Türkiye İnovasyon Haftası - Haber 1Haber 1

Türkiye İnovasyon Haftası

Türkiye İnovasyon Haftası

12 Aralık 2022 - 17:40

ABONE OL

İSTANBUL (AA) – ROKETSAN Genel Müdürü Murat İkinci, dünyanın neredeyse her kıtasında kullanılan ürünlere talebin her geçen gün arttığı, savaş alanında kendisini ispatlamış, binlerce tankı küçük bir mühimmatla imha etme başarısı göstermiş bir şirket olduklarını belirterek, "Bundan sonra da bu teknolojileri inovasyonla kendi mühendislik gücümüzle ve ekosistemimizle hızlı bir şekilde dünyanın en önemli teknoloji şirketlerinin önüne geçirmeyi ve daha da üst sıralarda yer almayı hedefliyoruz." dedi.

Anadolu Ajansı'nın (AA) global iletişim ortağı olduğu, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından Ticaret Bakanlığı katkılarıyla düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası, Haliç Kongre Merkezi'nde devam ediyor.

Bu yıl "İnovasyonun Yeni Yüzyılı" temasıyla 9. kez düzenlenen ve inovasyona yön veren tüm paydaşları bir araya getiren etkinlik kapsamında, "Savunma Endüstrisinin Yükselen Yıldızı Türkiye" başlıklı panel düzenlendi.

Panelde konuşan ROKETSAN Genel Müdürü Murat İkinci, şu anda ROKETSAN'ın dünyanın en büyük 100 savunma şirketinden bir tanesi olduğunu belirterek, "Ülkemizin roket ve füze teknolojileri alanında en büyük ihracatçısı konumunda. Şu andaki mevcut ürün portföyünün çok büyük bir kısmı dünyanın çeşitli ülkelerinde bizim SİHA'larımızla, gemilerimizle, platformlarımızla ve birçok yabancı platformla beraber başarıyla kullanılıyor ve ülkemizi başarıyla temsil ediyor." diye konuştu.

İkinci, şu anda dünyanın roket ve füze teknolojileri üzerinde en üst seviyede durduğunu ve bilgilerini diğer ülkelerle fazla paylaşmadığını kaydederek, ROKETSAN'ın yapılan İHA ve SİHA'ları silahlı hale getirdiğini, sahadaki vurucu gücünü oluşturduğunu anlattı.

SİHA'nın üzerinden bırakılan bir roket veya mühimmatın 100 kilometre hızla giden bir hareketli aracı yakalayıp imha edebilecek teknolojiyle hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan İkinci, burada başarılı olmanın zorluğundan bahsetti.

İkinci, bunu Türkiye'nin başardığını ve kendi oluşturduğu platformları silahlı hale getirerek düşmanlık eden unsurları yerinde ve kendisine zarar vermeden imha etme yeteneğine kavuştuğunu bildirdi.

– "Savunma sanayisinde bu noktaya inovasyon uygulamalarıyla geldik"

Murat İkinci, füze ve roket sistemlerinde geldikleri noktanın inovasyonın en uç örneği olduğunu kaydederek, Türkiye'nin savunma sanayisinde sahip olduğu inovasyona ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"Mecburiyet olmadan, ihtiyaç olmadan, problem olmadan inovasyondan bahsetmemiz mümkün değil." diyen İkinci, şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye aslında kendi problemlerini, kendi ihtiyaçlarını, kendi var olan teknolojileriyle, altyapılarıyla çözmeye başladıktan itibaren, inovasyonun önemini anlamaya başladık. Özellikle savunma sanayisinde kendi kendine yeterlilik, kendi çözümünü oluşturma mecburiyetinden dolayı gelmiş olduğumuz nokta aslında inovasyonun en uç noktasındaki uygulamaların bir ürünü diyebiliriz."

İkinci, havadaki bir hedefi, neredeyse süpersonik hızlarla uçan bir hedefi havada yakalayıp onu imha edebilecek teknolojinin şu anda dünya üzerindeki en üst teknolojilerden bir tanesi içerdiğini kaydederek, Türkiye'nin bu alanda sahip olduğu çözümlerden bahsetti.

– "İnovasyon, problemlerinize kendinizin çözüm oluşturma yeteneğini anlatıyor"

ROKETSAN Genel Müdürü İkinci, savaş alanının ve tehditlerin değişken olduğunu anlatarak, "İnovasyon kendi problemlerinize kendinizin çözüm oluşturma yeteneğini anlatıyor aslında . Örnek olarak, hazır ürünler, hazır çözümler, sizin değişen şartlarınıza ve değişen şartlarda size dikte edilen yaptırımlara karşı elinizi bağlayan bir unsur aynı zamanda." şeklinde konuştu.

İkinci, roket ve füze üretimindeki yeniliklere ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, şu ifadeleri kullandı:

"Bu bir yarış. Bu yarışı kendi ihtiyaçlarınız doğrultusunda şekillendirebilmeniz için birincisi teknolojiye hakimiyetinizin yüksek olması; ikincisi yetişmiş insan kaynağınızı güncel teknolojilerle ve inovasyonla desteklemeniz; üçüncüsü ekosisteminizi sizinle beraber hayata geçiren ve çalışan, sizi destekleyen üniversite, STK ve KOBİ'leri de ayakta tutmanız; dördüncüsü belki en önemlisi aslında bu ürünlerin kullanıcısı olan TSK'yı da bu döngünün içerisine dahil etmeniz lazım. Çünkü inovasyonları ne kadar iyi yapabilirseniz yapın, bunu kabullenen, sahada kullanan, oradan size geri bildirim veren ve daha iyi bir teknolojiyi hayata geçirmenizi sağlayan kullanıcınız yoksa yine sonuç alamıyorsunuz."

Murat İkinci, bugünkü başarıyı yakalamalarındaki en büyük etmenlerden bir tanesinin TSK'nın yüksek operasyon gücü olduğunu kaydederek, "ROKETSAN dünyanın neredeyse her kıtasında ürünleri kullanılan, bu ürünlere talep hızlı bir şekilde arttığı, savaş alanında kendisini ispatlamış, binlerce tankı küçük bir mühimmatla imha etme başarısına kavuşmuş bir şirket. Bundan sonra da bu teknolojileri inovasyonla kendi mühendislik gücümüzle ve ekosistemimizle hızlı bir şekilde dünyanın en önemli teknoloji şirketlerinin önüne geçirmeyi ve daha da üst sıralarda yer almayı hedefliyoruz." diye konuştu.

– "Ürettiğimiz ürünleri ihraç etmek için bir seferberlik halinde çalışıyoruz"

ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün de inovasyonun önemine işaret ederek, etkinliğin barındırdığı konu başlıklarına işaret etti.

Tüm sektörler, çalışmalar, organizasyonlar, iş yapış şekilleri, ürünler için inovasyonun gerekliliğini dile getiren Görgün, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bizim faaliyet alanımız, bağımsız olabilmek için, gerçek anlamda politika belirleyebilmek için, haklarınızı sadece o günkü değil sonraki ve gelecek nesillerin haklarını da koruyabilmek için inovasyonu zorunlu kılıyor. İnovasyon bu toprakların genlerinde ve kodlarında olan bir anlayış. İki günümüzün birbirine eşit olmamasına gayret gösteriyoruz. Yenilenmeye, gelişmeye, ilerlemeye, değişmeye, dönüşmeye açık bir şekilde faaliyet gösteriyoruz. Savunma sanayi alanında da öyle alanlar var ki konvansiyonel olarak çalışılan, işletilen sistemler gibi her gün kendimizi yenilememiz gereken alanlar var.

İşte bizim faaliyet gösterdiğimiz alanların birçoğu böyle. Savunma sanayinde bizim şirketimiz aslında kuruluş itibarıyla, bir mecburiyetle kuruldu. Yani Aselsan'ın kuruluş hikayesini düşündüğünüzde, Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında kendi unsurlarımız birbiriyle haberleşemediği için ve kendi kendinize zayiat verdiğimiz için, muhabere olmadan muharebe olmaz anlayışıyla kuruldu. Daha sonrasında askeri elektronik alanında ihtiyaç duyduğumuz her kritik komponenti yerlileştirerek ve millileştirerek geldiğimiz noktada, bugün dünyanın ilk 100 savunma sanayi içinde, ilk 50'ye girmiş bir ASELSAN'ımız var."

Görgün inovasyonun sadece bir ürün ya da hizmet olmadığının altını çizerek, bir süreç, organizasyon ve bir yapış şekliyle de ele alınması gerektiğini dile getirdi.

"Biz kendi içimizde bu bakış açısıyla ASELSAN'daki bu kültürü oluşturmaya çalışıyoruz. Kendi içimizde doğal olarak var olan inovasyon anlayışını disiplinli bir kültür haline getirmeye çalışıyoruz." diyen Görgün, bu çerçevede ASELSAN'ın faaliyet alanları hakkında bilgi verdi.

Görgün, "Gözümde tüm faaliyet alanlarımızı canlandırdığımda, haberleşme sistemleri, kripto sistemler, uydu sistemleri, diğer taraftan elektro optik sistemler, güdümlü sistemler, insansız sistemler, otonomi sistemleri, radar, elektronik harp, komuta kontrol, hava savunma sistemleri gibi alanların hepsi çok canlı. Ekonomik bağımsızlığa katkı sağlayabilmek adına, yıllar içinde biriktirdiğimiz tecrübeyi artık sivil alandaki uygulamalarda da kendini gösterecek şekilde çözüm oluşturmaya çalışıyoruz. Burada ürettiğimiz ürünleri ihraç etmek için bir seferberlik halinde çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.

– "HAVELSAN birçok ülkede sözleşme aşamasında"

HAVELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Ali Mantar, HAVELSAN'ın zorunluluktan doğduğunu, Kıbrıs Barış Harekatı'nda yaşadığı sıkıntılar sonrasında kurulmasına karar verildiğini belirterek, kuruluşundan bu yana gelinen süreçten bahsetti.

Bugün dünya çapında ürünleri olan, ihracat yapan bir kuruluş olduklarını dile getiren Mantar, "HAVELSAN'ın 40 yılına baktığımızda aslında çok sistematik ve düzenli bir şekilde yerlileştirmeyi, inovasyona, teknoloji yönetimine önem veren bir kuruluşumuz. Biz buradaki diğer kuruluşlardan farklıyız." diye konuştu.

Mantar, HAVELSAN'ın faaliyet gösterdiği alanlara değinerek, "Türkiye İnovasyon Haftası'nda son 5 yıldır ödül alıyoruz. İnovasyona çok önem veriyoruz." şeklinde konuştu.

Türk Hava Kuvvetleri'nde daha önce talep ettiği ancak yabancı bir şirketin başarılı olmadığı hava yönetim sisteminden bahseden Mantar, "Bugün Türk Hava Kuvvetleri'nde kullanılan Hava Kuvvetleri Bilgi Sistemi (HvBS) HAVELSAN tarafından bir irade ortaya konulmuş ve deneyimli olan şirketin yapacağı süreden çok daha kısa sürede yapılmıştır. Aşağı yukarı 20 yıldır TSK tarafından kesintisiz kullanılabiliyor. Birçok başka ülkeye de bu sistemin benzerini şu anda kurmak üzereyiz." açıklamasında bulundu.

Mantar, HAVELSAN'ın gemilerin akıllılık kısmına ve savaş yönetim sistemlerine ilişkin çalışmalarından bahsederek, şu bilgileri verdi:

"Sadece Türkiye'de değil bugün şu anda Ukrayna'da, Pakistan'da, Endonezya'da, Katar'da ve birçok ülkede sözleşme aşamasındayız. Yani önce geliştirdik, mühendisliğini yaptık, AR-GE'sini yaptık, teknolojisini kazandık. Kendi birimlerimizde kullandık. Şimdi tüm dünyaya ihraç edebilecek durumdayız. Size şunu gururla söyleyebiliriz ki biz Pakistan'da, Endonezya'da, Malezya'da, Katar'da birçok dev firmaların elinden bu projeleri aldık. Gerek su üstü platformlarda, gerekse su altı platformlarda."

Mantar, HAVELSAN'ın simülatör konusunda da çok ileri noktada olduğunu kaydederek, bu alandaki çalışmalarından bahsetti.

– "6 yılda 1.200'den 6 bin mühendise geldik"

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) Genel Müdürü Temel Kotil, inovasyon yapmanın zorluğunu ifade ederek, inovasyonun fikir veya ürüne değer katan bir yeniliği ifade etse de aslında inovasyonu teknoloji ile bütünleştirmenin yanlış olmayacağını söyledi.

Devletin yüksek vizyonu ile son 20 yılda otomotivden savunma sanayiine, havacılıktan yenilenebilir enerjiye sürdürülebilir nitelikteki teknolojileri ülkeye kazandırıldığını belirten Kotil, esas yapılanın bir teknolojiyi nasıl geliştireceğinin epistemolojik altyapısını oluşturmak olduğunu söyledi.

Kotil, inovasyon olmadan hayatın devam edemeyeceğini ifade ederek, "İnovasyonu istiyorsanız biraz terlemeniz lazım. Yani kolay kolay değil, çabuk çabuk yapmanız gerekiyor. Milli Muharip Uçağı'nda bizim şuan 1.300 mühendisimiz var. 60 kişiden buralara gelmesi de bir inovasyondur. Mühendis yetiştirmedeki inovasyonumuz şu; üniversitenin 3. sınıfını bitirdiyseler ve notları da iyiyse biz onları direk işe alıyoruz. 6 yılda 1.200'den 6 bin mühendise geldik, inşallah 10 bine geliyoruz. Ayrıca öğrenci okurken yarı zamanlı çalışma programımız da var." diye konuştu.

– "Helikopter gelecek yılın ortasında ilk uçuşu gerçekleştirmeyi planlıyoruz"

TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI) Genel Müdürü Mahmut Faruk Akşit de 20 yıl önce bütün motorların ithal edildiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Şuan geldiğimiz durumda gerek pistonlu gerek benzinli motorlar olsun, dizel ile İHA motorları, jet motorları, helikopter motoru olsun bunları değişik güç sınıflarında 11'e kadar değişik milli motorumuzu kendimiz tasarladık, geliştirdik, ürettik hatta çalıştırdık. Bunların 5 tanesini de seri imalata soktuk. Bunların içerisinde en zoru jet grubu, özellikle insan taşıyacak olanlar. Helikopter motorumuzun projesini 2017 yılında başlamıştık, nasip olursa gelecek yılın ortasında ilk uçuşunu da gerçekleştirmeyi planlıyoruz."

Motorda kullanılan milli teknolojiler konusunda malzeme teknolojilerinin de önemli bir konu olduğunu vurgulayan Akşit, "Motoru tasarladık, imal ettik ancak imal ederken kullandığımız malzemeleri ve yarı mamulleri de ithal ediyorduk. Bunları da yerlileştirdik, millileştirdik. Şuan itibarıyla, Savunma Sanayii Başkanlığımızın destekleriyle Türkiye'de motorda kullanılan nikel, titanyum gibi süper alaşımları yani kritik malzemelerin hepsini Türkiye'de geliştirebiliyoruz." ifadelerini kullandı.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.