Ethem Sancak, Özal, Erdoğan - Haber 1Haber 1

Ethem Sancak, Özal, Erdoğan

19 Ağustos 2015 - 13:43

ABONE OL

Ethem Sancak’ı şahsen tanımıyorum ama medyadan takip ettiğim kadarıyla bir başarı hikayesi. Soldan gelip iş dünyasında sağlam yer etmiş bir iş adamı. Bu tür başarılı iş adamlarının hayatları kapitalist ülkelerde ders kitaplarında yer alıyor.

Ethem Sancak tırnaklarıyla tek başına bu başarıya imza atmış. Çok farklı sektörlerde faaliyette bulunmuş: ilaç dağıtım, hayvancılık gibi… Türkiye’nin en prestijli, en büyük gruplarıyla ortaklıklar kurmuş. Bütün bunlar zor şeyler. Başarmış. Son olarak medyada çok önemli grupların sahibi olmuş. Gençlerin hayranlık duyacağı türden bir başarı hikayesi.

ETHEM SANCAK “YAĞCI” MI?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kin derecesinde nefret besleyen çevreler son zamanlarda Ethem Sancak’a taktılar. Onun Erdoğan hayranlığını “yağcılık” olarak tanımlıyorlar. Onu alay konusu haline getirmek istiyorlar.

Geçmişte aynı köşe yazarları, aynı medya grupları insan yeme sanatında çok başarı kazandılar. “Manşetler” bir ok gibi yağdı. İnsanların hayatı mahvoldu. Maalesef bunlar hep başarılı insanlardı. Fatura Türkiye’ye çıktı. Ama umurlarında mı? Tırnaklarından kan damlayanlar kurbanları can çekişmeye başlayınca herhalde viskilerini yudumlayıp kıs kıs gülmüşlerdir.

EN BÜYÜK KURBAN GEÇMİŞTE ÖZAL OLDU

Özal’ın Ocak 1993 başında Cumhurbaşkanlığı uçağında Büyük Sahra çölü üzerinde bana söyledikleri bir “kehanet” niteliğinde. Bu “kehanetin” içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın icraatları da var. Ethem Sancak’ın Erdoğan’a yaptığı iltifatlarda var.

1990 başına dönelim. Özal çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı. Gönlünde dev bir Türkiye sevdasından başka bir şey yok. O bir dahi devlet adamı. Tarihin Türkiye’ye bir lütfu.

Özal 1990’da Cumhurbaşkanı olunca icraat yapabilmek için partili bir Cumhurbaşkanı olma mecburiyetini hissetmişti. Türkiye’ye çağ atlatan eserlerini tamamlamak istiyordu. Partisinin başına ve Başbakanlığa güvendiği bir arkadaşını getirdi.

Yıldırım Akbulut gerçek bir Anadolu adamıydı. Tevazu, çalışkanlık, vatan sevgisi ve vefa duygularıyla hareket eden ağır başlı, efendi, kibar bir kişiydi. Şahsen tanıyorum: TGRT’de çok bakılan “Geniş Açı” programıma konuk oldu.

Özal 1990 yılında Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez merkez medyanın amiral gemisinin genel yayın yönetmeninin saldırısına uğradı. Manşetler ve köşe yazıları ok gibi yağmaya ve onu yaralamaya başladı: “Özal’a alışamadık” “Özal’ı kandırdılar” “Özal kandırılmaya bayılır” başlıklarını lütfen arşivlerden çıkartınız. “Manşet senyörü” amacına ulaştı ve “özköşk” olmayı başardı. Ama Özal’ın üzüntüden ölme süreci de başladı.

Manşetler ok gibi yağmaya devam ediyor ve Özal hareket edemez hale getiriliyordu. Çankaya’da Cumhurbaşkanıydı ama yapayalnızdı. Önce korkunç bir medya kampanyasıyla alay konusu haline getirilen Başbakan Yıldırım Akbulut parti içi bir darbeyle devrildi. Merkez medyanın adayı Mesut Yılmaz Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Başbakan oldu.

Bir süre sonra da Anavatan Partisinin zaaflarını iyi kullanan kurt politikacı Demirel Başbakanlığı altıncı kez ele geçirdi. Özal için sonun başlangıcı başlamıştı.

AMAÇ ÖZAL’I YOLSUZLUK DOSYALARIYLA YÜCE DİVANA SÜRÜKLEMEKTİ

Merkez medya Özal’a yüklendikçe yükleniyor ve onu Yüce Divana sürüklemeye çalışıyordu. Cumhurbaşkanı olduğu günden beri adeta ona kilitlenen manşet senyörü ona “havuç ve sopa” politikası uyguluyordu. Son zamanlarda geriye sadece sopa kalmıştı.

ÖZAL’IN “KEHANETİ”

Ocak 1993. Özal’ın uçağındayım. Afrika’dan Senegal’den Ankara’ya dönüyoruz. Cumhurbaşkanına tahsis edilen Airbus uçağının özel ön kısmında Cumhurbaşkanı ile başbaşayım. Ondan durumu yorumlamasını istiyorum. Büyük Sahra çölü üzerinde on iki bin metre yükseklikte Özal’ın bana söylediği sözler tarihe geçecek nitelikte. Belki de Özal’ı anlamak ve ölümünü çözmek için bir belge niteliğinde. Bu konuşmayı Türkiye gazetesinde 16 Ocak 1993’de fotoğrafları ile yayınlıyorum. Mutlaka bu belgenin okunması gerek. Bu geniş konuşmada Özal özetle dört şey söylüyor:

1-Ülkemiz çok kısa zamanda çok ileri bir duruma geldi. Türkiye komşularına fark attı.

2-Bu gelişmeler çok kısa zamanda meydana geldiği için insanlarımızın kafasında hala eski yıllar var.

3-İçeride siyasi kavgalar devam ettiği için durum bir nevi bulanık gözlük camları arkasından görülüyor.

4-Durum yakında daha iyi anlaşılacak, Türkiye’yi kötü gösterme gayretlerinin bir geçici buluttan, geçici bir sisten başka bir şey olmadığı anlaşılacaktır. Gerçekleri görenlerin çekinmeden yağcılıktır falan gibi lafları bir yana bırakıp anlatması lazım. Türkiye’nin geldiği noktayı anlatmada basının ve televizyonun çok önemli rolü var. Doğrular yakında anlaşılacak. Ben şimdi çok daha ümitliyim.” (Türkiye gazetesi 16 Ocak 1993 “Doğrular yakında anlaşılacak.”) Özal bu konuşmadan 3 ay sonra ölüyor. Özal öldükten sonra bu kehaneti anında gerçekleşiyor. Onu üzüntüden öldüren kampanya anında bitiyor. Cenazesi bir olaya dönüşüyor. Manşet senyörü “büyük adammış, zamanında anlayamamışız” diyor.

BUGÜN DEĞİŞEN NE?

Özal’ın yaptığı analiz tıpatıp çok daha büyük ölçekte Erdoğan içinde geçerli. Özal’ın uçakta bana Büyük Sahra üzerinde on iki bin metrede söylediği ve Türkiye gazetesinde sürmanşetten yayınladığım analizini bir kehanet gibi tekrarlayalım ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın icraatı ile karşılaştıralım. Bu dört nokta neydi?

1-Ülkemiz çok kısa zamanda çok ileri bir duruma geldi. Türkiye komşularına fark attı.

2-Bu gelişmeler çok kısa zamanda meydana geldiği için insanlarımızın kafasında hala eski yıllar var.

3-İçeride siyasi kavgalar devam ettiği için durum bir nevi bulanık gözlük camları arkasından görülüyor.

4-Durum yakında daha iyi anlaşılacak, Türkiye’yi kötü gösterme gayretlerinin bir geçici buluttan, geçici bir sisten başka bir şey olmadığı anlaşılacaktır. Gerçekleri görenlerin çekinmeden yağcılıktır falan gibi lafları bir yana bırakıp anlatması lazım. Türkiye’nin geldiği noktayı anlatmada basının ve televizyonun çok önemli rolü var. Doğrular yakında anlaşılacak.

TÜRKİYE’Yİ SEVMEK “YAĞCILIK” MI?

Özal’ın yukarıdaki sözleri Türkiye’yi sevenler için bir ışık olmalı. Kural büyük devlet adamlarını övmek olmalı. Kural büyük devlet adamlarına sövenlere lanet etmek olmalı. Türkiye bin yıllık tarihi boyunca hainlerden çok çekti. Kahramanlarda zaman zaman çıktı. Daha nadiren. Onları yüreklendirmek gerek. Ethem Sancak’ın Erdoğan konusundaki takdir dolu sözlerini alkışlamak lazım. Kendisini kutluyorum.

PROF. DR. BENER KARAKARTAL

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.