Somali…
Afrika’nın Kuzeydoğu’sunda; Cibitu, Aden körfezi, Etopya, Kenya ile çevrili kaderi kara, 8,5 milyonluk yoksul, perişan insanların yaşadığı, daha doğrusu yaşıyor göründüğü ve basında çıkan haberlere göre 5 vakit namaz kılmayanların öldürülme tehlikesi yaşadığı iddia edilen şeriata dönük bir Müslüman ülkesi…
Hani eskilerde çok söylenen bir parça vardı ya, bilirsiniz; “Süleyman hep başbakan…” diye nakaratlarla dolu güzel ve anlamlı bir müzik parçası…
Somali de ayni şekilde; ” Somali hep yoksul, hep perişan…” bilmem kaçıncı dünya ülkesi…
Halkı, bildik bileli yoksul ve perişan…
Ne diyelim? Kapitalist dünya düzeninin çarklarında lime lime ettiği zavallı bir dünya ülkesi…
Güzel ülkemizde “Deniz Feneri Faciası”ndan sonra, şimdi birden bire “Somali yardımseverliği” başladı… Gerçeklik taşıdığı ve yardımseverliğin ucu başka hesaplara dayanmadığı takdirde güzel ve insani bir gelişme…
Görünen o ki; en az 12 milyon aç ve yoksulu olan bir ülkenin; devlet adamları, işadamları, daha doğrusu tuzu kuru olanları, göz yaşartıcı biçimde müthiş bir yardımseverliğe soyundular…
Konunun özüne girebilmek için, “iktidarın gözüne girmek için”, her daim çırpınan aylığı 30-40 bin liralarla ifade edilen, tirajı yüksek bir gazetemizin köşe yazarı Ertuğrul ÖZKÖK’ in; 13 Ağustos Cmt. günkü “Sadece gözleri büyüyor… Neden” başlıklı yazısından bazı satırlara göz atalım…
“Geçen salı akşamı Hakan Şükür aradı.
Milletvekili oluşundan sonra açıp tebrik etmeyi düşünürken o beni aradı.
“Salı akşamı, Samanyolu televizyonunda, Somali için bir yardım kampanyası düzenliyoruz. Siz de katılırsanız, çok sevinirim” dedi.
Beni böyle bir şey için aradığına çok sevindim. “Böyle bir kampanyaya seve seve, canı gönülden katılırım” dedim.
Ancak o akşam önceden verilmiş bir sözüm vardı, telefonla katılabilirim dedim.
Aradılar; ben ve eşim de gönlümüzden kopan bir yardımda bulunduk.
Kampanyayı ağlayarak izledim.
Van Çocuk Esirgeme Kurumu’nda yaşayan çocukların topladıkları 5 bin lirayı, dünyanın bir başka yerindeki aç çocuklara göndermesi karşısındaki hislerimi başka hangi duygu ifade edebilirdi ki.
Evet ağladım…
Oradaki çocuklar gözümün önüne geldi, üzüntümden ağladım.
Buradaki çocuklar gözümün önüne geldi, sevincimden, gururumdan ağladım.
(……).
En büyük güç, işte bu büyük insani seferberlik duygusu.
Hepimizin ihtiyacı olan duygu işte budur.
O nedenle Başbakan Erdoğan’ın ailesi ile birlikte Somali’ye gidecek olması da beni bir Türk olarak gururlandırıyor…”
Gelelim yazımızın başlığına…
“Ağlayanlar hep tuzu kurular”
Somali görüntüleri ülkemizde en çok kimleri ağlatıyor.
Tuzu kuru olanları…
Yani…
629 lira asgari (rezalet) ücreti ile geçinmeye çalışan milyonlarca insan, aile, ülkede resmen aç ve yoksul yaşarken:
On binlerce Türk lirasını (30-40-50 bin lirayı) aylık olarak her ay ceplerine “huzur ve gurur” içerisinde indiren holding gazetecileri…
TRT programlarına çıkıp haftada bir masal anlatmak karşılığında, yılda bir trilyona yakın parayı devletten program bedeli olarak alıp ceplerine indiren eski futbolcular…
Tatlı ihalelerde her zaman şansları yaver gidip, “güzel Allah’ım verdikçe veriyorsun…” diye ellerini huşu içerisinde gökyüzüne kaldırıp şükreden iktidar (AKP) sever değerli işadamları…
Televizyonlarda gördükleri Somalili çocuklar karşısında gözyaşlarına boğulup hüngür hüngür ağlıyorlar… Bir kısmı timsah gözyaşları olsa da…
Çoğunluğunun, kendilerinin de görüp kabul ettiği, bölüşümde ki adaletsizliğin yarattığı “VİCDAN AZABININ” gözyaşları olduğu inkar götürmez…
Ağlayın ağlayın! Boşalır rahatlar ve villalarınızdan huzur içerisinde yataklarınıza girersiniz…
Bizler perişanlıktan, yokluktan ağlayanları, günlük yaşamımızda çevremizde zaten her gün görüyoruz. Doğru, sizler yüksek yüksek binaların ve etrafı büyük duvarlarla çevrili muhteşem villalarınızdan, ülkedeki yoksulu, garibi, her gün ağlayanları nereden ve nasıl görebileceksiniz ki?
Kenz ederek yarattığınız korkunç servetlerinizi, Kuran’ın emri gereği infak etmekten (dağıtmaktan) özenle kaçınarak, ondan bundan toplanan paraların şovunu, “iyi Müslümanlığını” yapmanın kahramanlığına soyunarak, Yüce Allah’ı aldattığınızı mı sanıyor sunuz?
“Deniz Feneri Faciası”nı yaratan dini bütün(!) vicdanlı muhteremler ve büyükleri, cebellezi ettikleri milyonlarca Euro’yu buharlaştırmayıp bugün Somali’ye gönderselerdi, binlerce çocuk ölmeyecekti…
“Deniz Feneri Faciası”ndan sonra, görüyoruz ki şimdi “Somali yardımseverliği” gözyaşları içerisinde(!)yürekleri sarmış durumda… Haydi hayırlısı!…
Akla gelen sorular:
-Toplanan ve toplanacak paralar nasıl ve kimlerin denetiminde olacak?
– Bu paralarla alınacak gıda maddeleri, hangi (helal) firmalardan, ne şekilde satın alınacak ve verilen paralar karşılığında gıda maddelerinin tam olarak alınıp alınmadığı ve yerlerine ulaşıp ulaşmadığı kimlerin denetiminde ve gözetiminde yürütülecek?
– Somali’ye gönderilen insani yardım malzemelerinin hangi (helal) firmalarından, ne kadar para ödenerek, hangi koşullarda satın alındığı; işin başında olanlar, hükümet yetkilileri ve ilgililer tarafından basın yoluyla “apaçık” şekilde halka açıklanacak mı?
-İnsani yardım malzemelerinin kamyon kamyon satın alınacağı helal firmalarının devlete ne kadar vergi ödeyecekleri acaba sıkı bir şekilde denetlenecek mi?
Bekleyip göreceğiz…
Sonuç:
Umarız her gün onlarcasının yaşama veda etiğini öğrendiğimiz bebecikler, sahte dinsel figürler sergilenerek onun bunun sömürmesinin malzemesi olmazlar. İnşallah, temiz kazançları sembolize eden içinde haram ve haksız kazanılmış kirli paralar bulunmayan yardım paraları, karanlık dehlizlerden geçmeden(!) gerçek sahiplerine; yüzleri bedenleri solmuş bitmiş bebeciklerin, yavrucukların, acılı annelerine babalarına ulaşır. Allah yardımcıları olsun… Dualarımız onlarla…
Allah bu ülkeyi de yeni bir “deniz Feneri Faciası”ndan korusun…
BURHAN ÖZBEY