Başkanlık Sistemi cephesinde Başbakan Erdoğan yalnız mı bırakılıyor? - Haber 1Haber 1

Başkanlık Sistemi cephesinde Başbakan Erdoğan yalnız mı bırakılıyor?

15 Şubat 2011 - 11:57

ABONE OL

Türkiye’de başkanlık sistemi yeniden gündemde. Özal’ın başlatıp başaramadığı “Başkanlık Sistemi” projesini bu kez gündeme Başbakan Recep Tayyip Erdoğan getiriyor.

Bu kez bu proje hayata geçirilebilecek mi? Projenin tartışılmasını bizzat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan talep ediyor.

Ama projenin sağlıklı bir şekilde tartışılması için Türk halkına iyi anlatılması lazım.

Başkanlık sistemi Türkiye’de doğru dürüst anlatılmıyor.

Bu konudaki düşüncelerimi çok kez katıldığım Kanaltürk ve Bugün televizyonlarında defalarca yüksek sesle ifade ettim.

Maalesef diğer kanallar Türkiye için hayati bir önemi olan başkanlık sistemi konusuna başta TRT olmak üzere Kanaltürk ve Bugün televizyonlarının gösterdiği ilgi ve özeni göstermiyorlar. Bu açıdan Kanaltürk ve Bugün televizyonlarının yöneticilerine Türkiye’nin şükran duyması gerekir. Çünkü “Başkanlık Projesi” bir Ak Parti projesi olarak algılanmamalı. “Başkanlık Sistemi” tarihi önemde bir “Türkiye Projesi“dir.

“Başkanlık Sistemi” cephesi zayıf kalıyor: proje iyi anlatılmıyor.

Başkanlık Sistemi’nin şu anda Türkiye’de taraftarı az, düşmanı çok.

Neden? Başkanlık sistemine yürekten bağlı olduğuna emin olduğum bazı siyasi güçler başkanlık sistemine siyasi sebeplerden karşı.

Örnek MHP. Bu parti sırf projenin arkasında Ak Parti ve özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğu için projeyi şiddetle eleştiriyor.

CHP’de ise kafalar karışık ve çok başlılık artarak sürüyor.

Mustafa Kemal Atatürk’ün fiili bir Başkan olarak Türkiye’yi yönettiğini CHP unutuyor.

Süheyl Batum gibi çok yeni CHP”li olan bazı yöneticileri ise bunu bilmiyor. Bir anayasacı olan Rektör Profesör Süheyl Batum Ergenekon’da yargılananları seçimde aday göstermeyi ve “ordu‘yu bir “kağıttan kaplan” olmakla yorumluyor.

İttihat ve Terakki partisinin meşhur 1909 Selanik Kongresinden beri Mustafa Kemal’in orduyu siyaset dışı tutmak için büyün hayatı boyunca nasıl amansız bir mücadele verdiğini maalesef Prof. Batum bilmiyor.

CHP ise genelde Başkanlık Sistemine karşı çıkıyor ve Parlamenter sisteme bağlılığını ifade ediyor.

Hızla seçime gidilen bir siyasi ortamda CHP’nin neden başkanlık sisteminin cepheden karşısında olduğunu anlamak hiçte zor olmuyor. CHP’nin korkusu Başbakan Erdoğan’ın başkan olması.

Sivil Toplum Kuruluşlarının önde gelenleri de Başkanlık Sistemine karşı.

Batı ülkelerinde Sivil Toplum Kuruluşları konularının dışına çıkmamaya büyük özen gösterirler. En büyük patron kuruluşlarının yöneticileri siyasi konular söz konusu olduğunda özenle kendilerinin konum itibarı ile siyaset dışı olduklarını hatırlatırlar.

Türkiye’ gibi demokrasinin tam olgunlaşmadığı ülkelerde herkes her an siyasetin içinde ve potansiyel bir başbakan adayı. Türkiye’de de demokrasinin bu çocukluk hastalığından önde gelen Sivil Toplum Kuruluşları kendilerini kurtaramıyorlar.

Sivil Toplum Kuruluşları yöneticilerinin çok kez aşırı siyasallaşmış davranışları günlük siyasi yaşamda demeçler ve bilimsel iddialı raporlarla ortaya çıkıyor. 12 Eylül 2010 Referandum öncesi ortaya koydukları yoğun muhalif tutumlarını referandum büyük başarı kazanınca doğulu kıvraklığıyla unutturma yolunu seçtiler. Ama bugün referandum öncesine benzer bir tutumla başkanlık sistemi tartışmasına önümüzdeki günlerde bilimsel iddialı raporlarla ve “evet ama” demeçleriyle katılacaklarını tahmin edebiliyoruz.

Başkanlık Sistemi taraftarları cephesi ise tekliyor.

Muhaliflerinin açık ve gizli şekilde çoğunluğu oluşturduğu bu günlerde başkanlık sistemine taraftarlar maçı kazanacak gibi gözükmüyor.

Önce Ak Parti cephesi: Partinin zirvesinde başkanlık sistemi konusunda dört dörtlük bir uyum var mı?

Bu konuda kamu oyunda bazı tereddütler var. Bu tereddütlerin önümüzdeki günlerde mutlaka aşılması lazım.

Başkanlık sistemine taraf olduğunu bildiğimiz siyaset bilimciler ise bazen televizyon tartışmalarında gördüğümüz kadarıyla şaşırtıyor. Geçtiğimiz günlerde bu tartışmacılardan biri “önce anayasayı tartışalım. Başkanlık sistemi ile ilgili maddeleri sonra ilave edebiliriz” dedi.

Oysa anayasaların lokomotifi sistemdir. Bütün diğer maddeleri lokomotif olan parlamenter veya başkanlık ile ilgili maddeler belirler. Yoksa ortaya bir “aşure” çıkar.

Başka bir kafa karışıklığı: Anayasacılar Başbakana Amerikan modeli Başkanlık Sistemini öneriyorlar. Amerikan modeli ise tamamen kendi özellikleri sonucu oluşmuştur.

Amerikan modeli başkanlık sistemi Türkiye’de yürümez. Neden?

Amerikan modelinin kökeninde Türkiye’ye taban tabana zıt bir temel bulunur. Amerikan sistemi bireyin özgürlüğü üzerine kurulmuştur. Bu nedenle bireyin özgürlüğünü kısıtladığını düşünülen siyasi ideolojilere sistem kapısını kapatmıştır. Amerika’da komünist, sosyalist, dinci, milliyetçi, faşist gibi ideolojik partilere izin verilmez. Amerika’da ki iki büyük partinin, Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerin ideolojileri bir birlerine temelde çok yakındır.

Gene bireysel özgürlüklere hastalık derecesinde bağlı olmanın sonucu olarak Amerikan partilerinde parti içi disiplin yoktur.

ABD’de Senatörler ve Temsilciler Meclis üyeleri özgür bir şekilde bireysel olarak oy verirler. Her oylama yeni bir savaştır. Sayısız lobi seçilmişleri tek tek ikna etmeye çalışır. Her karar öncesinde nefesler tutulur. Lobiler “şu kadar demokrat, şu kadar Cumhuriyetçi, şu yönde oy kullanacak” şeklinde günlük raporlar sunarlar.

Gene özgürlüklere hastalık derecesinde bağlı olmak sonucu Amerikan partilerinde parti disiplini olmadığı gibi parti genel başkanı da yoktur. Her seçilmiş parti içinde özgür ve eşittir.

Türkiye gibi ülkelerde ise ideolojiler, parti disiplini en üst düzeydedir. Parti genel başkanı tartışılmaz bir şeftir. Amerikan sisteminin Türkiye’ye transferi yapılırsa Türk siyasal sisteminin yukarda belirttiğimiz özellikleri sonucu sistem kısa zamanda aşırı kutuplaşmaya ve bloklaşmaya yol açar. Siyaset yaşanmaz bir hale gelebilir.

Başkanlık sistemi demokratik alt yapısı olmayan ülkelerde çalışmaz.

Türkiye’de başkanlık sistemine açık veya gizli bir şekilde karşı olanlar örnek olarak Mısır ve Tunus olaylarını gösteriyorlar. “Görüyormusunuz başkanlık sistemi nasıl diktatörlüğe yol açıyor” diyorlar.

Burada büyük bir demagoji söz konusu. Mısır ve Tunus hiçbir zaman demokratik olmadı ki şimdi diktatörlüğe geçmiş olsun. Demokrasiye geçmemiş ülkelerde rejimin adı ne olursa olsun netice hep otoritarizm olur.

Başkanlık sistemi hangi ülkelerde kabul edilebilir?

Birinci şart:
ülkenin demokratik olması gerekir.

İkinci şart:
bu demokrasinin sorunlu olması gerekir. Örneğin demokrasinin sorunsuz işlediği İngiltere’de monarşi ve demokrasi mükemmel bir uyum içinde çalışmaktadır. İngiltere’de Krallığın yerine başkanlık sistemini teklif etmek İngilizleri sadece güldürür.
Başkanlık sistemine geçilmesi için ülkede parlementer sistemin tıkanmış olması ve sistemin üretiminin ciddi biçimde aksaması gerekir.

Başkanlık sistemi çok kanlı bir iç savaşla bölünme noktasına gelen ABD’de mucizeler yapmış ve ABD’yi Atlantik’ten Pasifik’e uzanan bir dünya lideri yapmıştır.

Aynı şekilde iki yüz yıl boyunca ihtilallerle ve askeri darbelerle boğuşan Fransa başkanlık sistemi sayesinde düzlüğe çıkmıştır. Bu sistem sayesinde Fransa dünyanın en güçlü parası Euro’ya sahip olan Avrupa Birliği’ni kurma başarısını göstermiştir.

Türkiye gibi demokrasisi sorunlu olan ülkelerde başkanlık sistemi şarttır. Başbakanlarını, bakanlarını idam eden, kolayca hapse atan, günlük politikası siyasi kavgalarla yaşanmaz hale gelen bir ülkede başkanlık sistemi huzur sağlar, ekonomik refah getirir.

Türkiye’de iktidarlar seçimle gelmekte ve gitmektedirler. Bu nedenle Türkiye’de başkanlık sistemi kolay kolay diktatörlüğe dönüşemez.

Bilinmesi gereken nokta Türkiye başkanlık sistemine geçerken ülkede var olan siyasi gelenek ve tutumların bu sisteme uygun olmasıdır. Yukarıda Amerikan türü davranışların Türk siyasi davranışlarına neden taban tabana zıt olduğunu açıkladık. Türkiye başkanlık sistemine geçecekse tarihi ve siyasi davranışları kendisine çok benzeyen Kıta Avrupa’sı modelinden esinlenmelidir.


Prof. Dr. Bener Karakartal

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.