Bir seçimi daha geride bıraktık.

AKP yüzde 50 gibi bir oy yüzdesiyle üçüncü kez tek başına iktidar oldu. Nasıl oldu diye kafa yormanın pek bir anlamı olmamalı bu aşamadan sonra… Sonucu memleket için hayırlı görenleri, sevinenleri ve AKP’lileri kutluyoruz…

Ancak, önemli olan Türkiye‘nin önümüzdeki süreçte nerelere sürükleneceği, özellikle Güneydoğu sorununda neler yaşanacağı ve bölücü örgüt PKK‘nın vatansever Türk milliyetçilerini çilden çıkaracak hangi tavizleri koparacağı önemli.

Başbakan Tayip Erdoğan seçim gecesi, önceki seçimlerden sonra olduğu gibi coşkulu bir balkon konuşması yaptı. Konuşmasını milyonlarca insan televizyonlardan canlı olarak izledi. Fakat konuşma pek inandırıcı olmadı.

Zira her zaman her yerde ve de özellikle siyasette söylem değil, eylem önemli…

Eylemin de yani balkon konuşmalarında ki söz ve vaatlerin barış ve kardeşlik söylemlerinin ne ölçüde yerine getirilmiş olduğunu(!), bu millet geçmişte yıllar içerisinde iki üç kez test etti, gördü… Sonucun ne olduğunu hatırlatmaya gerek yok… Çünkü yaşananlar belli ve biliniyor…

O halde bir de “karşı balkon” açıklamasına kulak verelim.

Sayın Başbakan! Buraya, yani seçim sürecinde sürekli aşağıladığınız balkona gelecekmişsiniz… “Kabul buyururlarsa (!)” muhalefeti ziyaret edeceğim dediniz…

Öncelikle şunu içtenlikle belirtelim Sayın Başbakan!

Bilmem kaçıncısı olan son balkon açıklamanızda; kamuoyuna yönelik yaptığınız konuşmadaki içtenliğinize; açık yüreklilikle söyleyelim ki; kesinlikle ve zerre kadar inanmadık..

Çünkü; Siz hiçbir zaman karşı balkonla uzlaşmacı olamazsınız!

Çünkü; Siz hiçbir zaman karşı balkonun fikirlerine değer vermezsiniz!

Çünkü; Siz hiçbir zaman karşı balkona diklenmenin ötesinde ılımlı bir tavır alamazsınız…

Çünkü; Siz ağzınıza gelen her kırıcı sözü, her ortamda söyleyebilen, sosyal denetim mekanizmasına önem vermeyen bir siyasetçisiniz…

O nedenle; Son balkon konuşmanız, adet yerini bulsun, dostlar alışverişte görsün söyleminden öte bir anlam taşımıyor ve inandırıcılık getirmiyor karşı balkondakiler için… Bunu bilin…

“Kabul buyururlarsa” gideceğinizi ifade ettiğiniz karşı balkondakiler, sakın ola: Alçak… Edepsiz.. Ahlaksız… Şerefsiz… Irkçı… Çeteci… Yüzsüz… Uçan yalancı… İftiracı… Ergenekoncu olmasınlar… Ne der siniz?

Şimdi bakıyoruz yandaş medyada yer alanlar…

Devlet televizyonlarında ya da malum medyanın ekranlarında sözümüz ona program yapıp cebini dolduranlar…

AKP çıkar havuzunda yüzenler…

Seçimden sonra “Bakın bizim halktan yana olduğumuz (yağcılıkları) nasıl haklılık kazandı…” türünden yazılar yazıp açıklamalar yaparak; okurları, milleti kandırdıklarını sanıyorlar…

Bundan sonra ne olacak peki?

Lüks mazağa markalı eşarplar takan, çantalar taşıyan, giysiler kullanan, rujlu ojeli cipli türbanlılar, sosyal yaşamda bir kat daha belki on kat belki yüz kat daha artacak…. Büyük kentlerin caddelerindeki 4 x 4 ciplerle, pahalı arabalarla trafik akışına yeni bir yoğunluk kazandırarak tatlı yaşamlarına yeni heyecanlar ve mutluluklar katacaklar…

Müteahhit, işadamı, patron konumunda ki badem bıyıklı eşleri, önemli siyasetçilerin himmetinde (!); yeni ihaleler alıp iyice zenginleşirken; “infak“tan (dinen aşırı servetini dağıtmaktan kaçarak) namazı niyazı, din iman ve Allah kitabı, ballı kaymaklı işlerinde sadece göz boyamak için kullanmayı özenle sürdürecekler…

Tabi basma elbiseli eski pazen başörtülü, soluk benizli başörtülü –türbanlı garibanlar; yani gerçek oy depolarının talihsiz kadınları ve kızları; yine otobüs duraklarında, yağmurda çamurda otobüs beklemeye devam edecek, kuru katıkla yaşamlarını sürdürmenin, kendi kaderleri olduğunu sanarak, garip bir yolcu gibi bu cihandan göçüp gidecekler…

Yine merdiven altlarında komik ücretlerle 10-12 saat çalışarak günlük kazançlarına çıkarmaya çalışmanın kaderleri olduğuna inanarak, sürdürdükleri sefil ve yoksul hayatın asıl yaratıcılarının ülkeyi yönetenlerin olduğunu akıllarına getirmeyecekler…

ABD‘nin ve AB’nin gözü aydın olsun…

Türkiye artık bir kez daha onların labirentlerinde kalmaya ve kaybolmaya

mahkum oldu… Bu güzel vatanı ve ülkeyi istedikleri gibi yönlendirmenin ve hedefledikleri sonuca götürmenin önemli avantajına sahip oldular…

ABD’nin kurdurduğu iddia edilen AKP‘nin; artık ABD’ye olan şükran borcunu ödemenin vefasını ve gayretini özenle göstermenin kadirşinaslığından kaçınmayacağı tabi ki kuşku götürmez…

Gözün aydın olsun ABD! BOP ve GOP’ un hızla hedefine yaklaşmasının ortamı, bir kez daha sağlanmış ve sağlamlaşmış oldu…

PKK denilen hain terör örgütü ve siyasi kimlikli yandaşları; bakalım Meclis’e yeni hamleler ve umutlarla giriş yaparken; ülkeden ne tavizler koparacaklar ve hainliği nerelere kadar götürecekler…

Son söz

Kurtuluş Savaşı’nda Yunanı denize döken Büyük Önder Mustafa Kemal’e, Belkahve mevkiinden İzmir‘e doğru bakarken, yanına yaklaşan Halide Edip Adıvar der ki; “Paşam büyük bir zafere ve başarıya imza attınız…” Paşa Halide Edip’e dönerek şöyle söyler; “asıl işimiz bundan sonra başlıyor”

Evet, asıl iş bundan sonra başlıyor… Göreceğiz bakalım…

Not:

Seçim öncesi yazdığımız pek çok yazı için düşüncelerini, olumlu olumsuz tepkilerini, (ağır) eleştirilerini, sitemlerini yorum olarak gönderen her düşüncedeki değerli okurlarımıza samimi duygularla teşekkür ederim…

Çünkü düşünceye saygılıyız….

Bu satırların yazarı olarak; biz kimiz, sevdamız, aşkımız yurtseverlik duygularımız… biliniyor olmalı.

O nedenle, 13 Haziran sabahı itibarıyla bizim açımızdan değişen bir şey yok, kervan yoluna ayni dinamizmle devam ediyor.

Dedik ya…

Asıl iş bundan sonra başlıyor…

BURHAN ÖZBEY