Sabahleyin gazeteleri okurken…
İnternet sitelerinde neler var diye gezinti yaparken…
Televizyonlarda ülkemizde cereyan eden olayların müthiş can
sıkıcılığını sabırla ve azimle(!) izlerken…
Yine içimiz daraldı, yine kan beynimize ulaştı…
Bilmeyenler ya da merak edenler için önce kendimizi sıradan vatandaş
olarak acizane özet olarak tanılayalım da; sonra ne diyeceksek
diyelim…
Bir kere şu andaki durumumuz itibariyle, sinir katsayımız ile
adrenalin seviyemizin epeyce yükseklerde olduğunu söyleyelim.
Kızgınız…
Kırgınız…
Küskünüz…
En önemli özelliğimiz; herkesin bir yerlere yaranmak için kaçmakta ve
uzaklaşmakta olduğu bir konjnoktürde, hâlâ Atatürkçü, Atatürk
sevdalısı ve vefalısı Türk vatandaşı olmamız…
Cumhuriyete gönülden ve fena halde bağlı, çağdaş görüşlü, laik,
demokrat yapıda bir yurttaşız…
Tarikatların, cemaatlerin, şeriatçıların peşine takılarak, ülkenin
milli değerlerini tüketme, yok etme peşinde olan zihniyetlerin ve bu
yolun eylemcilerinin tam anlamıyla karşısındayız…
Din ve inançlara saygılı ama ülkeyi gittikçe batağın içine
sürüklemekte yoğun çaba gösteren ve belli ölçülerde de olsa bir hayli
yol kat etmiş “din sömürücülerine”, “din tüccarlarına” ödünsüz
şiddetle karşıyız ve tepkiliyiz..
TÜRK olmaktan, TÜRK milletinin bir ferdi olmaktan her zaman gurur duyduk.
Ay yıldızlı bayrağımızı gökyüzünde dalgalanır görürken, acayip keyif alırız…
Bu durumda Ergenekoncu sayılmamız ve görülmemiz işten bile değil(!)
***
Kızgınız, kırgınız ve küskünüz dedik.
Peki neden?
Son 5 yıldır, ülkenin büyük bir cezaevine dönüşmesinden…
Mahkemelerin ve yargının bağımsızlıktan önemli ölçüde uzaklaşıp,
siyasal erkin güdümüne büyük ölçüde girmiş olmasından…
Sabah akşam televizyonlarda, hep ayni haberleri izlemekten…
Ergenekon, balyoz, andıç vs… davalarının sürüp gitmesinden ve adil
kararlarla biteceğine dair en ufak bir göstergenin ve umudun
olmamasından…
Başbakanın önce şahsı itibariyle, sonra da yönetim biçimi ile tam bir
korku odağı haline gelmiş olmasından…
ABD’ye tam bağımlı ve teslimiyetçi olunmasından…
Ülkenin Suriye konusu gibi gereksiz ve çok tehlikeli maceralara sürüklemesinden…
AKP’li belediyeler hakkında ne yaparlarsa yapsınlar, haklarında hiçbir
işlem yapılmamasından…
Deniz Feneri davasının tutuklularının, milletin gözünün içine baka
baka alay edercesine salıverilmesinden…
Daha sayamayacağımız pek çok nedenden ötürü KIZGINIZ…
****
KIRGINIZ…
CHP’nin ve MHP’nin muhalefet yapmadan büyük ölçüde yetersiz ve kısır
kalmasından…
Ana muhalefet partisi olarak CHP’nin; anti-Amerikancı olmamak gibi bir
yanlışın içinde olduğunun, genel başkanları tarafından açıklanmasından
ve bu partinin hangi çizgide olduğunun belli olmamasından…
CHP’nin etkin muhalefet içerisinde olamaması nedeniyle, AKP’nin
meydanı boş bularak, rejimin ve milletin değerleriyle istediği gibi
oynamasından…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, bu partiye hiçbir zaman iktidar
olabilme gibi bir şans ve umudu getiremeyecek olması yanında, adeta
AKP’nin gizli destekçisi gibi varlık göstermesinden…
Dünya yıkılsa, konjonktür değişmediği ya da sağ kanatta yeni güçlü
partiler oluşmadığı sürece, MHP gibi CHP’nin de bugünkü konumlarıyla
iktidar yüzü görebilmelerinin ütopyanın bile ilersi olmasından…
Bu iki partinin liderlerinin yetersizliği nedeniyle başarısız
muhalefet yapmalarından, meydanı boş bulan AKP’nin Cumhuriyet rejimini
ve Atatürkçülüğü silkeler hale gelmiş olmasından ötürü,
CHP’ye ve MHP’ye KIRGINIZ…
****
KÜSKÜNÜZ VE TEPKİLİYİZ…
Yıllarca varlıklarından onur duyduğumuz, gözbebeğimiz diye bağrımıza
bastığımız ve güvendiğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bugünkü tarumar
olmuş görüntüsü ve adeta viraneye döndürülüp, duvara çarpmış gibi bir
duruma gelmiş olmasından…
Artık, yakın zamana kadar gözbebeğimiz olarak bağrımıza bastığımız
TSK’nın bu hallere düşmesinde-düşürülmesinde ve bugün sokakta, caddede
bir general ya da amiral görüldüğünde, eskisi yüreklerde bir gurur ve
sevginin oluşmasını bir kenara bırakın, hüzün ve kahır içerisinde
başların yana çevrilmesine neden olunmasından…
Gazeteciyiz, ünlü köşe yazarıyız diye hava atıp 20-30-40 bin (milyar)
liralara aylık diye imza atanların tam bir gizlenme ve biat içerisinde
sessiz sedasız sütre gerisinde, etliye sütlüye dokunmadan vaziyeti
idare etmelerinden…
Koca koca üniversitelerin, koca koca rektörleri, dekanları, öğretim
üyelerinin hiçbir şeyi kendilerine dert etmeden, her konudaki
suskunluklarını hayretler içerisinde bırakarak sürdürmelerinden…
KIRGINIZ VE TEPKİLİYİZ…
****
KİM TUTUKLANACAK?
İki gün içerisinde kim tutuklanacak biliyor musunuz?
Bilmiyorsunuz tabi…
Eski bir genelkurmay başkanı mı?
Eski bir Kuvvet komutanı mı?
Emekli bir general ya da amiral mi?
Biatçı olmayan bir gazeteci ve köşe yazarı mı?
Atatürkçü bir rektör ya da akademisyen mi?
Büyük bir spor camiasının başkanı mı?
Bilmiyorsunuz değil mi? Tabi nereden bileceksiniz ki?
Biz de bilmiyoruz….
Ancak bildiğimiz ya da bilmemiz gereken tek ve kesin olan bir şey var ki,
O da tutuklananlar-tutuklanacaklar içerisinde TESADÜFEN de olsa her
zaman ki gibi, her hangi bir AKP’li ya da AKP’ye biat etmiş tek kişi
olmayacaktır…
Bu kesin!…
Bekleyelim görelim…
BURHAN ÖZBEY