Erbakan: Türk siyasal faylarını yeniden şekillendiren lider - Haber 1Haber 1

Erbakan: Türk siyasal faylarını yeniden şekillendiren lider

28 Şubat 2011 - 9:28

ABONE OL

30 Aralık 1995: Fransa’nın ünlü Cannes şehrinin yamaçlarında bir kır lokantasında akşam yemeğindeyiz. Benim dışımda herkes işadamı, hemde Türkiye’nin en zengin iş adamları. Onların davetiyle yılbaşını geçirmek üzere Fransa’da bulunuyorum.

Rahmetli Sakıp Sabancı konuşuyor: “Erbakan geldi” diyor. “Onu işe almamı istedi.” “O“dan kastettiği Turgut Özal. “Özal’ı Genel Koordinatör olarak şirkete aldım.

Ne tesadüf! 1995’de Özal vefat etmeden önce benim katıldığım bir toplantıda iş aradığı dönemlerden bahsetmişti. “Koç’a girmek istedim. Beni almadılar” demişti. Demek ki kader çizgisinde belirleyici nokta Profesör Doktor Necmettin Erbakan’ın onu Sakıp Sabancı’ya götürmesi varmış. Ondan sonrası Özal için kolay olmuş: Başbakanlık Müsteşarlığı, Başbakan Yardımcılığı, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı peş peşe gelmiş.

27 Şubat 2011. Televizyon seyrediyorum. Program kesiliyor. “Erbakan vefat etti.” Tüm kanallar yayın akışını değiştiriyor. Ünlü Siyasetçiler peş peşe konuşuyor. Ortaya çıkan gerçek : Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sayısız bakan, sayısız eski bakan, sayısız yeni ve eski millet vekili, iktidar ve muhalefetten çok sayıda lider, Büyükşehir Belediye Başkanları, eski ve yeni yüksek bürokratlar kariyerlerine Profesör Erbakan’ın kanatlarının altında siyaset dünyasına adımlarını atmışlar.

Ama Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın en büyük katkısı Türk Siyasal yaşamına ve İslam dünyasına yeni bir fay hattı oluşturmasında ortaya çıkıyor.

Önce Türkiye’de: 1946’da başlayan çok partili demokrasi Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokrat Parti kutuplaşmasına kilitlenmişken 1970’lerden itibaren Erbakan bu sistemi kökünden sarsan bir girişim başlatıyor. Kurduğu Siyasal Parti defalarca kapatılıyor. Kendisi tutuklanıyor. Ama inatla çizgisini sürdürüyor. Bu çizgi ne? İnanç dünyasını demokrasi ile barıştırmak. Cumhuriyet büyük reformlar gerçekleştirmiş ama “derin Türkiye” nin bir kısmını sisteme kazandıramamıştı. Mesele bu “derin Türkiye“yi sistemle barış içinde barıştırmaktı. İşte Erbakan bunu başarıyor. Yalnız partisini ayakta tutmakla kalmıyor onu iktidara taşıyor. Ne tuhaftır ki koalisyon ortağı olan CHP lideri de onunla aynı kaderi paylaşıyor: Bülent Ecevit’in misyonu da solda kalan “derin Türkiye“yi CHP ile barıştırmak. Erbakan ile Ecevit el ele tutuşuyor ve 1974’de bir başka tarih sayfasını beraberce Kıbrıs’ta yazıyorlar.

Erbakan’ın devrimciliği ölmeden birkaç gün önce İslam dünyasında da kanıtlanıyor. Çağdaş giyimi ile Erbakan İslam’la çağdaşlığı, teknolojiyi, demokrasiyi barıştırıyor. Bugünlerde Tunus’ta, Mısır’da, Libya’da ortaya çıkan fırtınada Erbakan modelinin İslam dünyası için nasıl önem taşıdığı açıkça görülüyor.

Erbakan güler yüzlü üslubuyla, hoşgörüsüyle Türk demokrasisinin bir adım önünde yürüdü. Bunu şimdi söylemiyorum. Tarihi Libya gezisi sonrasında herkes ona adeta saldırırken Milli gazeteye verdiğim bir demeçte belirttim. Arşivler biliyor. (Nedim Odabaş’ın Röportajı. Millî Gazete, 30.11.1996)

Erbakan’ın açtığı çığır Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la üç adım ileri götürüldü. Keşke vefatında araları daha iyi olsaydı. Ama siyasi tarih böyle: Fransa’da Chirac ve Sarkozy, Türkiye’de Demirel ve Özal, Özal’la Mesut Yılmaz, Demirel’le Tansu Çiller aynı kaderi paylaşmamışlar mıydı? Siyasetin teorisinde bu var. Önemli olan arkadan gelenin miras yedi olmaması tam tersine bayrağı daha da yukarılara çıkartması. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu bayrağı Türkiye’de ve dünyada daha da yukarılara taşıyor.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın kaybı Türkiye’de çok anlamlı. Başımız sağ olsun.

Prof. Dr. Bener Karakartal

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.