TÜSİAD’ın modası geçti mi? - Haber 1Haber 1

TÜSİAD’ın modası geçti mi?

10 Eylül 2012 - 10:00

ABONE OL

TÜSİAD’ı yıllardır çok yakından tanıyorum. “Zenginler kulübü” konusunda çok şey söylendi. Geçmişte siyasette doğrudan müdahalede bulunduğu iddia edildi. Bu iddia doğrudur. Bir kısmının doğrudan şahidi oldum.
TÜSİAD’ı tanımam bu kurumun en güçlü liderleriyle doğrudan dostluğum sonucu oldu. Önce Eczacıbaşı: 1980’lerin başında rahmetli Nejat F. Eczacıbaşı beni telefonla arayarak holdingin merkez binasının üst katındaki lokantasında baş başa bir yemeğe davet etti. Yıllar sonra Rahmi Koç beyle de gene bir davet üzerine Koç Holding merkez binasında baş başa yemek yediğimi hatırlıyorum.

Uluslararası faaliyetlerimin cömert sponsoru Nejat F. Eczacıbaşı oldu. Sponsorluğun ötesinde bana ve dostlarıma evini açtı. Ama büyük patronlar arasında en çok iş birliği yaptığım rahmetli Sakıp Sabancı oldu. On dokuz yıl boyunca dost kaldık. Yurt dışından sayısız siyasi lider benim davetim sonucunda Atlı Köşkte ağırlandı. Sayısız yurt dışı faaliyetimiz oldu. Dünyanın en büyük şirketleri BNP, Carrefour, Danone bu faaliyetler neticesinde Sabancı Holding ile ortaklık kurdu. Sakıp bey bunların bilinmesini istiyordu. Ölmeden önce bunları bir televizyon programında anlattık: “Sakıp Ağa ile Baş başa” 2000 yılında on üç hafta boyunca TGRT’de “prime-time” da yayınlandı. Özet olarak TÜSİAD’ın bir çok sırrına birinci elden şahidim.

TÜSİAD DÜN ÇOK BÜYÜKTÜ
TÜSİAD neden kuruldu? Sakıp Sabancı ve Nejat F. Eczacıbaşı’nın kafalarında bir Türkiye ideali vardı. Kuruluş yıllarında Türk patronlarının üç büyüğü vardı. Bu “kurucu babalar”ın isimleri birlikte telaffuz ediliyordu: “Koç, Sabancı, Eczacıbaşı”. Bu isimlerin yanında bir dördüncüsü yoktu. TÜSİAD’ın resmi görüntüsünün gerisinde bu “kurucu babalar” vardı.
“Kurucu babalar” Türkiye sevgisiyle yanıp tutuşuyordu. Bu Türkiye sevgisinin iki içeriği vardı: Türkiye’de kapitalizmin temellerini atmak. Üçü de sıfırdan geliyordu. Fakir ve mütevazi bir geçmişleri vardı. Sakıp Sabancı daha çocukken pamuk işçisi olarak çalışmıştı.
Türkiye’de kapitalizmi mutlaka kurmak: özel sektörü inşa edeceklerdi. Ama uluslararası konjonktür buna izin vermiyordu. İki kutuplu dünyada komünizm Türkiye’de kapitalizmin kurulmasını istemiyordu. Grevler, fabrika işgalleri, şiddet, terör, siyasi cinayetler TÜSİAD’ın tarihi boyunca yoluna döşenen mayınlar oldu.

“Kurucu babalar”ın kapitalizm idealinin gerçekleşmesi için serbest piyasa ekonomisi ve siyasal demokrasi gerekiyordu. TÜSİAD’ın siyasi müdahaleleri bu iki gerekçeden kaynaklandı. Çok bunalımlı geçen çetin ve zahmetli yıllardan sonra “kurucu babalar” ideallerine ulaştılar. Türkiye’de kapitalizmin temelleri sağlam bir şekilde atıldı. Siyasal demokrasi kökleşti. Kendileri de ölümlerinden sonra geriye dev holdingler bıraktılar. Sıfırdan başlamışlardı ama holdingleri milyar dolarlık ciroları geride bırakmışlardı.

BUGÜNKÜ TÜSİAD DÜNKÜ TÜSİAD’A HİÇ BENZEMİYOR
Bugünkü TÜSİAD’ı anlayabilene aşk olsun. Dün TÜSİAD’ın liderleri vardı. Liderlerin çok büyük ağırlıkları vardı. Hedefleri vardı ve hedeflerden şaşmıyorlardı. Danışmanları kendileri seçiyorlar ama danıştıkları kişilere tutsak olmuyorlardı.
Son yıllardaki TÜSİAD çok farklı. İnanılmaz sayıda toplantı yapılıyor ama hedeflerinin ne olduğunu kimse anlamıyor.
TÜSİAD bir patron kuruluşu olmaktan çok bir fikir kulübü gibi çalışıyor. Ama fikirlerde de bulanıklık var. Hedefler değişiyor. “Anayasa projesi” konusundaki zikzak herkesi çok şaşırttı. TÜSİAD her konuda fikir belirten, her konuda toplantı tertip eden bir kuruma dönüştü. “Danışmanlar egemenliği” söz konusu. Başkan danışmanlarının yazdığı metinleri mi okuyor? Bu metinler çok kimsenin anlayamayacağı kadar flu ve karışık. Berrak hedefler yok. TÜSİAD kafa karıştırıyor. TÜSİAD artık bir patron kuruluşu değil mi? TÜSİAD sosyal demokrat ve sosyalistlerin meydanı işgal ettiği bir sivil toplum kuruluşu mu?
TÜSİAD’ın iktidarla ilişkileri de berraklıktan yoksun. Her toplantıya bir vitrin gibi siyasi liderler çağırılıyor. Ama çok kez bu siyasi ilişkiler zikzak çiziyor. TÜSİAD hükümete karşı mı? Anlaşılmıyor. Hükümete karşıysa bu da açıklanmıyor. İnişli çıkışlı davranışlar burada da dikkati çekiyor.

TÜSİAD’IN AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİDE HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI
Büyük masraflarla ve zaman israfıyla hazırlanan “Fransa’da Türk mevsimi” kötü netice verdi. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin ağzında sakızla aylar süren bu faaliyete alaycı bir üslupla birkaç dakika katılması onurumuzu kırdı. Bütün suç Sarkozy’ye yüklendi. Ama Sarkozy gitti. Avrupa ile ilişkiler gittikçe daha kötüleşiyor. Aynı anayasa projesi konusunda olduğu gibi Avrupa ile ilişkilerde de sorumluluk TÜSİAD tarafından yüklenilmedi. Sorumlu Dış İşleri Bakanlığı gösterildi. Emekli Büyük Elçilerin TÜSİAD danışmanı olarak çalışması, birikimi tam olmayan genç memurların Avrupa’da TÜSİAD tarafından görevlendirilmeleri başarısızlığın sebebi olarak analiz edilmedi.
Doğru analiz yapabilmek için dünkü TÜSİAD’ı hatırlamak gerekiyor. Dünkü TÜSİAD’ın başarısı liderlerinin ağırlığından kaynaklanıyordu. Bugün bu ağırlık hiç hissedilmiyor. TÜSİAD’ı bugün danışmanlar yönetiyor.

TÜSİAD TÜRKİYE İÇİN YARINDA VAZGEÇİLMEZ

Kurucu liderler Türk ekonomisinde sağlam temeller attılar. Bizzat kendi şirketleri sıfırdan başlayıp on milyar dolarlık ciroları geride bıraktılar. Bugün Türkiye’ye yakışan seksen, yüz milyar dolarlık şirketler olmalı. Bizden nüfusu daha az olan Fransa’da Carrefour yüz milyar dolarlık ciroyu çoktan geride bıraktı.
TÜSİAD geçmişine tekrar dönmeli. Hedefi çok güçlü bir Türk ekonomisi olmalı. Ciroları on milyar dolarları geride bırakan ve hedefleri elli- yüz milyar dolar olan şirketler nasıl kurulur bunun için çaba sarf etmeli. Güçlü liderlik ve kafası bulanık olmayan danışmanlarla TÜSİAD Türkiye’yi bu hedeflere yöneltmeli. TÜSİAD solcu bir fikir kuruluşu olma görüntüsünden kendini biran önce kurtarmalı. Avrupa Birliğinde ve dünyada Türkiye’nin ekonomik ağırlığının artması için çaba göstermeli.

BU OLMAZSA NE OLUR?
Türkiye artık eski Türkiye değil. TÜSİAD’ın güçlü rakipleri var. MÜSİAD, TUSKON çok iddialılar ve çok hızlı koşuyorlar. TÜSİAD’ın üyelerinin rakip kuruluşlara kaçması işten bile değil.

PROF. DR. BENER KARAKARTAL
karakartal@turcomoney.com

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.