Başkanlık sistemine geçmezsek 2014’te kaos olabilir - Haber 1Haber 1

Başkanlık sistemine geçmezsek 2014’te kaos olabilir

15 Kasım 2012 - 9:24

ABONE OL

Başkanlık sistemi konusunda doğrudan tecrübesi olan Prof. Dr. Bener Karakartal uyarıyor: Başkanlık sistemine geçmezsek 2014’te kaos olabilir.

Türkiye Başkanlık sistemini tartışıyor. 2014’te Türkiye Başkanlık sistemine geçerse ne olur? Hiç şüpheniz olmasın: Türkiye kanatlanır. Çünkü Başkanlık sistemi bir otoyoldur. Sürat yaparsınız. Hem de güvenlik içinde.

Başkanlık sistemi konusunda ben tarafım. Çünkü bu sistem içinde elli yıllık bir tecrübem var. Galatasaray Lisesini birincilikle bitirmek sonucu kendimi Paris’te ışınlanmış olarak buldum. Fransa tarihinin en önemli dönemini yaşıyordu. Fransa’nın tarihi lideri General de Gaulle Fransa’da Başkanlık sistemini kuruyordu. Kader beni bu tarihi dönemin merkezine yerleştirdi: Paris’e General de Gaulle’ün verdiği bursla gittim. Cumhurbaşkanlarının okulu Paris Siyasal Bilgilerde ve Sorbonne Üniversitesinde çifte lisans ve doktora yaptım. De Gaulle yönetiminde Fransa’da Başbakanlık Araştırma ekip şefi ve Paris Üniversitesinde öğretim üyesi oldum. Başkanlık sisteminin heyecanını yaşadım ve meyvalarının ne olduğunun doğrudan gözlemcisi oldum.

De Gaulle 1958’de iktidara geldiği zaman Avrupa sıfırı tüketmişti. Yarısı Amerikan denetiminde öbür yarısı fiili olarak Sovyet işgali altındaydı. Almanya’nın yarısı Moskova’ya doğrudan bağlıydı. Kızıl Ordu birlikleri Fransa’ya 200 km uzaklıktaydı. Ayrıca doğrudan Moskova’ya bağlı yerel komünist partiler Fransa’da, İtalya’da, Belçika’da her dört seçmenden birinin oyunu alıyordu. Şüphesiz Roma antlaşması 1957’de imzalanmıştı ama AET sadece kağıt üzerinde vardı.

Bursuyla okuduğum ve daha sonra ekibi içinde yer aldığım de Gaulle’den ne öğrendim? Osmanlı Tarihine büyük hayranlığı olan de Gaulle’ün felsefesi dünyada bir numara olmaktı: bu önce Avrupa için geçerliydi. “Atlantik’den Ural’a kadar bir büyük Avrupa”. Tercümesi: Sovyetler Avrupa’dan çekip gitmeliydi. “Avrupalılara ait bir Avrupa”. Tercümesi: Amerikan egemenliği Avrupa’da son bulmalıydı.

Büyüklüğün temeli ekonomiden geçer

Hedeflerine ulaşmak için de Gaulle ekonominin vazgeçilmez olduğunu biliyordu. Önce bankalar: de Gaulle devlet bankalarının birleştirilmesi talimatını verdi. Böylece BNP kuruldu. BNP-Paribas bugün Avrupa’nın en büyük bankasıdır. Sonra ileri teknoloji ve uzay. Bugün Fransa uzaya en fazla uydu gönderen ülkedir. Türkiye’de bu konuda müşterisidir. Rus kozmos uydularını uzaya Fransa taşımaktadır. Sonra havacılık: atmosfer dışında stratosferde ses süratinin üzerinde uçan tek sivil yolcu uçağı concorde’u Fransızlar yaptı. Stratosferde ses süratinin üzerinde bir salon konforu içinde uçmanın keyfini yaşadım. Sonra Airbus’ler. Bugün dünya piyasasının yarısını oluşturuyor. Sonra nükleer enerji. Fransa bugün elektrik enerjisinin yüzde seksenini nükleerden karşılıyor ve üçüncü jenerasyon nükleer teknolojisinde dünya lideri. Sonra hızlı trenler. Saatte 570 km’lik rekoru elinde tutan Fransız TGV’ler Avrupa’yı bir ağ gibi örüyor ve Manş denizi altından Londra’ya ulaşıyor. Sonra mega şirketler: Total’in cirosu 200 milyar doları aştı. Carrefour 150 milyar doları yakaladı. Sonra Avrupa: Sovyet egemenliği sona erdi. Avrupa bütünlüğüne kavuştu. Avrupa parası Euro dolardan daha değerli. De Gaulle ekibinin içinde yer aldım. Başkanlı sisteminin Fransa’yı nasıl kanatlandırdığını ve de Gaulle’ün yaşlı Alman şansöliyesi Konrad Adenauer’i kanatlarının altına alarak nasıl Avrupa Birliğini kurduğunu gördüm. Bugünde Avrupa Birliğini fiili olarak Fransız-Alman koalisyonu yönetmektedir.

Başkanlık sistemi Türkiye’yi kanatlandırır

Hayatının elli yılı Başkanlık sistemi içinde geçmiş bir kişi olarak bugün Türkiye’yi sevmenin ekonomiden geçtiğini biliyorum ve büyük ekonominin de Başkanlık sistemi sayesinde gerçekleştirilebileceğine kesin gözle bakıyorum. Türkiye büyümek istiyor: daha zengin bankalar, daha büyük şirketler, daha ileri teknoloji ve verimlilik, daha çok ihracat, daha modern alt yapılı kentler, bağımsız ve ucuz enerji bütün bunlar önümüzdeki on yılın hedeflerini oluşturuyor.

Ufukta kaos ihtimali var

Türkiye 2014’e yaklaşıyor. Ama türbülans içinde. Önce çevremiz: ekonomik kriz ve siyasi krizler endişe uyandırıyor. Sonra içerisi: iktidar muhalefet kutuplaşması tehlikeli boyutlara koşuyor. ekonominin istikrarı sürüyor ama atılım yapmasının ideal koşulları bunlar değil. Türkiye bir türlü ekonomiyi konuşamıyor.

2014’te ne olacak? Bugünkü anayasa icraatı bunalıma sürüklüyor. Bu anayasa geçmişte Cumhurbaşkanları ve Başbakanları kavgaya sürükledi. Özal ile Mesut Yılmaz, Demirel ile Tansu Çiller, Sezer ile Ecevit karşı karşıya geldiler. Netice ekonomik kriz oldu. Bankalar iflas etti. Ekonomi çöktü. Zarar yüz milyar dolarla ifade ediliyor.

2014’te Cumhurbaşkanı doğrudan seçimlerle belirlenecek. İki kutupluk kaçınılmaz olacak. Ne yapmalı? Ufuktaki siyasi krizden nasıl kaçmalı? Siyasi krizin çocuğunun ekonomik kriz olacağını nasıl halkımıza anlatmalı?

İki senaryo

Çözüm: sistemi reforme etmek. Ya doğru dürüst parlamenter sisteme geçeriz ve bunu için Cumhurbaşkanının yetkilerini sembolik düzeye indirip gücü Meclise veririz. Yahut Başkanlık sistemine geçeriz. Ben bu tercihte tarafım. Nedenini de analizimin başında açıkladım.

PROF.DR.BENER KARAKARTAL

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.