Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Evinin yanındaki atölyesinde Kafkas müzik kültürüyle özdeşleşen “pheceg”i üretiyor

– Kültür ve Turizm Bakanlığı Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı İbrahim Öztürk, Kafkas halk dansları, oyunları ve düğünlerinin vazgeçilmezi müzik aletini çınar, dut ve şimşir ağaçlarından imal ediyor
– İbrahim Öztürk:
– “Binlerce yıl geriye dayanan Nart Destanı’nda Aşamez karakterinin tesadüfen bulduğu bir alettir bu. Oyunlarımızda sıklıkla kullanırız. Bunun sesine göre ritim değiştirilir, ona göre oyunlar yapılır”

- Kültür ve Turizm Bakanlığı Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı

DÜZCE (AA) – GÖKSEL CÜNEYT İĞDE – Düzce'de Kültür ve Turizm Bakanlığı Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı İbrahim Öztürk, Kafkas müzik kültüründe önemli yeri bulunan "pheceg" adlı enstrümanı evinin giriş kısmında oluşturduğu atölyede üreterek geleneğe hizmet ediyor.

Gümüşova ilçesi Elmacık köyünde yaşayan Öztürk, 1997 yılında vatani görevini sürdürdüğü Şırnak'ta Cudi Dağı eteklerinde operasyon dönüşü mayına basarak yaralandı.

Sağ ayağına protez takıldıktan sonra yıllarca mayın patlamasından kaynaklı kulak çınlaması şikayetiyle yaşayan Öztürk, farklı kamu kurumlarında memurluk görevlerinin ardından yaklaşık 7 yıl önce emekli oldu.

Öztürk, hem söz konusu rahatsızlığına terapi olacağı düşüncesiyle hem de hayranı olduğu Osmanlı padişahlarından Sultan 2. Abdülhamit Han'ın oymacılık ve marangozluktaki ustalığından etkilenerek ahşap sanatıyla ilgilenmeye başladı.

Köydeki iki katlı evinin giriş katının bir bölümünü atölyeye dönüştürerek işe koyulan Öztürk, bir süre dekoratif ve hediyelik süs eşyaları yaptı.

İlerleyen süreçte Çerkes kökenli olduğu için kültürünün parçası "pheceg" adlı enstrümanı yapmaya başlayan Öztürk, Kafkas halk dansları, oyunları ve düğünlerinin vazgeçilmezi, 5, 6 veya 7 yapraktan oluşan müzik aletini çınar, dut ve şimşir ağaçlarından imal ediyor.

Yaklaşık 2 yıl önce pheceg alanında Kültür ve Turizm Bakanlığı Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı ünvanını alan Öztürk, Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kafkas Dilleri ve Kültürleri Çerkes Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde pheceg ve onunla kullanılan içi oyulmuş dikdörtgen biçiminde bir tahta ve sopadan oluşan "phetark (tog tog)" isimli enstrümanı tez konusu olarak çalıştı.

Öztürk, AA muhabirine, yaklaşık 28 yıl önce terör malulü olduktan sonra uzun yıllar çeşitli kamu kurumlarında çalıştığını, emekli olduktan sonra da kendine uğraş aradığını anlattı.

Mayın ve roketler nedeniyle yaralanan gazilerde sıklıkla kulak çınlaması rahatsızlığının yaşandığına değinen Öztürk, "Ben de kendimi rahatlatayım, motive edeyim anlamında ağaçla uğraşmak istedim. Sultan Abdülhamid Han ile ilgili kitapları da çok okurdum, çok etkilenirdim. Böylece ağaçla uğraşmaya başladım." dedi.

Öztürk, enstrümanın Nart Destanı'na dayandığını anlatarak, şöyle devam etti:

"Binlerce yıl geriye dayanan Nart Destanı'nda Aşamez karakterinin tesadüfen bulduğu bir alettir bu. Oyunlarımızda sıklıkla kullanırız. Bunun sesine göre ritim değiştirilir, ona göre oyunlar yapılır. 'Phe' Çerkesce'de odun anlamına gelir. 'Ceg' kelimesi de sesiyle alakalıdır. Pheceg genelde 6 yapraklı olur. 5, 6, 7 de olabilir, bununla ilgili kural yok. Aşamez, sefer sırasında uyuyor ve uyandığında daldan sesler geliyor, kurtlar delmiş. Ondan esinlenerek kaval aletini buluyor. Kavalın yanında bir ses gereği hissediyor. Kavalı bir çocuğa öğretiyor. Daha sonra çınar ağaçlarından aldığı parçaları üst üste koyup iple bağlayarak pheceg aletini oluşturuyor."

Tek gayesinin Kafkas kültürünün parçası olan enstrümanı gelecek nesillere aktarmak olduğunu belirten Öztürk, "Çocuklara, kesici aletler bölümünü kendim yaparak, diğer elle ilgili yapılacak yerleri ise göstererek öğretiyorum. Mahallemizdeki gençlere öğretiyorum. Dışarıdan gelen, merak edenler, isteyenler oluyor, onlara da öğretiyorum. Bununla ilgili herhangi bir bedel talep etmiyorum. Bu kültürel bir faaliyettir." diye konuştu.

Öztürk, pheceg yapımında açık renkli, lifli yapısı ve çok iyi ses çıkarmasından dolayı en çok çınar ağacını tercih ettiğini, bunun yanı sıra dut ve şimşir gibi sert ağaçları da kullandığını kaydetti.

Pheceg yapımının sanıldığı kadar kolay olmadığına işaret eden Öztürk, "Belki az el emeği olan veya biraz meraklı olan, üst üste tahtaları koyup bunu yapabilir fakat pheceg yapımında ergonomiyi sağlayan eğimler vardır. Bunu az verirseniz çok iyi çalmaz, çok verirseniz dağılır. Eğimleri yan verirseniz aletin yaprakları sağa sola dağılır. Enstrümanın kullanımıyla alakalı çeşitli hatalar veya gelenekler de var. Phecegi bileğine veya sapına saranlar vardır fakat Adige kültüründe kullanılan, tarihsel, orijinal olan serçe parmağınıza takar ve ritim tutarsınız." ifadelerini kullandı.

Öztürk, enstrümanın boyutuyla ilgili herhangi bir standardın bulunmadığına değinerek, "Sağlaklar için ayrı solaklar için ayrı phecegler yapıyorum. Kişiye özel yapıyorum. Çok büyüğü de var küçükleri de. Üstlerine değişik Çerkes figürleri yazabiliyorum. Sülale amblemleri yapıyorum. Minyatürlerini doğum günleri, sünnet, nikah, nişan gibi günlerde dağıtmak üzere hazırlıyorum. Çok derneğe yolladım bunlardan. Yeni açılan yerlere hediye yolluyoruz. Bazen siparişler oluyor ama amaç kültürel ürünlerimizi tanıtmak, onları geliştirmek." diye konuştu.

Bu kültürü yaşatmak için üniversitedeki tez konusunu da pheceg ve onunla kullanılan tog tog üzerine seçtiğini anlatan Öztürk, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Çok güzel ve geniş kapsamlı müzik aletleri var. Bunların içinden bir ikisini anca tanıtabiliyorum çünkü çok geniş bir yelpazeye sahip. Tog tog aletini de 2 ses çıkarır şekilde yapmaya çalıştım. İç ve dış mekan olarak tasarladım. Dış mekanlar için sert yapıya sahip kayın ağacı, iç mekanlar için de su tutan lifli bir yapıya sahip Afrika iroko ağacı kullandım. Yani bir ince bir de kalın ses elde ediyoruz. Bu alet, pheceg ile kullanılarak müziğe ahenk katar."