Türkiye’ye kurulan büyük kumpas! - Haber 1Haber 1

Türkiye’ye kurulan büyük kumpas!

05 Aralık 2011 - 9:04

ABONE OL

Dikkat ediyor musunuz Batı’nın önde gelen dergileri, gazeteleri son aylarda habire Türkiye’yi ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ı pohpohluyor… Batılı bazı liderler de, Türkiye’yi ve Erdoğan’ı öve öve biteremiyor…

Acaba neden?

Son birkaç aydır, özellikle de “Arap Baharı” yalanıyla Arap ülkelerini karıştıran, bu ülkelerin petrolüne konmak için binbir fırıldak çeviren dünyayı hayal kırıklığına uğratan demokrat(!) Obama liderliğindeki Amerika ve bölge ile ilgili şeytani planları olan Sarkozy liderliğindeki Fransa, diğer leş kargaları ile birlikte yeni bir strateji geliştiriyor: “Karıştır, vurdur, birbirine kırdır ve malı öyle götür”

Bu strateji, 10-15 yıl öncesine kadar uygulanan “işgal, katliam, talan”dan farklı gördüğünüz gibi. Önce göz koydukları ülkenin içini karıştırıyorlar, güya demokrasi adına isyanlar çıkartıyorlar, sonra kendi uşaklarını yönetime getiriyorlar, sonra da malı götürüyorlar.

Fazla örneğe gerek yok… Mesela Libya’da böyle oldu. Fransa, uşakları, yeni diktatörle yaptığı anlaşmaya göre, Libya petrolünün yüzde 35’ini hortumlayacak. Bu haberi yine bazı Batılı gazeteler ayrıntılı bir şekilde yazdı…

Şimdi bu leş kargalarının yeni hedefi Suriye, ardından İran…

İşte burada hemen açıkça belirteyim. Diktatör Beşşar Esad’ın gitmesini ve bu ülkede adam gibi demokratik bir sistem kurulmasını çok isterim.

Keza İran’da da aynısını çok arzularım. Yani ne Esad’dan ne de Ahmedinecat’tan zerre kadar hazzetmem.

İşte bu hatırlatmaları yaptıktan sonra gelelim Batı’nın Türkiye’yi ve Başbakan Erdoğan’ı niye pohlohladığına…

Son olarak dünyanın en önemli dergilerinden Time, Başbakan Erdoğan’ı kapak yaptı. Müthiş övgüler dizdi. Erdoğan’ın böylesine önemli bir dergide kapak olması normal şartlarda beni gururlandırır. Gururlanmak istiyorum ama sezgilerim bana “aman dikkat” diyor.

İşkilleniyorum bu işten… Bir tuhaflık var…

Dedim ya hepimizin mutlu olması, gururlanması lazım böyle bir durumdan.

Ama hayır, içim bir türlü rahat etmiyor…

Son olarak ABD Başkanı Obama’nın yardımcısı Joe Biden, geldi Türkiye’ye, önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü, sonra hasta yatağından yeni kalkan Başbakan Tayyip Erdoğan’ı (bu vesile ile Başbakan Tayyip Erdoğan’a, geçmiş olsun diyor ve acil şifalar diliyorum) ziyaret etti.

Biden de aynı mesajları verdi Türkiye’ye: Suriye konusunda Türkiye ile aynı düşünüyoruz.

Lafı uzatmayayım…

ABD’si, İngiltere’si, Fransa’sı ve İsrail’i, yani iblisler ittifakı, bu kez kendileri işe doğrudan girmek istemiyorlar, ateş için bir maşa, dayak için bir sopa arıyorlar. O maşa ve sopa olarak da Türkiye’yi görüyorlar.

Türkiye, şu ana kadar bana göre bazı ciddi yanlış söylemlerde bulunduysa da bu ateşin içine girmemekle doğru yaptı…

Şimdi bir gazeteci, bir vatandaş, bir insan olarak Cumhurbaşkan’ı Abdullah Gül’ü, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı, AK Parti yönetimini, Meclis’i, muhalefet partilerini ve medyayı uyarıyorum…

Evet, halkına bomba yağdıran, vatandaşlarını katleden diktatör Esad mutlaka iktidardan uzaklaştırılmalıdır. Suriye halkı katliamdan ve zulümden mutlaka kurtarılmalı ve zalim Esad’dan mutlaka hesap sorulmalıdır.

Evet Türkiye olarak bu zulme, bu katliama en sert tepkimizi gösterelim, kanı durdurmak için çareler arayalım. Ama bunu yaparken sinsi güçlerin, işgalci ülkelerin, kan emici vampirlerin, yalancı Batı medyasının oyununa sakın olaki gelmeyelim.

Türkiye’yi sakın olaki işgalci bir ülke konumuna sokmaylom. Ateşin içine atmayalım. Binlerce yıl sürecek kin ve düşmanlık tohumlarının atılmasına izin vermeyelim.

Peki bu nasıl olacak diye soranlara da Demirel’in o ünlü sözünü hatırlatayım.

Demokrasi demokrasi diyoruz ya… ABD, İngiltere, Fransa, İsrail ve diğerleri de demokrasi istiyor ya!

E o zaman demokrasilerde çareler tükenmez…Niyet gerçekten demokrasi ise çaresi de mutlaka bulunur…

Arayın, bulun…

Ama Türkiye’nin maşa, sopa olmasına asla izin vermeyin… İşgalci ülke durumuna asla ve kat’a getirmeyin.

Not: Bu sözleri yazarken Batılı çağdaş demokrasilere sonuna kadar inanan, destek veren, AB’nin evrensel kriterlerinin Türkiye’de ve dünyada uygulanmasını can-ı gönülden isteyen bir insan olarak son dönemlerde bu ülkelerin sergilediği ikiyüzlü, tutarsız politikalarını gördükçe içim cız ediyor… Bir sonraki yazımda bu ikiyüzlü politikaların, Türkiye’de ve dünyada nelere yol açtığını, dünya barışı için hangi sorunları derinleştirdiğini yazacağım.

kakilinc@haber1.com

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.