Seçimler: Kim kazanacak? - Haber 1Haber 1

Seçimler: Kim kazanacak?

29 Ocak 2014 - 12:07

ABONE OL

İki ay sonra Türkiye’de siyasi tablo nasıl olacak? Türkiye nefesini tutmuş bekliyor. Bu yerel seçimlerin bir özelliği var: neredeyse ‘’yerel” unutuldu. Herkes ‘’genel ‘’ düşünüyor. Türkiye ekonomik uzantıları olan bir siyasi türbülans içinde. 30 Mart seçimleri Türkiye’deki genel siyasal dengeleri etkileyecek mi? 30 Mart sonrasında Türkiye’de ne değişecek? Ne kadar değişecek?

Cevabı siyaset biliminin ışığında aramak gerek. Siyaset bilimi ışığında Türkiye’de genel bir tablo var. Başlangıç tarihi 1950. Türkiye’de yapılan bu ilk demokratik genel seçimle betonarme bir seçmen tabanı oluştu. 60 yıl sonra bu betonarme yapı aynen devam ediyor.

TÜRK SEÇMEN TABANININ BETONARME YAPISI DEĞİŞİME DİRENİYOR
1950 seçimlerinde CHP kaybetti. Tek parti döneminin faturası tek partinin otokratik partisine çıktı. Bu durumu normal karşılamak gerekir. CHP tek parti döneminin kaymak tabakasının, şehirlilerin, memurların, orta – yüksek sınıfların ve doğunun devlet denetimindeki aşiretlerinin oylarını aldı. Bu oylar CHP’nin sadece muhalefet partisi olarak kalması sonucunu verdi.

1950 seçimlerini Demokrat Parti kazandı: tek parti döneminin mağdurları, kırsal kesim, köylüler ve kentlerin küçük esnafı, fakir fukarası ile değişim yanlıları Demokrat Parti’ye oy verdi. Demokrat Parti oyların çoğunluğunu aldı. Tek başına iktidar oldu.

1950 seçimlerinde oluşan denge yüzde 40-60 düzeyinde oldu. Daha sonra da bu durum devam etti: CHP hep azınlıkta, Demokrat Parti hep çoğunlukta oldu. Anormal olan durum bu. CHP çok partili demokrasiye geçtikten sonra kendisini yenileyemedi. Hep muhalefet partisi oldu.

TEK İSTİSNA: ECEVİT
Tek istisna Ecevit ama bir soru işareti ile: Ecevit gerçekten CHP’li miydi? Şüpheli. Çünkü siyasi kariyerini yeni bir partide, DSP ‘de tamamladı. Ecevit 1977 seçimlerinde CHP ‘yi yeni bir imajla iktidara taşıdı. Yüzde 40 çizgisini aştı. Çünkü o ‘’ Karaoğlan” dı. Solcuydu. İşçinin, köylünün, fakir fukaranın umuduydu, sevgili lideriydi. Ecevit gitti. CHP eski CHP oldu. Yüzde 30’ların altına düştü.

1950’DEN BERİ TÜRKİYE’Yİ HEP SAĞ YÖNETİYOR
Seçmen, solu yüzde 40 ‘ın altına, sağı da yüzde 60 ‘ın üzerine çıkarınca durum kemikleşti. Sağ yönetiyordu. Sol eleştiriyordu. Türk demokrasisinin Ecevit dönemi istisnası dışında özelliği bu oldu. Değişen neydi?

DEĞİŞEN NE?
Değişen blokların kendi içlerindeki yapılanmalarıydı. Askeri darbeler sonucu partiler kapatıldı. Demokrat Parti, Adalet Partisi oldu. Adalet Partisi de Doğru Yol Partisi oldu. Özal döneminde de geçici bir Anavatan iktidarı dönemi oldu.

İkinci bir değişiklik yüzde 70’lik sağ blok içinde ortaya çıktı. Doğru Yol Partisi’nin sağ blok içindeki oyları parçalandı: dini ve milliyetçi kesimler yüzde 10 ‘luk paylarla MSP ve MHP olarak ortaya çıktı.

BAŞBAKAN ERDOĞAN FAKTÖRÜ
1990’lı yıllarda inançlı kesimin yeni partisi Refah bir atılım yaparak yüzde 20 çizgisini aştı ve gerisinde kalan DYP ile bir koalisyon yaptı. Profesör Erbakan Başbakan oldu. Bu Türk siyasetinde bir depremdi. Neticesi 28 Şubat oldu. Ama inançlı kesimin Türk siyasi hayatında ürettiği depremin altında Recep Tayyip Erdoğan imzası bulunuyor.

Bu depremin oluşmasının önce dış koşulları var. 2002 yılında iktidardaki koalisyon iflas etti. Yönetimdeki inanılmaz zaaflar, ekonomideki inanılmaz başarısızlıklar ve buna eklenen dev boyuttaki yolsuzluklar Türk seçmenini iktidar partilerinin tümünü tasfiye etme noktasına getirdi. Tüm partiler yüzde 10 barajına takılıp Meclis dışı kaldılar. Bu Türk demokrasi tarihinde bir ilkti.

Depremin iç koşulları: Erdoğan sağ blokun içyapısını değiştirdi. Diğer sağ partileri adeta yuttu . O artık sağın tek partisiydi. Yüzde 30’lardan başlayıp yüzde 50’lere gelmesinin sırrı bu.

ŞİMDİ NE OLACAK?
1950’de kurulan oy yapılanması aynen devam ediyor. Sağ yüzde 70’lerde, sol yüzde 30’larda. Neden bu böyle? Cevap basit: CHP hala tek parti iktidarı dönemindeki hatıralarına tutsak. Kendisini yenileyemiyor. Yaptığı tek şey sağı eleştirmek. Halk solda icraatçı bir yapılanma göremiyor.
Sağ bloğa gelince: egemen parti Ak Parti tırmanışını sürdürüyor. Gezi ile başlayan ve yolsuzluk suçlamalarıyla devam eden türbülans Ak Parti’yi ne kadar yıpratacak? Bu türbülans onu iktidardan uzaklaştıracak bir fırtına boyutuna ulaşacak mı?
Sol parti bloğu bu türbülans sonucu Ak Parti’den birkaç ufak parça koparsa bile bu durum ona iktidar kapısını açmıyor. MHP ilerliyor ama Türk seçmeninde muazzam bir geçmiş bilinci var: koalisyon iktidarları dönemi Türk seçmen hafızasında çok kötü izler bırakmış.

Seçmen Ak Parti’yi şu anda da tek istikrar getiren, icraatçı parti olarak algılıyor. Bu açıdan ufukta Ak Parti’ye rakip bir siyasal örgüt görünmüyor.


PROF. DR. BENER KARAKARTAL

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.