KOCAELİ (AA) – Emekli öğretim üyesi ve yazar Prof. Dr. Sadettin Ökten, "Müzeler, bir yönetim anlayışının topluma yönelik mesajını içeren yapılardır. Toplumu bilinçlendirir, geçmişe dair farkındalık kazandırır ve aidiyet duygusunu pekiştirir." dedi.
Ökten, Müzeler Haftası kapsamında Kocaeli Bilim Merkezi SEKA Kağıt Müzesi'nde gerçekleştirilen "Medeniyet ve Müze, Müzecilik" konulu söyleşide konuştu.
Müzelerin bireyde oluşturduğu bilinç ve toplumdaki yeri üzerine değerlendirmelerde bulunan Ökten, şehirlerin medeniyetin somut yansımaları olduğunu, müzelerin bu yansımaları koruyan, geçmişle gelecek arasında köprü kuran önemli yapılar olduğunu dile getirdi.
Ökten, müze ziyaretlerinin bireyde bilgi, görgü ve deneyim düzeyinde farkındalık oluşturduğuna dikkati çekerek, bu süreçlerin zamanla kişisel birikime dönüştüğünü söyledi.
Müzelerin sadece sergi alanı olmadığını vurgulayan Ökten, bu mekanların toplumun ortak hafızasını inşa eden özel yapılar olduğunu kaydetti.
Ökten, kendisinin de farklı dönemlerde aynı müzeyi yeniden ziyaret ettiğini anlatarak, zamanla değişen sorular ve ilgiler doğrultusunda her ziyaretin yeni anlam ve izlenim kazandırdığını, bu yönüyle müzelerin bireyin düşünce dünyasında gelişim sağladığını, farklı dönemlerin hayat tarzlarını anlamaya yardımcı olduğunu ifade etti.
Müzelerin bir irade tarafından kurulduğunu, her müzenin ardında bilinç, amaç ve hedef kitle bulunduğuna işaret eden Ökten, şöyle devam etti:
"Müzeler, bir yönetim anlayışının topluma yönelik mesajını içeren yapılardır. Toplumu bilinçlendirir, geçmişe dair farkındalık kazandırır ve aidiyet duygusunu pekiştirir. Müze tabiatta yoktur, onu birileri yapar. Her müzenin arkasında bir erk, bir amaç, bir program ve bir icraat vardır. Bu kurumlar toplumda bilinç ve görgü oluşturur, aidiyet hissi kazandırır. Müzeler, geçmişi hatırlatır, sevdirir ve benimsetir. Bu yönüyle de yönetimlerin toplumla kurduğu sembolik iletişimin bir aracıdır."
Ökten, müze kurulumunda kullanılan koleksiyonların öneminden bahsederek, bu koleksiyonların kimi zaman sanat değeri, kimi zaman nadirlik ya da önemli kişilere ait olma özellikleriyle öne çıktığını, koleksiyonların birikim yoluyla ya da satın alma gibi yöntemlerle oluşturulabileceğini, mekan seçiminin ise objeyle bağ kurabilecek nitelikte olması gerektiğini anlattı.
