Aslında ne oldu? - Haber 1Haber 1

Aslında ne oldu?

16 Ocak 2014 - 12:37

ABONE OL

Almanya’dan dün gelmiş bir gurbetçi Türkiye’deki olayları arşivdeki gazeteleri tarayarak öğrenmeye çalışsaydı kafası inanılmaz derecede karışırdı.

Çünkü baktığı gazetelerden bir tanesi “Türkiye’de polislerin ve savcıların elele vererek hükümete darbe yaptığını” yazarken, diğer bir gazete ise “ayakkabı kutularında çil çil Amerikan doları bulunduğunu” yazıyor olacaktı.

Ardından 2 bin 500 polisin mevcut görevlerinden alınıp başka yerlere tayin edildiğini (ya da sürüldüğünü) okuyacaktı.

HSYK içinde çıkan kavganın hukukla, kapatılması düşünülen dersanelerin eğitimle bir ilgisi olmadığını hiç kuşkusuz anlamakta zorlanacaktı.

Kızlı-erkekli ev tartışmasının, 4+4+4’ün, şike davasının, Uludere’nin ne olduğunu ise sanırım ölene kadar anlamayacaktı; bizim Türkiye’de yaşayan vatandaşlar olarak hala anlayamadığınız gibi.

Türkiye’de mevcut olayları kendi ekseninde değil de başka zeminlerde tartışmaya bayılırız. Yine öyle yapıyoruz. Beyaza beyaz, siyaha siyah demenin bu kadar zor olduğu böyle bir memlekette yabancı basının haberlerine bakmayı hep yeğlemişimdir.

The Economist şöyle yazıyor: ” Türkiye’de hükümetler ya muazzam ölçüde yolsuzluğa bulaştıkları için ya da generallerin tekmesiyle giderler. 2002 yılında seçmenler mevcut laik hükümetleri yolsuzluğa battıkları için ve beceriksiz oldukları için kovaladı ve Tayyip Erdoğan’ın AK Partisi’ni iktidara getirdi. 12 yıl sonra AK Parti’nin de adı gibi ak olmadığı ortaya çıktı ve kendisini son yıllarınen büyük yolsuzluk skandallarının içinde buldu.”

Türkiye’deki hukuk sistemi evrensel hukuktan ne kadar uzaksa, medya düzeni de evrensel medya düzeninden ve düzeyinden o kadar uzakta bulunuyor.

Türkiye’deki gazeteciler gördüğü bir olaya eğri yahut doğru demek için, o eğriliğin hükümetten kaynaklanıp kaynaklanmadığına bakıp ondan sonra konuşurlar.

AK Parti hükümetinin 12 yıldır ince ince oluşturduğu “hükümet medyası” bugün tam böyle gazetecilerden oluşuyor. Olağanüstü bir dönem olan demokrasiyi mumla aradığımız 28 Şubat sürecinde medya ile yapılan organizasyonların tıpatıp aynısı bugün hükümet eliyle yapılıyor. Görevden alınan savcı ve polislere, MASAK, Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve TRT gibi kurumlar da eklendi. Bugün Türkiye’de büyük bir personel kıyımı var ve tecrübeli siyasetçiler böylesine bir görevden alma furyasını darbe dönemlerinde bile görmediklerini belirtiyorlar.

Hükümetin ortaya attığı ve muhtemelen mensuplarının bile inanmadığı “paralel yapı” iddiaları, 61’inci hükümeti, cumhuriyet tarihinden nefretle örnek verdikleri tek parti iktidarına götürüyor. Devletin TRT’si, devletin polisi, devletin valileri, devletin cemaatleri, devletin partisi ve en nihayetinde “devletin vatandaşı…”

Öyle ki sırf “cemaat yaptı” dedirtmek için Ergenekon ve Balyoz davalarının bile yeniden görülmesine kadar getirildi tüm bu işler. Önemli olduğu için değil, danışman olduğu için önemli hale getirilen bazı milletvekillerinin ortaya attığı “milli orduya kumpas kuruldu” yalanına inanan çok kişi oldu. Geçmişte ulusalcı olduğu için yüzüne bakılmayan tiplerle şimdi hükümet üyeleri görüşmeler yapıyor.

Bir lider partisine dönüşen AK Parti artık milleti için devletle mücadele eden bir parti değil. Giderek devletle özdeşleştiği için kendi sonunu hazırlayan bir tek parti mostrası.

Kim ne derse dersin Sayın Başbakan’ın dünyaya verdiği görüntü şudur: Kendi yakın çevresinin de dahil olduğu insanların karıştığı bazı yolsuzlukları örtebilmek için bağımsız yargıyı, polis gücünü ortadan kaldıran ve hukuku rafa kaldıran bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı…

Hükümetin resmi yayın organları istediği kadar bütün bu olanları “dış komplolara”, “ABD-İsrail parmağına” veya darbe girişimlerine bağlaya dursun… Olan budur.

Bazı okurlarımızın kafası ciddi şekilde karışmış olabilir. Haklılar, 10 yıldır iyi işler yapan bir AK Parti iktidarının son 3 yılda devletleşerek ayakkabı kutularına sığacak hale gelmesi nasıl izah edilebilir ?

“Kafanız karışırsa parayı takip edin” diye bir söz vardır.

Siz de öyle yapın.

Paranın izi sizi gerçek sonuca götürür.

Burası Türkiye

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.