Başbakan hakaret boyutunda akıl almaz eleştirilerine (saldırılarına) devam ediyor…
Kılıçdaroğlu’na yönelik “Edepsiz, alçak ahlaksız…” söyleminden sonra, CHP adayı Prof. Dr. Binnaz Toprak‘a yönelik olarak da şu ifadeyi kullanmış.
“Senin her yerin profesör olsa ne yazar!”
Eleştiriye mesnet olarak yine “dini” kullanmanın yolunu seçmiş…
Basında çıkan haber aynen şöyle:
“…Çıkıyor (CHP’nin) bir adayı, İstanbul Zincirlikuyu mezarlığı giriş kapısındaki kitabede Allah’ın ayetine ‘sinir bozucu’ diyor.
Ne yazıyor orada?
‘Her nefis ölümü tadacaktır’ diyor.
Yani ölmeyecek olan mı var?
Profesör diyor ki,
‘tamam, ben bunun ayet olduğunu biliyorum ama sinir bozucu’ diyor.
Kılıçdaroğlu’ndan ‘niye böyle söyledin’ diye bir şey duydunuz mu?
Senin her yerin profesör olsa ne yazar?
Sen profesör olmuşsun ama.
Dün bunların milli şefleri Ankara’da köşkün balkonuna çıkıp
‘nankör Ankara’ diye bağırmıştı.
Çünkü CHP iktidar olamamıştı.
Bugün de bunlar millete ‘göbeğini kaşıyan adam’,
‘bidon kafalı’, ‘yüzde 60’ı aptal ve beyinsiz’ demekten çekinmiyorlar,
haya etmiyorlar.” (Mynethaber.com – 8 Haziran 2011)
Evet söylenenler böyle…
Akademisyen Binnaz Toprak‘ın kendi takdiri ölçüsünde söylemi, düşüncesi, bu kadar önemli bir olay mı ki; Başbakan çıkıyor kürsülere ey ahali duyun bakın neler oluyor diye halkın din duygularını oy kazanmaya malzeme yapıyor…
Ülkede isteyen istediği gibi düşünür. Duygularını samimi duygularla aktarabilir. Her konuyu din olgusuna oturtmak, “bakın bakın neler söylüyor…” diye feryat figan etmek, halkı Allah ile aldatmak makul bir davranış mı?
Sayın Başbakan bir profesöre nasıl milyonların önünde “senin her yerin profesör olsa ne yazar” diye söylemde bulunuyorsa, bir profesörün ya da sıradan bir vatandaşın da öyleyse Başbakan’a “senin her yerin başbakan olsa ne yazar” deme hakkı olamaz mı? Böyle bir durum hoş olur mu?
Eleştiriye muhatap olan Prof. Binnaz Toprak Sayın Başbakan’a yönelik aynen böyle hitap edebilme hakkına sahip olamaz mı? “Senin de her yerin başbakan olsa ne yazar…” diye karşı çıkış yapsa, tekrar söylüyoruz bu şık ve hoş olur mu?
Başbakan baktı, görünen o ki; “hayali ve çılgın projeler(!)” halk indinde itibar görmedi, inanılır bulunmadı, oy getirmeyecek; yine dini, dindarlığı, Allah’ı, kitabı, ayetleri kullanarak, saf ve temiz vatandaşlarımızın dini duygularına hitap edip, ajitasyon yaratarak oy kazanmanın yolunu seçmenin taktiğine yöneldi…
Durum gösteriyor ki Sayın Başbakan ve tabi ki AKP beklediği oyu bu seçimde bulamayacak… O nedenle son çırpınışlar olarak; “ey ahali bakın ben nasıl Allah’ın ipine sarılıyorum…” mesajlarını vermeye çalışıyor…
Seçim sonuncu ne olursa olsun, bu seçim öncesi yapılan liderlerin hakaret boyutlarına varan konuşmaları kolay kolay hafızalardan silinmeyecek…
Durumu ülkede ne kadar “edepsiz, ahlaksız, alçak(!)”, “namert (!)”, “risk alan(!), “yazıklarının hesabını verecek olan(!) varsa, tüm bahtı karalara saygıyla arz ederiz…
Geçtiğimiz bir önce ki yıl 23 Nisan Bayramı’nda Başbakanlık koltuğuna bir saat için oturan küçük yavruya Başbakan Tayip Erdoğan ne demişti?
“İşte başbakansın artık astığın astık kestiğin kestik…”
Küçük yavrular ne anladılar bu söylemden?
Demek ki başbakanlar isterlerse asarlar, keserler ve kimseye hesap veremezler…
Mesele bu kadar basit….
Başka söze gerek var mı?
Son söz:
12 Haziran’da tarih yazmak için SÖZ VE KARAR SENİN AZİZ MİULLETİM!
Ya kurtuluş ya da tükeniş!…
BURHAN ÖZBEY
