Gazeteciler, köşe yazarları
“Dilsiz şeytan” olunca,
onlara gazeteci ve köşe yazarı denmez,
yaptıkları “Sosyal cambazlıktır” dır…
“Sosyal cambazlığın”
gerçek tanımı nasıl yapılır?
Gazeteciler açısından şöyle yapılabilir.
Gerçek anlamda
halkın sorunlarıyla ilgilenmeden,
boş ve hoş işlerle uğraşmak…
Boş ve hoş işler nedir?
Medya patronunun dümen suyunda,
önlerine atılan kemiği
tatlı mırıltılarla kemirmek ve yalamak…
Her dönemde
patronların kuyruk sallayıcıları olarak,
iktidar yalakası olmak…
Onar bin liralarla söylenen,
örneğin, 30-40-50 bin lira gibi maaşların
cazibe alanında olarak,
patronlarının ve iktidar temsilcilerinin
önünde sürekli her telde oynamak…
İktidar değişince,
patronlarıyla beraber
derhal 180 derece dönüş yaparak;
“kral öldü yaşasın kral” naralarıyla,
yeni iktidarın (kralın) saflarında
“gönüldaş” olarak yerini almak…
Televizyon programcısı iseniz,
devlet büyüğünün tırnağına iğne batınca
ya da bir acısı olduğunda;
derin ahlar(!), vahlar içerisinde
eğlence programlarını ertelemek;
20’li yaşlardaki vatan evlatlarının
24’ü ayni zamanda şehit olunca,
umurunda olmamak…
Ülkede adalet, hukuk,
iktidarın elinde perişan hale gelip
ortada bağımsız yargı
diye bir şey kalmayınca;
yapılan “muhteşem haksızlıklar(!)”
karşısında,
tek kelime bile olsa sesini çıkarmamak,
iktidarı kızdıracak
yorum ve haberlere yer vermeden
sütre gerisinde uslu uslu saklanmak…
Cemaatten, tarikattan ürküp korkup;
ülkeyi din devleti haline getirmekte olan
“cemaat çetelerine” yazılarında
“gerçek vatanseverler”
diye övgüler düzme zavallılığına düşmek…
İktidar büyüklerine, örneğin başbakanlara
basın toplantılarında
çanak ve sipariş sorular dışında,
kesinlikle işe gelmeyen
başka sorular sormamak…
İktidar yandaşı ve maşası
durumuna getirilmiş
“tam bağımlı” yargının aldığı
yanlı ve haksız kararlara karşı
sessiz ve tavırsız kalmanın
“harika başarısı”nı göstermek…
Haksız ve yansız kararlar karşısında
iktidarı kızdırmamak,
tepkisini çekmemek için
tek kelimelik haberler bile yapmamak
ve yorumlara zinhar yer vermemek…
Sürekli dini istismar eden,
dini kullanarak sahte dincilik yapan
ve bu sayede büyük servetlere ulaşan
“büyük adamlar(!)” hakkında,
büyük laflar etmemek
ve böylesine “büyük hatalara”
düşmemek…
SON SÖZ
Ve…
“Dilsiz şeytanlığın”
En mahir, oyuncusu
ve uygulayıcısı olarak,
haksızlıklar karşısında
kesinlikle dilini bir santim bile
dışarı çıkarmadan,
toplum, halk, millet neymiş diyerek
kişisel çıkarcılığın hakkını vermek!..
Son sözün son sözü:
Ülke işte bunlardan ötürü
hukuksuz, adaletsiz, çaresiz
kaderine terk edilmiş durumda!
DEPREM
Van depreminde yaşamını yitiren
vatandaşlarımıza rahmet diliyor,
yaralı insanlarımıza ve acılı ailelere
geçmiş olsun ve sabır dileklerimizi iletiyoruz.
Allah yardımcıları olsun…
BURHAN ÖZBEY