Sadettin Tantan ismi, hiç kuşkusuz, dürüstlüğün, namuslu olmanın ve vatanseverliğin siyasetteki önemli bir simgesidir.
Polis müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı dönemlerinde halkın sevgi ve takdirini kazanmış olan Sayın Tantan bilindiği gibi halen Yurt Partisi Genel Başkanı’dır…
TELEVİZYONDA PEK ÇOK SİYASİYİ KONUK OLARAK AĞIRLADIK
Devlette onurla ve kesintisiz olarak yürüttüğümüz 25 yıllık müfettişlik/başmüfettişlik/teftiş krl. Başkanlığı görevimizden sonra, girdiğimiz basın dünyasında, 15 yıldan bu yana aktif olarak yer alıyoruz.
Çeşitli yerel ve ulusal gazetelerde, internette yayınlanan köşe yazımızın sayısının 4 binleri geçtiğini tahmin ediyoruz…
Yazılı basında yer alırken televizyon dünyasında da 10 yılı aşkın süreyle aktif görev yaptık. Büyük bir ilimizin iki yerel televizyonunda, çeşitli tarihlerde canlı olarak yayınlanan haftalık “Serbest Kürsü” programlarımızla izleyenlerin karşısında olduk.
Siyasal ve sosyal konuları içeren açık oturum programlarımızda, genel başkanlar dahil, siyasette ülkemizin tanınmış çok sayıda ismini konuk olarak ağırladık.
Örneğin;
Tayyip Erdoğan, Vecdi Gönül, Nevzat Yalçıntaş, Nihat Ergün, Osman Pepe, Kemal Kılıçdaroğlu, Masum Türker, Muhsin Yazıcıoğlu, Numan Kurtulmuş, Namık Kemal Zeybek, Yaşar Okuyan, Yaşar Nuri Öztürk, Doğu Perinçek, Gürsel Tekin, Oktay Ural, Şevket Kazan, Oya Akgönenç ve daha niceleri…
SADETTİN TANTAN 4 KEZ KONUĞUMUZ OLDU
Serbest Kürsü programlarımıza konuk ettiğimiz değerli isimlerden biri de Sayın Sadettin Tantan’dı. İkişer saat süren programlarımıza çeşitli tarihlerde 4 kez canlı yayın konuğumuz olan Sayın Tantan’ı programlarımız vesilesiyle yakından tanımak fırsatını bulduk…
Son derece, doğal, mütevazi ve içten davranan Sadettin Tantan, bize göre dürüstlük açısından, siyasette örnek alınacak ve kişiliğine güvenilecek politikacıların başlarında yer almaktadır.
Sayın Tantan’ın kişiliği hakkında fazla söz etmeye gerek duymuyoruz. Biliyoruz ki, Türk halkı kendisini yakından tanıyor ve seviyor…
TANTAN’IN TEHDİT UYARISI
“Yıllardır söylüyorum. Türk siyasetini, bürokrasisini, medyasını arşivleyen güçler, zamanı geldiğinde arşivleri sızdırmaktan geri kalmıyorlar. Ne yapıyorlar? Dönemin başbakanlarını, işadamlarını, gazetecilerini nasıl kontrol ettiklerini, nasıl yönlendirdiklerini bir bir açıklıyorlar.
Ve diyorlar ki:
Eğer siz iktidara gelmek istiyorsanız, eğer siz yükselmek istiyorsanız, benimle işbirliği yapacaksın. Başka çareniz yok. Benimle işbirliği içinde olmazsanız, sizin ne yaptığınızı, kirli çamaşırlarınızı, saklı iştirakçilerim eliyle, devşirdiğim gazetecilerle ortaya dökerim.”
Son Wikileaks belgeleri ve İngiliz arşivlerinin ortalığa dökülmesinin Türk siyasetenini ve Türk milletinin büyük bir tehditle karşı karşıya olduğunu gösterdiğini belirten Tantan diyor ki:
“Bu oyunda Türkiye aktör de, figüran da olmamalı, oyunu kendisi sahnelemelidir. Bağımsızlığımız ilan etmemiz gerek. BUNU YAPABİLEMEK İÇİN DE KİRLENMEMİŞ, ARŞİVLENMEMİŞ İSİMLERİN bir araya gelmesi gerekiyor.” (Sözcü – 8 Şubat 2011)
***
Tantan’ın açıklamasına eşdeğer bir görüş şöyle:
AKP 2002’de iktidar olduktan sonra, bazı güçler; Sayın Tantan’ın yukarıda belirttiği gibi, işi gücü bırakıp, hedef aldıkları ve yıpratmak istedikleri çok önemli isimleri yakın takibe alarak, gizli gizli her şeylerini gün ve gün dedektif gibi izleyerek ve telefonlarını dinleyerek özel dosyalar ve CD’ler hazırladılar.
Kişisel zaaf olarak yaptıkları tüm uygulama ve davranışlarını amansız bir şekilde gizli takiplerle tespit edip, harekete geçecekleri günü beklemeye başladılar… Bugün pek çok önemli ismin, gerektiğinde zamanı gelince piyasaya sürülecek gizli kayıtları, bu arşivlerde kullanım zamanını bekliyor. Dolaysıyla potansiyel tehdit her an mevcut..
Bu tespitler de neler olabilir?
Bir komutan’ın, siyasetçinin ya da işadamının gizli yürüttüğü gönül ilişkileri… Yine ayni statüde ki bu ve benzer kişilerin bulaştıkları yasal olmayan akçalı işleri…
Şurada ya da burada ağızlarından çıkmış, başlarını büyük ölçüde derde sokabilecek konuşmaları…
Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar – Dün Devlet Bugün Cemaat” kitabında yazılanlar göz önüne alındığında, bu işleri kimlerin yaptığını tahmin etmek zor değil… Kitabı okumuş olanlar zaten ne demek istediğimizi çok iyi anlamış olmalılar…
Çok söyleniyor ve yazılıyor. Biz de katılıyoruz.
Göreceksiniz, seçime kadar daha doğrusu seçime bir iki ay kala, ne bombalar patlayacak ve ne arşivlenmiş malum bilgiler ve kasetler ortaya çıkacak. Komplonun ve sahte şovların her türlüsünü aklınıza getirebilirsiniz.
Seçim kazanılmak için bütün yollara başvurulacaktır.
TBMM’de ağlamalı duygu istismarlarından tutun, fakir fukaraya erzak dağıtımına, şehit annelerine gözyaşlı sahte sarılışlar… Aklınıza ne gelirse var bu “seçim torbası”nın içinde yer alacak…
KAĞITTAN KAPLAN OLMAK…
Süheyl Batum bir laf etti, ortalık karıştı… Askere yönelik söylemi tepkileri üzerine çekti. Maksadını aşan bir konuşma oldu ama söylenmeseydi iyi olurdu. Çünkü tatsız ve yanlış anlaşılabilecek bir söylemdi…
AKP’li Bülent Arınç ne demişti “Biz bu komutanlarla nasıl savaşacaktık. İyi ki savaş yoktu.” Bu söylemin “kağıttan kaplan” söyleminden ne farkı var? AKP’li söyleyince bir şey yok, CHP’li söyleyince “Aaaa olur mu böyle laf.” Hemen savcılar harekete geçin talimatı…
Altını çizerek tekrar söylüyoruz. Yanlış anlaşılabilecek bir konuşmaydı. AKP’nin seçime doğru, her şeyi fırsat bilerek seçim sandığına oynayacağı bilinen bir gerçek… Buna fırsat verilmemeliydi…
Biz de yazmıştık. Hem de birkaç kez. Şanlı ordumuzun değerli üst komutanları, çeşitli rütbelerde ki subayları darbe iddiasıyla yargılanıyor. TSK’nin en üst noktasında ki genelkurmay başkanları Hilmi Özkök’e, Yaşar Büyükanıt’a ve İlker Başbuğ’a tek kelime ile bir şey sorulmuyor, soruşturma açılmıyor.
Bu olacak iş mi? Süheyl Batum’un da üzerinde durduğu nokta buydu zaten. Neredeyse bütün komutanlar sorgulanıyor, pek çoğu içeri alınıyor. Onların başında bulunan komutanlar, genelkurmay başkanları her şeyden muaf tutuluyor…
Bu satırların yazarı, daha doğrusu bir TÜRK vatandaşı olarak bu durumu kesinlikle kabul etmiyoruz ve İÇİMİZE SİNDİREMİYORUZ… Kim ne derse desin bu konuda adalet hüngür hüngür ağlıyor!…