"Oy vermezseniz evime döneceğim" diyen Akşener siyasete veda etti - Haber 1Haber 1

“Oy vermezseniz evime döneceğim” diyen Akşener siyasete veda etti

“Oy vermezseniz evime döneceğim” diyen Akşener siyasete veda etti

27 Nisan 2024 - 13:35

ABONE OL

31 Mart yerel seçimler öncesinde halka seslenen İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Oy vermezseniz evime döneceğim, siyasetten uzaklaşacağım” demişti. İYİ Parti’nin 5. Olağanüstü Kurultayı’nda konuşan Akşener, aday olmayarak siyasete veda etti.

ATO Congresium’da düzenlenen İYİ Parti 5. Olağanüstü Kurultayı’nda konuşan Akşener, kürsüden partililere son kez seslendiğini belirten “Çünkü bugün emaneti devretme günü.” dedi.

Seçimler öncesinde “ya tarih yazacağız ya da tarih olacağız” diyen Akşener’in konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle…

Hiçbir hesaba, hiçbir pazarlığa, hiçbir sahtekarlığa girmeden, milletin sesini duyurmuş olmanın mutluluğuyla son kez karşınızdayım. İYİ Parti olarak varlığımızı, onurumuzu, duruşumuzu, pazarlık masalarına meze ettirmemiş olmanın gururuyla son kez karşınızdayım. Çok değil daha geçen yıl söylediklerimi o günlerde hararetle reddedenler, şahsıma her türlü hakareti, iftirayı ve hatta küfrü edenler, hırsından hızını alamayıp iftiraya sarılanlar bugün benimle aynı şeyleri söylemeye başladılar. Başarısızlığı ben aldım artık başarıyı sizler yakalayacaksınız. Bedeli ben ödedim artık hesabı siz tutacaksınız. Kiminiz abla, kiminiz kardeş, kiminiz anne diye geldiniz. Benden bir ev, bir yuva istediniz. Ben de İYİ Partiyi sizlere bir ev, bir yuva yaptım.

Hayatımın 30 yılını farklı dönemlerde, farklı mekanlarda, farklı imkanlarla siyaset sahnesinde çalışarak geçirdim. Siyasi kariyerim boyunca beni motive eden tek bir şey vardı, o da tüm eğitim hayatım boyunca beni parasız yatılı okutan milletimize, bana büyük fırsatlar sunan Cumhuriyet’imize ve her geçen gün tahrip edilen devletimize karşı vefa borcumu ödemekti. Bu uğurda 30 yıl boyunca bir kadın olarak zorluklarla karşılaştım. Her devrin fırsatçılarıyla, ahlaksızlarıyla, zalimleriyle mücadele ettim ama şunu içtenlikle söyleyebilirim ki zihnim de vicdanım da hep çok rahat oldu. Çünkü hiçbir zaman peşinden koştuğum kişisel bir çıkarım olmadı. Çünkü hiçbir zaman utanacağım bir yaram olmadı. Çünkü hiçbir zaman vicdanımı susturabilecek bir güç olmadı. Bu yüzden de yalana, dolana, dümene hiç tahammülüm olmadı. Tehdide, baskıya, zorbalığa hiç eyvallahım olmadı. Allah şahit, toz zerresi kadar korkum da olmadı. Çünkü ecel ne bir nefes evvel ne bir nefes sonradır. Buna iman etmişim, iman etmeye de devam ediyorum.
Dolayısıyla hayatımın her döneminde sahip olduğum ahlaki değerleri, Cumhuriyet’imizin temel ilkelerini, Türkiye’nin ihtiyaçlarını gözeterek, sorumluluklar aldım, tutumlar sergiledim. Mesele millet, mesele memleket olduğunda inandığım yolda yürümekten hiçbir zaman çekinmedim. Milletin hakkı için devletin itibarı için karşısında durduklarımın, parmak sallayan elleri beni yıldıramadı. Hedef tahtasına koyan dilleri beni sindiremedi. Cazip teklifleri beni susturamadı. Makam vaatleri beni durduramadı. ‘Tutuklanacaksın’ tehditleri umurumda bile olmadı. Rabb’ime şükürler olsun ki bugüne kadar verdiğim tüm kararların, aldığım tüm tutumların, üstlendiğim tüm sorumlulukların hep arkasında bugün de durmaya devam ediyorum.

İKTİDARIN BİR PARÇASI OLMAMAYI DAHA YOLUN EN BAŞINDA SEÇTİM

“Hakla batılın arasındaki farkı tarih belirlermiş” sözüne hep şahit oldum. Ne zaman kısa vadede olmasa da zaman beni en nihayetinde her zaman haklı çıkardı. Mesela 28 Şubat’ta herkes korkudan susup otururken, ölümle tehdit edilmeme rağmen vesayetçilere karşı tutum aldım ve haklı çıktım. Mesela 2001’de herkes makam, mevki, hayalleri kurarken ‘Türk demekten korkanlarla yol yürünmez’ diyerek bir karar aldım. Yıllarca sürecek bir iktidarın parçası olmamayı daha yolun en başında seçtim. 2010’da herkes ‘yetmez ama evet’ diye diye demokrasi havarisi havalarında ortalıkta gezinirken, Türkiye göz göre göre ateşe atılmasın diye iktidarın en tepesi de dahil olmak üzere önde gelenlerine bizzat gittim, söyledim. ‘Yapmayın, etmeyin bu garabet sizi de vuracak’ dedim. Sonucunda ise maalesef ki milletimiz, devletini sokaktan, köprüden toplamak zorunda kaldı.

Öngörülerimizde haklı çıktık. Mesela 2017’de devletimizin kerim anlayışını ortadan kaldıran, milletimizi de ucube bir sisteme mahkum eden, partili cumhurbaşkanlığı sistemi referandumuna ‘hayır’ demek için il il gezdim. ‘Bu sistem Türkiye’yi uçuruma sürükler’ dedim ve maalesef haklı çıktım. 2018’de, 2019’da, 2020’de ve nihayetinde 2023’te de ‘milletle inatlaşılmaz’ diyerek hem iktidarı hem de ana muhalefeti defalarca uyardım. Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılında Türkiye’ye nefes aldırmak için yeri geldi feragatte, yeri geldi fedakarlıkta bulundum, yeri geldi herkes sustuğunda bile milletin sesini haykıran oldum.

Çok değil daha geçen yıl söylediklerimi o günlerde hararetle reddedenler, şahsıma her türlü hakareti, iftirayı ve hatta küfrü edenler, hırsından hızını alamayıp iftiraya sarılanlar bugün benimle aynı şeyleri söylemeye başladılar. Hatta bazıları kısık sesle de olsa ‘haklıymış’ bile diyenler var, öyle diyorlar. Ne diyeyim? Sabah şerifleriniz hayrolsun. Rahmetli İnönü’nün bir sözü vardır; ‘Tarih kürsüsünden halinizi seyrediyorum. Suçluların telaşı içindesiniz.’ İşte ben de bugün bu arkadaşların halini acıyarak seyrediyorum. Çünkü benim için esas mesele haklı çıkmam değildi. Milletimizin çırak çıkmamasıydı. Milletimizde yokluğun, yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun 5 yıl daha hüküm sürmemesiydi. Türkiye’nin 5 yılını daha kaybetmemesiydi.

SEÇİMLERE HÜR VE MÜSTAKİL OLARAK GİRDİK

Partisimizin yetkili kurullarının kararı doğrultusunda 31 Mart seçimlerine “hür ve müstakil” olarak girdik. Bu karar, aslında bizim için fabrika ayarlarına dönmekti. İYİ Partiyi “iki kutba mahkum edilen Türk siyasetinin yaşam odası olması için” kurduk. Çünkü biz İYİ Partiyi kavgalara, korkulara, mecburiyetlere mahkum edilen milletimize yeni bir seçenek sunmak için kurmuştuk. Çünkü biz İYİ Partiyi bir kişiye, bir zümreye, bir gruba, ya da bir başka partiye kaldıraç olmak, imkan sağlamak, kariyer basamağı olmak için değil milletin istiklali, memleketin istikbali için kurmuştuk. Dolayısıyla bugüne kadar hem kendimin hem de partimizin aldığı tüm kararların arkasında durduğum gibi bu kararın da elbette arkasında durdum.

BEDEL ÖDEME SIRASINDA EN ÖNDEYİM

Ne kadar zorlu bir yola çıktığımızın farkındaydık. İftiralarla, karalamalarla, çirkin oyunlarla, üzerimize gelineceğinin farkındaydım. Satın alınmışlara karşı yürekten inanmışların mücadelesini yürüttüğümüzün farkındaydım. Taşın altına elini, gövdesini koyanların farkında olduğum gibi o taşın bizi ezmesi için çalışanların da iştahla el ovuşturanların da elbette farkındaydım. Ezcümle seçim sonuçları doğrultusunda aldığımızın riskin elbette farkındaydım. İşte bu yüzden bugüne kadar olduğu gibi bugün de Türkiye’nin alıştırılmış normallerinin dışında sadece söz söyleme sırasında değil, bedel ödeme sırasında da en önde karşınızda duruyorum.
Hiçbir hesaba, hiçbir pazarlığa, hiçbir sahtekarlığa girmeden, milletin sesini duyurmuş olmanın mutluluğuyla son kez karşınızdayım. İYİ Parti olarak varlığımızı, onurumuzu, duruşumuzu, pazarlık masalarına meze ettirmemiş olmanın gururuyla son kez karşınızdayım. İYİ Partiyi kurduğumuz ilk günkü gibi bir an bile pes etmeden mücadele

Bugünlere çiçek bahçelerinden değil, mayın tarlalarından geçerek geldik. Bugünlere önümüze örülen tel örgüleri, barikatları, engelleri teker teker aşarak geldik. Biz bugünlere ışıkları kesilen salonlara, yolumuzu kesen kamyonlara, adressiz kurşunlara direnerek geldik. Cümle aleme meydan okuduk. 25 Ekim 2017’de bir çarşamba sabahı demirden dağları bile eriten kadim bir ateşin etrafında toplandık. Kutlu bir davada şanlı bir mücadeleyi vermek için İYİ Partimizin güneşinde buluştuk.

“Türkiye iyi olacak” diyerek yola çıktık. Sesi kısılan, sözü kesilen, iftiraya uğrayanların partisi olduk. ‘Bir memleket meselesi’ dedik; il il, ilçe ilçe, köy köy dolaştık. Anadolu’nun partisi olduk. ‘Millet bizi çağırıyor’ dedik; esnafların, çiftçilerin, emeklilerin, kadınların partisi olduk. ‘Gençler için gençlerle beraber’ dedik; Türk olmaktan gurur duyan ama Türkiye’de yaşayabilmek için çare arayan gençlerimizin yanında olduk, partisi olduk. ‘Devlete millet yakışır’ dedik; hor görülen, duyulmayan, iradesi hiçe sayılan milletimizin partisi olduk, sesi olduk. ‘Türkiye tarih yazacak’ dedik; her şeye rağmen gönlündeki umuda sarılanların partisi olduk, sesi olduk. ‘Mecbur değilsin’ dedik; tıpkı 25 Ekim 2017’deki gibi ‘yol bulamıyorsan yol açacaksın’ diyen cesurların partisi olduk. Hiçbir zaman bir yerlerde garanti beklemedik, bir yerlere sırtımızı dayayarak da ilerlemedik.

“BEN BU BEDELİ ÖDEMEYE RAZIYIM” DİYEREK SİYASETE VEDA ETTİ

Kirli pazarlıkların peşine düşüp ilkelerimizden taviz vermedik. Çünkü mesele inanmaktı, mesele iddia sahibi olmaktı, mesele yeni şeyler söyleyebilmekti. Hatırlayın, bu partiyi kurarken size bir şey söylemiştim; ‘nereden ve nasıl geldiğinizi unutmayın’ demiştim. İyi niyetimize, vatan sevgimize ve hasletlerimize rağmen nasıl zulme uğradığımızı unutmayın. Nasıl taarruz altına alındığımızı unutmayın. Yokluklar içinde bir araya gelip nasıl ayakta kaldığımızı unutmayın. Sırf bize oy veriyor diye ekmeğiyle oynanan, standı basılan ve hatta şiddete maruz kalan kardeşlerimizi unutmayın. Ben hiçbir zaman unutmadım, Allah şahidim olsun ki hiçbir zaman unutmayacağım. O yüzden de şahit olduğum binbir emeğe dil uzatanların diline, el uzatanların eline mani oldum. Yağmur nereye yağarsa tarlasını oraya çekenlere mani oldum. İYİ Partinin ve İYİ Partilinin fedakarlığını taşıyamayanlara mani oldum. ‘Tek kişi kalsam da bu mücadeleden vazgeçmeyeceğim’ dedim, asla da vazgeçmedim. ‘Gerekirse bedelini ödeyeceğim’ dedim, bugün de karşınızda aziz milletimize ve sizlere karşı bir kez daha söylemek isterim ki ben bu bedeli ödemeye razıyım.” dedi.
Eski Amerika Birleşik Devletleri Başkanı John F. Kennedy’nin “Zaferin bin babası vardır ancak mağlubiyet yetimdir” “İşte ben o bin babanın kaçıştığı yerde o yetim mağlubiyeti öksüz bırakmadım. Haksız olduğumuz için değil söz verdiğim için bırakmadım. Başarısızlığı ben aldım artık başarıyı sizler yakalayacaksınız. Bedeli ben ödedim artık hesabı siz tutacaksınız. Kiminiz abla, kiminiz kardeş, kiminiz anne diye geldiniz. Benden bir ev, bir yuva istediniz. Ben de İYİ Partiyi sizlere bir ev, bir yuva yaptım. Ocağını tüttürdüm, içini ısıttım, sofrasını kurdum, bahçesini genişlettim. Yıkmak isteyenlere, dağıtmak isteyenlere, çökmek isteyenlere müsaade etmedim. Ama bugünden sonra artık bu evi siz koruyacak, bu evi artık ayakta siz tutacaksınız. Bu eve artık siz bakacaksınız. Şairin de dediği gibi ‘bizdik o hücumun bütün aşkıyla kanatlı, bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı, dünyaya veda ettik atıldık dolu dizgin. En son koşumuzdur bu, asırlarca bilinsin.’ Bu vesileyle genel başkan adaylarımıza başarılar diliyor, kurultayımızın milletimiz, memleketimiz ve partimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Yolunuz, bahtınız açık olsun. Allah’a ısmarladık.”

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.