Genelin aksine pazar günlerini ve tatilleri pek seven biri değilim. Ama gelin görün ki gezmek ve okumak deyince akan sular duruyor. Kşisel tercihim hafta sonları hele de Pazar günleri hiç dışarı çıkmamaktan yana. Yeni yaşam düzenindeki AVM kültürü, deniz kenarı bir semtte oturmama rağmen sahil boylarının aşırı sıkışık trafiği ömrümden ömür aldığından pazarları sakin ve dingin evde geçirmeyi seviyorum.
Benim gibi evde oturmayı sevenler için bir kitap önerim olacak. Bu kitap bir kurgu, bir macera romanı değil. Daha çok bize tükettiklerimizi, tüketirken nasıl “ikna” edildiğimizi anlatan bir pazarlama kitabı. Değerli arkadaşım Banu Akın’ın benim de bazı alışkanlıklarıma yer verdiği “DELİK JETON” adlı pazarlamanın inceliklerini anlatan kitabından söz ediyorum.
Yıllar önce yolda bulduğu içinden misina geçirilerek ankesörlü telefonda “beleş” konuşma süresi yaratan kıvrak zekalı mucidin eserinden (!) yola çıkarak bir tüketim alışkanlıkları alış verişte kadın, erkek, çocuk farkını dolayısıyla bunlara yönelik satış stratejilerini tatlı bir dille anlatmış. Hayatımızın her alanı pazarlama olduğuna göre, bir sonbahar günü evde koltuğunuza kurulup kâh gülerek kâh öğrenerek kitaba göz atmanızı öneririm .
Yok eğer ben evlere sığamam kendimi sokaklara atmam lazım ama fazla da yorulamam diyorsanız yeni yaşam kültürümüzün mâbetlerinden bir AVM nin yolunu tutarak kendinize bir film seçmelisiniz. Bir Alexandre Dumas hayranı olarak defalarca okuduğum üç silahşörleri önerebilirim tam hoş ve boş bir film olmuş ama eğer beni kesmez daha yetişkinlere uygun olsun diyorsanız o zaman önerim çok sevdiğim büyüğüm NAİM GÜLERYÜZ’ün de danışmalığını yaptığı TÜRK PASAPORTU. Fazlaca belgesel olmasına rağmen “nerde şimdi bu insanlar ” dedirten ve o dönemin Türk Konsoloslarının başarı ve cesaretlerini çok duygusal bir biçimde ortaya koyan bir film. Öncü olmasını ve bu konuların geliştirilerek Türk sinemasına aktarılmasını can-ı gönülden diliyorum.
Eğer bu da sizi açmadıysa ben “piyasa” yaparım birde lezzetli iki lokma bir şey yerim diyorsanız İstinye Park MASA restoran tam size göre.
Hemen servis asistanı İlker Demir’i bulun ve harika enginarlardan sipariş verin. Enginarlar ağzınızda dağılırken İlker Bey size o kadar ilgili davranacaktır ki kendinizi evinizin masasında hissedebilirsiniz. Yüksek tavanı sayesinde ne kadar kalabalık olsa da gürültülü olmayan MASA konuşurken birbirini duyamamaktan şikayet edenlere aradıkları ortamı sağlamakta.
Üstüne birde akşamüzeri pino blushlı bir “blushıng” yaptınız mı değmeyin Pazar günün keyfine.
Yeni güzel şeylerde buluşalım…
Hülya Deniz
www.twitter.com/hlydnzz
[email protected]
[email protected]