Ben yazılarıma başlarkn ‘’Güzel Şeyler” adını uygun bulmuştum. Sizlere daima güzel şeylerden, başarı öykülerinden söz etmek istemiştim ancak bu, ülkemiz koşullarında her zaman kolay olmayacaktı biliyordum.

Bu haftaya da geçen haftanın kederi ve gerginliğiyle başladık 13 erimizin şehit olması, BDP’nin TBMM ye gelip yemin etmeyerek gerginliği tırmandırması, futboldaki şike operasyonlarının dalgalar halinde artması gibi ömrümüzden ömür alan konularla boğuşup durduk.

Ben bugün sizlere yine de güzel şeyler var diyerek gündemin tahliye borularından söz etmek istiyorum.

Önce 11 ayın sultanı Ramazan ayı yaklaşırken yemeler içmelerle geçecek son on gün için iki önerim var. Birincisi Nişantaşı CITY’S deki LİMONATA çok değerli bir arkadaşımın daveti üzerine ikimizin de ilk kez gideceği bir yer olsun deyip Limonata’ya gitmeye karar verdik.

İsmiyle müsemma bir yer, çok ferahlatıcı bir dekorasyon, ilgili ve bilinçli servis elemanları var. Biz de önerilerini dinleyip aldığımız yiyecek ve içeceklerden çok memnun kaldık.

Neler yiyip içtiğimizi merak edenlere diğer iletişim yollarından bilgi verebilirim diyerek haftanın ikinci deneyimine geçiyorum.

Son birkaç yıldır Gaziantep, Urfa, Ege mutfaklarını işitir olduk ancak çok sevgili bir arkadaşımın kolumdan tutarak götürdüğü Bakırköy’deki Kastamonu restoranı ABDÜLKADİR beni ziyadesiyle memnun etti.

Kastamonu usulü döneri ve yine Kastamonu usulü etli ekmeğini –ki biraz çiğbörek tadında bir yiyecek – şiddetle tavsiye ederim . Abdülkadir Bey etleri Balıkesir’den getirtirmiş; mis gibi kekikle beslenen hayvanların etlerindeki farkı hemen fark edeceksiniz.

Gelelim sıcak günlerin serin molalarından sinema seçeneğine: Bendeniz Emek Sinemasının yerine hiçbir sinemayı koyamasam da AVM lerdeki sinemaların hayatımızı kolaylaştırdığını kabul ediyorum.

Bu hafta sizin için iki de film önerim olacak Julia Roberts ve Tom Hank’ li Larry Crowne. Bir kadının bir erkeğini hayatını nasıl değiştirdiğini, günümüz ekonomik koşullarının insan hayatına etkilerini ve en önemlisi yeniden başlama azmini yaşama sevinciyle harmanlayarak anlatan bitiminde yüzünüzde tebessümle çıkacağınız bir film.

İkinci seçenek ise başrol oyuncuları önceki kadar ünlü olmasa da rol yeteneklerini teslim etmemiz gereken güzel bir Fransız filmi. Orjınal adı ‘’Les Nom Des Gens” olan film Türkçe’ye Aşkın Halleri diye çevrilmiş.

Melezliğin barışı getireceğine inan bir film olduğu için kendimden bir parça bulduğumu söyleyebilirim. Öteki olmanın, farklı olmanın , melezliğin ,ideolojilerin , aşkın ve seksin ‘’Fransız usulü” anlatıldığı bir film. Aşk sadece aşk mıdır diye merak edenler bir cevap bulabilirler.
Bu haftaki ‘’gölgeli” güzel şeylerimizden söz ettik.

Yeni güzel şeylerde buluşmak üzere.

Hülya Deniz
www.twitter.com/hlydnzz