Bu mu refah ve huzur ülkesi Türkiye? - Haber 1Haber 1

Bu mu refah ve huzur ülkesi Türkiye?

09 Eylül 2011 - 10:17

ABONE OL

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın evli, ya da evlenecek çiftlere sürekli olarak üç çocuk yapınız diye telkin ve tavsiyelerde bulunduğunu bilmeyen yok…

Yaşama baktığınızda, emperyalist güçlerin bağımlılığına iyice girmiş olan ve “cemaatlerin, tarikatların” güdümünde yönetilen Türkiye’ de, insanca yaşama koşullarının gittikçe kötüleşmekte olduğunu görmemek, ancak koyu AKP militanı ya da yöneticisi olmakla kaim…

Sayılarının aileleriyle birlikte en az 4 milyon dolayında olduğu söylenilen “asgari ücretlilerin” aylık geliri 2011 yılından itibaren 629 lira oldu… Bu insanlar resmen sürünüyorlar… 4 kişilik aile için öngörülen asgari ücret, açlık sınırın altında. Ne demek bu? Asgari ücretle yaşayanlar kelimenin tam anlamıyla aç ve sefil!..

Siz bu insanlardan üç çocuk yapmalarını istiyorsunuz(!)

Sonra ne olacak?…

629 lira aylık üç çocuklu aileye bu para nasıl yetecek?

Herkesin arkasında çocuklarını ABD’de okutacak işadamı ya da başka güçler yok ki(!)

Sözü fazla uzatmayalım…

Sessiz devrim yaptık diyen AKP’nin ve onun iddialı lideri Tayip Erdoğan’ın, güllük gülüstanlık hale getirdiği mutlu ve huzurlu ülke Türkiye’de (!) sosyolojik ve ekonomik açıdan neler oluyormuş ona bakalım hele…

Basında çıkan haber şöyle:

“ÇOCUĞUN VELAYETİNİ İSTEMİYORLAR

İzmir Barosu’na bağlı olarak 17 yıldır avukatlık yapan Uğur Karadağ, bundan bir süre önce yaptığı açıklamada kentte, önceki yıllara oranla boşanma davalarında büyük patlama yaşandığını dile getirdi.

Avukat Uğur Karadağ şunları söyledi: Açılan 100 davadan 50’si boşanma.

Boşanmaların en önemli gerekçesi, ekonomik krizle birlikte artan şiddetli geçimsizlik… Son dönemlerde boşanmalarda çocuk velayeti anlayışı da değişti.

Önceleri çocuğun velayetini almak için dava açan anne ve baba, şimdi ise çocuğun velayetini üzerinden atmak için dava açmaya başladı.’
Aile mahkemelerinin davalara yetişemediğini, haftada beş gün duruşma yapıldığını anlatan Karadağ şöyle diyor:
“Bundan birkaç yıl öncesine kadar İzmir’de yedi tane Aile Mahkemesi bulunurken, günümüzde çoğalarak 13’e ulaştı. Mahkeme sayısındaki bu artışa rağmen hala büyük bir yoğunluk yaşanıyor.

Boşanmalardaki artışa 13 aile mahkemesi de yetişememeye başladı. Ekonomik sıkıntı yaşandığı sürece çiftler boşanmaya devam eder. Açtığım 10 davadan yedisi boşanma.

Bir mahkeme, yılda ortalama açılan 2 bin ile 2 bin 500 dosyaya bakıyor. Bir mahkeme günde ise 30 ile 40 arasında, boşanma ve nafaka davasına bakıyor.

Boşanmalarda en büyük etken ekonomik sıkıntı… Personel eksikliği de adaletin geç işlemesine neden oluyor. Bunlar düzelmediği sürece dosya sayısı her yıl artar.”

Açılan 100 davanın 50’si boşanma davası…

Bu ürkütücü hatta korkunç durum her şeyi açıkça ortaya koymuyor mu?

Ne diyor Avukat Karadağ?

“Boşanmalarda en büyük etken ekonomik sıkıntı”Başka söze gerek var mı? Aileler, ekonomik sıkıntı, işsizlik ve açlık nedeniyle boşanma noktasına geliyorlar…
Boşanan eşler ve işi boşanmaya kadar götürmek istemeyen aileler, çoluk çocuklarıyla anne babalarının ya da aile büyüklerinin yanına sığınıyorlar…

Bütün aktivitesini din sömürüsü ve onun uzantısı türbana yönlendiren AKP iktidarı, aç ve perişan hale getirdiği insanları dini kullanarak aldatmasını iyi biliyor ve bu kozu her seçimde başarıyla kullanabiliyor…

Her bir köşeden adeta yolsuzluk fışkırıyor…

Kayseri, Elazığ, Gümrükler, Küresel sömürü firması ABD’li 3M’nin dağıttığını ilan ettiği rüşvet pisliğ ve “Deniz Feneri Faciası”… Öbür yandan “Allah ile aldatma” ya tüm hızıyla devam edişin acı gerçeği!…

Sonuç:

Açılan davaların yüzde ellisinin boşanma olması, son derece ürkütücü ve düşündürücüdür. Bu demektir ki, Başbakan’ın çizdiği pembe tablolara karşın, Türk aile yapısı ne yazık ki gittikçe çöküyor… Toplum hızla bir bunalıma ve umutsuzluğa doğru gidiyor…

Uyan be güzel halkım!.. Uyan!…

Gör şu güzelim ülkenin halini!

Bıraktık her türlü haksızlığı, adam kayırmayı, partizanlığı, dini sömürmeyi, gemicikleri, villaları:

Deniz Feneri Faciasında milyonlarca Euro’yu buharlaştırıp kişisel servetlerine katanlar karşısında sessiz kalmak; onları korumaya çalışıp olayı örtbas etmek isteyenlere tepkisiz olmak; ülkemiz adına en büyük talihsizlik, hatta hıyanettir!..

Susma! “Haksızlıklar ve adaletsizlikler karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır!”

BURHAN ÖZBEY

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.