Eylülde nasıl bir Türkiye? - Haber 1Haber 1

Eylülde nasıl bir Türkiye?

01 Temmuz 2014 - 12:09

ABONE OL

Türkiye’nin önünde iki olasılık var: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden kimin başarılı çıkacağı bu olasılıkların hangisinin gerçekleşeceğini gösterecek. Seçimleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kazanırsa, Türkiye’nin önünde yepyeni bir sayfa açılacak. Eğer Ekmeleddin İhsanoğlu kazanırsa durum çok farklı olacak.
ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI OLURSA…
Türk kamuoyu geçmişine tutsak. Eğer Erdoğan kazanırsa eski durum devam edecek sanıyor. Tamamen yanlış. Neden? Ortada yepyeni bir anayasal durum var. Türkiye’nin bilmediği yepyeni bir ortama doğru yürüyoruz. Yeni anayasal durumun özelliği: Cumhurbaşkanını halk seçiyor. Bu eskisine göre çok farklı bir durum. Daha önce Cumhurbaşkanını Meclis seçiyordu. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Meclis’te bir teşekkür konuşması yapıyordu. Yeni durumda bu teşekkür konuşmasına bile lüzum kalmıyor. Cumhurbaşkanı teşekkürü, halkına borçlu. Cumhurbaşkanı’nın, Meclis’e hiçbir borcu yok.
1982 Anayasası, Cumhurbaşkanına çok güçlü imkanlar veriyor. Cumhurbaşkanı ile ilgili maddeler 1958 Fransız anayasasından tıpatıp kopyalanmış. 1958 Fransız anayasasının Cumhurbaşkanı ile ilgili maddelerini bizzat General De Gaulle dikte etmişti. Fransa süper güçlü bir Başkanlık sistemine bu anayasa ile girdi. Fransa’da 1958 anayasası V. Cumhuriyeti kurdu. 1982 anayasasını yazanlar bu maddeleri aynen aldılar. İktidarda olan General Evren için dizayn ettiler. Evren 1983’te iktidarı sivillere devretti. Siyasete seçimlerden sonra adeta müdahale etmedi. Yerine gelen Cumhurbaşkanları ise Meclis tarafından seçildiği için anayasanın kendilerine tanıdığı imkanlara başvurmadılar. Fransa ile fark buradan doğdu. Şimdi Cumhurbaşkanını halk seçiyor. Ayrıca Erdoğan gibi siyasete damgasını olanca gücüyle vuran birde liderlik olayı var. Bu yeni durumda Erdoğan seçilirse Eylül’de Türkiye’de yepyeni bir sayfa açılacak.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’LI TÜRKİYE NASIL OLACAK?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın anayasanın kendisine tanıdığı tüm imkanları sonuna kadar kullanacağından kimsenin şüphesi olmasın. Anayasa; Cumhurbaşkanına, Bakanlar Kuruluna Başkanlık etmesine ve Bakanlar Kurulunu Başkanlığı altında toplamasına yetki veriyor. Bundan böyle Bakanlar Kurulu’nun Çankaya’da toplanacağı kesin görünüyor.
BAŞBAKAN KİM OLACAK?
21 Mart 2011’de Haber1.com’da “Başkanlık takımı nasıl olmalı?” şeklindeki soruma
“Başbakan Erdoğan’ın İstanbul Belediyesinden getirdiği çoğu mühendis arkadaşları çalışkan, vefalı ve çok başarılı. Ulaştırma, altyapı, enerjide gerçekleştirilecek dev atılımlar için bu çekirdek kadronun uzun koşuda daha çok yapacakları işler var” diye cevap vermiştim. 2014’te Başbakanlığa Binali Yıldırım’ın getirileceğini tahmin etmiştim.
Gezi olaylarından sonra bu duruma yeni bir olasılık eklendi. Başbakan Erdoğan önde gelen bakanlıklara yakınında çalışan teknokratları getirme yoluna gitti. Eylül ayında Başbakan İçişleri Bakanı Efkan Ala türü bir eski bürokratta olabilir. Eskisine göre farklı nokta: Türk kamuoyu Eylül ayından itibaren yeni bir tür Başbakan imajına alışmak zorunda. Neden? Anayasa Cumhurbaşkanına dilediği kişiyi Başbakan atamak yetkisini veriyor. Ama aynı yetkiyle Cumhurbaşkanı, Başbakanı görevden alabiliyor ve istifasını kabul ediyor.
Eylül 2014’ten itibaren Türkiye’de eski tür Başbakanlık tarih oluyor. Fransa’da 1958 anayasasıyla Başbakan’ın sıfatını bile değiştirdiler. Fransa’da Başbakanın yeni adı ” Birinci Bakan”. Bu durum Cumhurbaşkanı karşısında Başbakan dahil tüm Bakanların neredeyse bir teknokrat düzeyine indirildiğini gösteriyor. Türkiye’de de 2014 Eylül’ünden sonra benzer bir durumun ortaya çıkması çok muhtemel.
Cumhurbaşkanının anayasanın tanıdığı çok önemli diğer yetkileri de var: Cumhurbaşkanı Genelkurmay Başkanı’nı atıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullanılmasına karar veriyor. “Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim, ya da olağanüstü hal ilan etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak” gene Cumhurbaşkanının yetkileri arasında yer alıyor. Cumhurbaşkanı ayrıca Meclis’i aşarak “anayasa değişikliğine ilişkin yasaları gerekli gördüğü taktirde halk oyuna sunabilir” ve “TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar verebilir.”
Güçlü Cumhurbaşkanlığı sisteminin kurulmasının ekonomide ve dış politikada çok olumlu etkilerinin olacağına kesin gözle bakmak gerekir. Erdoğan’ın vizyonunda olan Kanal İstanbul, Çanakkale Köprüsü gibi mega projeler yeni durumda çok daha hızlı biçimde gerçekleşebilir. Dış politikada ise sanıldığının aksine dünya, batı dünyası, ABD ve AB dahil, güçlü liderlere saygı duymakta ve onlarla iş birliği yapmaktadır. Putin örneği ortada. Ayrıca Türkiye’de, Rusya’nın tersine uzun bir demokrasi deneyimi var. Parlamenter sistemden Başkanlık sistemine demokrasi rejiminden ayrılmadan geçmek Türkiye’ye bir şey kaybettirmeyecek. Tam tersine hem ekonomide, hem dış politikada daha büyük bir güç ve prestij kazandıracak.
2 OLASILIK: CUMHURBAŞKANI MUHALEFETTEN SEÇİLİRSE…
Eğer muhalefetin gösterdiği aday Cumhurbaşkanı seçilirse ortaya çok ilginç, çok farklı bir tablo çıkacak. Cumhurbaşkanı muhalefetten olunca karşısına AK Partinin çoğunlukta olduğu bir Meclis çıkacak. Başbakan’ın Erdoğan olacağı ve AK Partili bir meclisin görevde olacağı bir siyasi ortamda muhalefetten gelen yeni Cumhurbaşkanının önünde tek bir seçenek kalacak: Meclisi fesh etmek ve seçimlere gitmek. Bu yeni durumda hakem, millet olacak. Ya millet muhalefetten gelen yeni Cumhurbaşkanına kendi çizgisinde bir Meclis verecek ve sorunu çözecek, ya da seçimlerde Cumhurbaşkanına ters düşen AK Partili yeni bir Meclis göreve gelecek. Böylesine bir krizi Fransa V. Cumhuriyette birkaç kez yaşadı. Seçmenler sağcı Cumhurbaşkanına, solcu Meclis ve daha sonra solcu, Cumhurbaşkanına sağcı Meclis verdi. Bazı anayasacılar bu duruma “Fransızlar delirdi” yorumunu getirdi. Ama dünyanın sonu gelmedi. Fransızlar bu yeni duruma bir isim bile buldular ve “beraber yaşama” dediler.

Yorum
Prof. Dr. Bener
Karakartal
karakartal@turcomoney.com

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.