın düzenledikleri raporlar bir akademik çalışma boyutundadır. Bu raporların mutlaka değerlendirilmesi lazım. Acı olan bir şeyi ifade edeyim. Tercan Kuzuören köyü ve çevresindeki 6 köyde elektrik yok. Sarayın haberi var mı? Zaten Saray’ın Türkiye’den haberi yok ki.
Çiftçi kardeşlerime sesleniyorum; büyük sıkıntınız var biliyorum ama size sözüm var sorunlarınızı çözeceğiz. Bilgiyle, birikimle ve vatan sevgisiyle çözeceğiz. Bunlar daha henüz söz verdikleri 30 TL’yi ödeyemezlerken, iktidar olduğumuzda ilk bir hafta içerisinde aldığın kredilerin faizlerini sileceğiz dedik, sileceğiz. Tarım Kanunu 21. maddesi: Her yıl milli gelirin yüzde 1’i oranında pay verilir. Ziraat Odası Başkanı’nı çağıracağız, ‘gel kardeşim, bütçeyi yapıyoruz, milli gelir şu, yüzde 1 şu ve ben bunu bütçeye koyuyorum. Şimdi sen git, bütün Ziraat Odası Başkanları’na yüzde 1 oranında çiftçiye teşvik getiriliyor diye anlat’ diyeceğim.
Türkiye daha önce böyle bir tabloyla karşılaşmadı. Kara Kış Fonu kurun demiştim, arka arkaya zamlar yağmaya başladı. Son 6 ayda gübre fiyatlarına 31 kez zam yapıldı. KOBİ’lerin kullandığı doğal gaza yapılan zam yüzde 115, elektrik santrallerinde kullanılan doğal gaza yüzde 148, kömüre yüzde 72, oduna yüzde 33 zam geldi. Nasıl geçinecek bu insanlar? 10 milyon civarında asgari ücretli var.
Sarayın bakış açısı; eğer vatandaş ekmek bulamadıysa pasta yiyebilir. Saray, porsiyonları küçültün diyor ama kendi porsiyonları büyük. Sonra biri daha ; Peygamber efendimiz de mideyi boş bırakın der diyor. Sen kendini tıka basa dolduruyorsun ama. Yandaş gazeteler alışverişe tok karınla çıkın diyor. Raftaki ürünlere dokunmayın, sahiplik duygusu gelir diyor. Daha sonra bir bakan çıkıp, “Kış geliyor evi daha az ısıtın, faturaları düşürün, tasarruf edin” diyor. Bu millet tasarrufu yapacak ve ampulü söndürecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ben ekonomistim, siz ne kadar kaynak oluşturursanız, devletin kasasından da bir kuruş çıkmaz, yaptığımız bu ama Bay Kemal’in kafası bu işlere basmaz, anlamaz bu işlerden” açıklaması üzerine de şöyle konuştu: “Vallahi benim kafam bu işlere basmaz. Benim kafam kul hakkı yemeye basmaz. Beni kafam adaletsizliğe basmaz. Hakkı, hukuku, adaleti savunurum. Sen ekonomistsin, ekonominin geldiği hale bak. Böyle ekonomiste ne denir? Çakma ekonomist denir. İlkokul mezunu bir bakkal ekonomiyi bunlardan daha iyi yönetir.”
Ülkemizi seviyoruz, İstanbul’un talan edilmesini istemiyoruz. Yabancıların da talana ortak olmasını istemiyoruz. Sadece bizim iş insanlarımıza değil, Büyükelçiliklere de yazı yazdım. “Eğer Kanal İstanbul’a sizin ülkelerinizden bir şirket, kişi ya da müteahhit girer, İstanbul’u talan ederse o da ağır bedeller ödeyecektir” dedim. Diyorlar ki, bizi niye yabancılara şikayet ediyorsun? anlamıyorlar. Ülkenin menfaatini korumak, gözbebeğimiz İstanbul’u korumak ne zamandan beri yabancılara ihbar oldu? Bunu söyleyenler bizim milliyetçiliğimizi asla sorgulayamazlar. Cumhur İttifakı’nın en temel sorunu ne? En temel sorunu şu; birisi diyor ki ben milliyetçiyim, öteki diyor ki ben her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldım. Bunlar koalisyon kurmuşlar. Hiç kimse merak etmesin bu ülkenin çıkarlarını, İstanbul’un talan edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Kanal İstanbul ihalesine kim girerse ağır bedeller ödeyecektir.
“Kadınlara hak vermiyoruz, kadınların hakkını, kadınlara teslim edeceğiz”
Geçen pazar akşamı bir video paylaştık. İlk 6 ayda kadınlar için ne yapacağız? Kadınlara bir hak falan vermiyoruz. Kadınların hakkını, kadınlara teslim edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayacağız ve Resmi Gazete’de yayımlanacak. Ev içi şiddet olursa olay karakola intikal ederse özel birimler olacak o birimlerde en az bir kadın olacak. Hem kadına hem aileye sosyal güvence sağlayacağız. Aile Destekleri Sigortası 1971’den beri uygulanmıyor. Kadının da çocuğun da sosyal güvenliğini sağlayacağız.”
