
LONDRA (AA) – İngiltere'nin başkenti Londra'da düzenlenen temsili "Gazze Mahkemesi (The Gaza Tribunal)"nde, İsrail'in Gazze'de işlediği savaş suçlarında, İngiltere'nin suç ortaklığı iddiaları inceleniyor.
Başkentteki Church House konferans salonunda iki gün sürecek halka açık oturumların ilk gününde, Gazze'de gönüllü görev yapan sağlık ve yardım çalışanlarının yanı sıra gazeteciler, uzmanlar ve tanıkların ifadeleri dinlendi.
Siyasi figürler ile uluslararası akademisyenleri de bir araya getiren Gazze Mahkemesi, İsrail'in devam eden saldırılarındaki rolü nedeniyle sorumlu tutulan İngiltere'nin siyasi ve uluslararası hukuk bağlamında başarısızlıklarını ele alıyor.
Oturumların başkanlığını, iktidardaki İşçi Partisinin eski lideri ve bağımsız milletvekili Jeremy Corbyn, Londra Queen Mary Üniversitesi Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları Hukuku Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neve Gordon ve Kent Üniversitesi Uluslararası Hukuk Bölümünde görev yapan Filistinli akademisyen Shahd Hammouri üstlendi.
– "Soykırımda İngiliz suç ortaklığının tüm boyutlarını ortaya çıkaracağız"
İngiliz milletvekili Corbyn, oturumların açılışında yaptığı konuşmada, İngiliz hükümetinin tıpkı Irak'ta olduğu gibi kendisini savaş suçlarına ilişkin denetimden korumak için elinden gelen her şeyi yaptığını belirtti.
Corbyn, "İngiltere hükümeti, tıpkı Irak'taki gerçeği boğma girişimlerinde başarılı olamayacak. Soykırımda İngiliz suç ortaklığının tüm boyutlarını ortaya çıkaracağız ve Filistin halkı için adaleti sağlayacağız." dedi.
İsrail'in Gazze'deki savaş suçlarında sorumluların hesap vermesi gerektiğini vurgulayan Corbyn, "Savaşın izleri, son silahın susmasıyla ortadan kalkmaz. Bu nedenle, parlamento üyeleri ve vatandaşlar olarak bizim görevimiz, hükümetlerimizi olan bitenlerden sorumlu tutmaktır. Ben de birçok meslektaşımla bu konuları parlamentoda sürekli gündeme getirdik ve getirmeye de devam edeceğim." dedi.
İsrailli hukukçu Prof. Dr. Gordon da bu girişimin bir parçası olmasındaki motivasyonunun arkasında yetiştirilme tarzından ve çocukluğunda Yahudilik dini öğretilerinden aldığı derslerden kaynaklandığını söyledi.
Gordon, "Bu mahkemedeki kilit rollerden biri, gerçekliğe açık gözlerle bakmak ve adalet arayışında doğruyu söylemektir." dedi.
– "İsrail askerleri genç Filistinliler üzerinde atış talimatı yapıyor"
Mahkemenin ilk oturumunda, Gazze'deki hastanelerde görev yapan Oxford Üniversitesi doktorlarından Prof. Dr. Nick Maynard'ın tanıklıkları dinlendi. İngiliz doktor Maynard, Gazze'deki görev süresi boyunca her gün tanık olduğu savaş suçlarının "soykırım ve etnik temizlik" olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Gazze'deki hastanelerin kasıtlı hedef alındığının altını çizen Maynard, buradaki son görevinde çoğunlukla Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın dağıtım merkezlerinde İsrail askerleri tarafından vurulan genç erkek çocukları ameliyat ederek geçirdiğini anlattı.
Doktor Maynard, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu noktalar, ölüm tuzakları olarak tasarlanmış, kaos, ayaklanma yaratmak ve İsraillilerin, kızların ve çocukların vurulmasını kolaylaştırmak için dizayn edilmiş. Sadece vurulmakla kalmıyorlardı, aynı zamanda belirli günlerde belirli bir vücut bölümünün hedef alındığına dair açık kanıtlar vardı. Bir gün acil servise hepsi başından ya da boynundan vurulmuş 19 genç erkek başvuruyordu. Ertesi gün gelenler göğüsten vurulmuşlardı. Ertesi gün karın bölgesinden, ondan sonraki gün de bacaklarından. Gazze'de belirli vücut bölgelerindeki yaralanmaların spesifik şekilde kümelenmesi tesadüfün ötesindeydi. İsrail askerlerinin bu genç delikanlılar üzerinde atış talimi yaptığının açık kanıtıydı."
İsrail'in saldırıları ve ablukası altındaki Gazze'de gönüllü çalıştıktan sonra İngiltere'ye dönen plastik cerrah Victoria Rose, buradaki görev süresi boyunca ağır yaralı çocukları ameliyat etmek dahil Gazze'de yaşadığı tanıklıkları anlattı.
Konuşmasında Gazze'de görev yapan doktorlara yönelik yardım kısıtlamalarının da altını çizerek, bölgedeki sağlık personelinin, malzeme eksikliği, yetersiz beslenme ve bağışıklık sisteminin baskılanmasıyla da mücadele ettiğini dile getirdi.
– "İngiltere aktif olarak öldürmekle kalmıyor, aynı zamanda görmezden de geliyor"
Filistinli yardım grubu "Sameer Project"in eş kurucusu Hala Sabbah da konuşmasında "İngiltere, soykırımın işbirlikçisi. Bu işbirliği 7 Ekim (2023) ya da 1948’de başlamadı. Filistin'in işgalinde başladı." dedi.
Sabbah, İsrail'in saldırıları ve ablukası altındaki Gazze'de gıda dağıtacak yer bulamadıklarını çünkü bölgedeki tarım alanlarının yok edildiğini söyledi.
İsrail'in 7 Ekim 2023 öncesinde bölgeye günlük 600 yardım tırının girişine izin verdiğini hatırlatan Sabbah, bu tarihten sonra Gazze’ye giren yardım kamyonlarının önemli ölçüde azaldığını söyleyerek, "Un ve mercimek gibi ürünler giriyor ancak yardımlar arasında gerçekten besleyici ürünler bulunmuyor. Sebze, meyve ve ilaçlar giremiyor. Yardımlar İsrail tarafından kontrol ediliyor ve insan yapımı bir kıtlık yaşanıyor." ifadelerini kullandı.
Sabbah, laktoz intoleransı gibi özel beslenme gereksinimleri olanların çok büyük tehlike yaşadığının altını çizdi.
İngiltere'nin tedavi ihtiyacı olan çocukları büyük oranda kabul etmediğini aktaran Sabbah, "İngiltere aktif olarak öldürmekle kalmıyor, aynı zamanda görmezden de geliyor." değerlendirmesini yaptı.
Filistin Dayanışma Kampanyasının (PSC) Direktörü Ben Jamal ise konuşmasında, İsrail'in Gazze'deki soykırımının 7 Ekim 2023'te başlamadığını vurgulayarak, "Bu soykırım, 76 yıllık yerleşimci kolonizasyonu, işgal, apartheid ve nehirden denize kadar tüm tarihi Filistin'de uygulanan baskının temelleri üzerine inşa edildi." ifadesini kullandı.
Jamal, İsrail'in bölgede uyguladığı baskının İngiltere başta olmak üzere Batılı sorumluları olduğunun altını çizdi.
– Gazze Mahkemesi (Gaza Tribunal)
İsrail'in saldırıları altındaki Gazze'de yaşananların hukuki, siyasi ve etik yönlerini araştırmak üzere geçen yıl Gazze Mahkemesi (Gaza Tribunal) girişimi başlatılmıştı.
Eski Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Richard Falk'un başkanlığını yaptığı bu mahkeme, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) gibi uluslararası yargı kurumlarının siyasi etkiler nedeniyle ele alamadığı veya davaların sonuçlanmasının oldukça uzun sürdüğü insan hakları ihlallerine ilişkin süreçlerin hızlandırılmasına katkı sunmayı amaçlıyor.
Bu yönüyle UCM ve UAD'a alternatif değil, bu kuruluşları desteklemeyi amaçlayan mahkeme, hukuki açıdan güvenilir sonuçlar üretmeyi ve küresel farkındalık oluşturmayı hedefliyor.