Ahmet Davutoğlu, bugün Gelecek Partisi Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, AK Harti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Şehir Üniversitesi’yle ilgili kendisi hakkındaki iddialarına yanıt verdi.
ARAŞTIRMA VE SORUŞTURMA KOMİSYONU KURULSUN
Davutoğlu yaptığı açıklamalarda, ”Bütün bakanlarla ilgili araştırma ve soruşturma komisyonu kurulmalı. Erdoğan samimiyse bu komisyonu kursun, önce de benim mal varlığım araştırılsın, birinci derece akrabalarımla birlikte. Ama hemen arkasından Erdoğan’ın, Binali Yıldırım’ın ve Berat Albayrak’ın ve diğer bütün bakanların mal varlığı araştırılsın. Niye kaçıyorsunuz? Siyasi olarak arınma vakti. Hadi arınalım” dedi.
Davutoğlu’nun açıklamalarında öne çıkan başlıklar şöyle:
“ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ MUTLAKA AÇILACAKTIR”
Bir üniversite kapatmak, barbarlıktır. Bunu Moğollar, Bağdat’a girdiğinde de yaptılar ve tarih onları kara bir adla andı. Ama büyük üniversiteler sadece Nizamiye Medresesi kurulurken o günkü siyasi otoriteyle ilim adamları arasında, ilim adamlarının onurlu davranışı sebebiyle bir kriz yaşandı ve onlar kriz yaşadı, taviz vermediler. Cambridge Üniversitesi de o günkü siyasi otorite ile mücadele eden akademisyenler tarafından kuruldu. Üniversite, ilim, siyasetin emrinde olamaz. Erdoğan’ın dünkü, bugünkü ve geneldeki tavrı, niteliğe düşmanlıktır. Sahip olmadığı her şeye düşmandır. Bu, otoriter liderlerin ortak tavrıdır. Her biri çok sayıda fahri doktora unvanları alırlar, kendilerini üniversitede baş hoca, bilge ilan ederler. Sayın Erdoğan, sahip olmadığı bir unvan için çok istisnai ifadeler kullanmıştır. Şimdi de güç kaybı ihtimalini göz önünde bulundurarak tam bir panik halinde bizlere saldırıyor. Bu barbarlığa karşı tutumumuz açıktır. Bu barbarlara karşı onurlu bir direniş sergilemiş olalım. Şehir Üniversitesi öğrencilerine selam ve hürmetlerimi ifade ediyorum. Şehir Üniversitesi mutlaka açılacaktır. Çünkü temeli de mayası da helaldir. Emek ürünüdür. Bilim Sanat Vakfı’nın 30 yıllık birikimi üzerine kurulmuştur. Gecekondu gibi kurulan üniversitelerden değildir. Kaynağı belli olmayan üniversiteler gibi değildir. Emek üzerine kurulmuştur. Ve Türkiye akademisinin bütün önemli birikim üstatlarının, kimisi rahmetli oldu, benim de hocam Şerif Mardin’i, Kemal Kalpat’ı, Mehmet Genç’i, işte Ergun Özbudun, Engin Deniz Akarlı, Serap Yazıcı ve daha nice, alanın en kıymetli insanlarını, ilim adamlarını genç akademisyenlerle buluşturarak bir çığır açmıştır. Halbuki kendisinin, yakınlarını bile, ‘kaliteli’ diyerek bu üniversiteye gönderdiğini herkes biliyor. Kalitedir bizim amacımız.
“BÜTÜN BAKANLARLA İLGİLİ ARAŞTIRMA VE SORUŞTURMA KOMİSYONU KURULMALI”
Bir kez daha buradan kamuoyuna duyurmak istiyorum. Erdoğan’a yaptığım çağrıyı bir kez daha tekrar ediyorum. Madem ortada bir yolsuzluk iddiası var, 7 Aralık 2019 da yaptığı konuşmaya verdiğim cevabı tekrar ederek söylüyorum ve net bir çağrıda bulunuyorum. Yaşayan cumhurbaşkanı ve başbakanlar ve bütün bakanlar, -o açıklamamda sadece ilgili bakanlar demiştim, şimdi değiştiriyorum, bütün bakanlar. Çünkü ekonomiyle ilgisi olmayan İçişleri Bakanı ve farklı bakanlar; neler döndüğünü ve dönmekte olduğunu hepimiz biliyoruz- bütün bakanlarla ilgili araştırma ve soruşturma komisyonu kurulmalı. Erdoğan samimiyse bu komisyonu kursun, önce de benim mal varlığım araştırılsın, birinci derece akrabalarımla birlikte. Ama hemen arkasından Erdoğan’ın, Binali Yıldırım’ın ve Berat Albayrak’ın ve diğer bütün bakanların mal varlığı araştırılsın. Niye kaçıyorsunuz? Siyasi olarak arınma vakti. Hadi arınalım. Tekrar çağrıda bulunuyorum, bir ek daha yapacağım dünkü konuşmama; bu çalışma neticesinde izah edemeyeceğimiz bir mal varlığı ortaya çıkarsa -kimden çıkarsa, FETÖ dosyasına çöken bakanlar da dahil; kimin ne yaptığını, ne olduğunu herkes biliyor- izah edilmeyen mal varlıkları Hazine’ye intikal etsin. Şehit yakınlarına, gazilere, yetimlere, engellilere verilsin. Tek bir kişinin bile Hollanda’da 28 milyon dolar parasından bahsediliyor. Bu, büyük bir rakam. Kim hesabını veremeyeceği bir mülke sahipse hepsi Hazine’ye intikal etsin ve savunma sanayisine aktarılsın.
MEYDAN OKUDU: İSTEDİĞİNİZ KANALI SEÇİN EY ERDOĞAN, BEN HAZIRIM
Bunları konuşmak üzere bir daha çağrıda bulunuyorum. İstediğiniz kanalı seçin ey Erdoğan. Tek başına AK Parti grubunda ya da tek başına bir monolog şeklinde kabadayılık yapmakla olmaz. İstediğiniz kanalı seçin. Her gün bize hakaret eden kanallarınız da dahil olmak üzere, örgütlediğiniz ve başbakana kumpas yapmak üzere örgütlenen o Pelikan çeteler de dahil olmak üzere istediğiniz gazeteciyi karşıma koyun. Ama siz de yanımda oturacaksınız. Siz, promptıra bakabileceksiniz, sorulara cevaplarınız hazır da olacak. Ben, her zaman olduğu gibi yalın çıkacağım. Ne prompter ne hazır soru. Buna hazırım.”
“SAYIN AHMET DAVUTOĞLU’NU CEZALANDIRMAK İÇİN ÜNİVERSİTEYİ KAPATTILAR”
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serap Yazıcı da şöyle konuştu:
“Ben, akademik hayatımın son 9 yılını İstanbul Şehir Üniversitesi’nde geçirdim. Bu meslek hayatımda geçirdiğim en verimli, en huzurlu ve en mutlu yıllardı. İstanbul Şehir Üniversitesi’ni çok büyük bir hasret ve üzüntüyle anıyorum. Ama her zaman, orayı yeniden kuracağımıza da inandım. Kısaca yaşadıklarımızı anlatıp onun hukuki çerçevesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Tabii üniversitemizi yönetenler, geri planda bu sıkıntıları yaşarken aslını ararsanız bize hissettirmediler. Biz, Ekim 2019 yılına kadar üniversitemizde hiçbir sorun yokmuşçasına çalışıyorduk. Ne yazık ki 14 Ekim 2019 günü Mütevelli Heyeti Başkanı’mız Prof. Ömer Dinçer Bey, rektörümüz Prof. Peyami Çelikcan, bizleri olağanüstü bir toplantıya davet ettiler. Olup biteni anlattılar. Artık üniversitenin bizlere maaşlarımızı ödeyemeyeceğini, öğrencilerin burslarını ödeyemeyeceğini ve üniversitenin altyapı hizmetlerinin sürdürülemeyeceğini, çünkü banka hesaplarına el konulmuş olduğunu aktardılar. Öğrencilerin geleceği için ücretlerimizi almadan çalışmamız konusunda ricada bulundular. Biz de çok büyük bir özveri ile bu süreci gerçekleştirdik.
Kamu yararının varlığını kanıtlamaktan çok, yokluğunu kanıtlamak daha kolaydır. Zaten bütün anayasa hukukçuları da bunu iddia etmektedir. Eğer bir kanun yapılma sürecinde parlamentodaki komisyon ve genel kurul görüşmelerinde o kanunun duygusal, siyasi şartlarla hazırlandığını gösteren açıklamalar varsa bu, kamu yararı unsurunun olmadığı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla iptali gerekmektedir. Bütün milletvekillerinin açıklamaları, amacın kamu yararı olmadığını, kişisel olduğunu göstermektedir. Nedir amaç? Sayın Ahmet Davutoğlu’nu cezalandırmak. Neden? Çünkü bir anayasal hakkını kullanmıştır. Anayasa’nın 68. maddesi gereğince siyasi parti kurmuştur ve bir siyasi parti içinde örgütlenme çalışmalarına başlamıştır. Bu her vatandaşın anayasal hakkıdır.”